İnsan, başlı başına bir mitolojidir…
“Ahraz” olan da, bu mitolojinin kaotik kahramanıdır. Tozlu hayalleriyle balıklara dokunur, onları sever, onlardan nefret eder ya da kaldırımda bir sonraki günün erzağını toplamaya çalışırken, kederin hasadını yapmaya zorlarken bulur kendisini.
Su Mitosları’nda tarihi bir yolculuğa çıkaran Deniz Gezgin, bu kez de “Su”dan taşarak gelen bir hikayeye dokunmaya davet ediyor okuru. Kitabı elinde tutanları alışılmadık bir sahil kasabasına, farklı bir kadın profili olarak Adile’nin hüznünü paylaşmaya ve hayallerinden misket yapıp onları denize teslim eden İsrafil’in ufku belirsiz maceralarına kulaklarını yaslamaya çağırıyor ve ardından, büyük bir soru ile baş başa bırakıyor:
Şeytan yükümüzü sırtlanan günah keçisi değilse nedir?
Deniz Gezgin?in ?Ahraz?ı önemli bir ilk roman – Pakize Barışta
(22.07.2012, http://taraf.com.tr)
Edebiyat bazen okuru fena hâlde sarsarak hatırlatır kendini!
Ortaya öyle bir ürün çıkarır ki, insan, edebiyatın önemini kimbilir kaçıncı kez yeniden hatırlar.
Kimi zaman böyle beklenmedik bir altüst oluşla gerçekleşir bu; açık bildiğimiz pencerelerin aslında kapalı oldukları çıkar birden ortaya.
Ve yepyeni, hiç beklenmedik ufuklara sahip yeni hayat pencereleri açılır önümüzde.
Nefesin kesildiği anlar yaşanır.
Hayatın, insan varoluşuyla birlikte sorgulandığı; insanın doğasının, doğanın doğasından koparıldığı ve hakikatin nasıl bir kötülük içinde yok edilmeye çalışıldığı su yüzüne çıkar, bu altüst oluşla.
Bereketli bir kaostur bu durum.
İçinden yeni, devrimci bir edebiyat zuhur eder…
Acılar, hüzünler, kederler, sevgiler ve aşklar yeniden tanımlanmış olur böylece.
Edebiyatın özsuyu da en uçtaki yeni hayat dallarının yapraklarına doğru hızla tırmanır.
Zira, edebiyat yerçekimine uymaz!
İçimizi bu tür çekimlerden, belirlenmişliklerden kurtarır.
Deniz Gezgin?in ilk romanı Ahraz, hayatın görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen taraflarını, manası çok farklı kelimelerden geçiriyor; bunlar altüst edilmiş ve yeni bir gerçeklikle sıvanmış kelimeler aslında.
Binlerce yılın istiflenmiş seslerini, feryatlarını, insan tozundan geçirerek, günümüzün hoşgörüsüzlüğüyle buluşturuyor. Düzenin reddettiği en dip katmanlarda geziniyor ve buralarda gizlenmiş pagan değerleri, suların, denizin derinliklerinden yakalayıp yüzeye çıkarıyor ve güçlü bir şaşırtma efektiyle sergiliyor önümüzde.
Romanda çok etkin bir dille; çaresizin, muhtacın, ölümün eşiğindeki yeni doğmuş bir bebekle, yoksulluğu tarif bile edilemeyecek yalnız bir annenin yüzüne kapanan kapılar, bir insanlık sorgulaması olarak bizim de kendi vicdanımızı sorgulamamıza yol açıyor.
*** *** ***
?? Kitaplardan bu kadar çok alıntı yapma yanlısı değilim. Kolaycılık gibi gelir nedense, ama ?Ahraz?dan alıntı yapmadan duramıyorum. Çünkü Deniz Gezgin, ilk romanında insanlara âlemler kurmakla, kasabanın korkutucu dünyasına can vermekle kalmamış, kendi dilini kendisi yaratmış. Sadece karakterleriyle, konusuyla değil, diliyle de dikkati çekiyor, akılda kalıyor. Yeni kavramlar, anlamlar, kelimeler yaratıyor.? Sevin Okyay, 10.08.2012- Radikal Kitap
*** *** ***
??Oysa/ kim harlandırıp yüreğinde ateşi/ kıyametini büyütmezse/ve hesaplaşmazsa kendiyle/ ateşten kurtulamayacaktır.? Şiirin adı ?İnanan için ilahi?, şairiyse elbette Gülten Akın. Deniz Gezgin?in Ahraz?ının adı da pekala bu şiirin adıyla aynı olabilirmiş. Zira yazar sanki aslında bir roman değil, bir şiir, inanan için bir ilahi yazmış. Üstelik yalancı inançların ve tüm kötücül inançsızlıkların boşluğunda savrulup durmaktayken koskoca bir toplum, bir çağ, bir dünya? Yazar bu romanla, Yusuf?un Kenan kuyusuna doğrulukla ve cesaretle bakmış, tufan kayığına binmeyi göze almış, yeniden aşkla Babil kulesini yapmış. Dilini sözün vahşiliğine, sessizliğin derinliğine, suyun doğurgan, ıpıslak tekinsizliğine katmış, yepyeni bir dil yaratmış?? Oylum Yılmaz,23.07.2012-Sabitfikir
Kitabın Künyesi
Ahraz,
Deniz Gezgin,
Sel Yayıncılık ,/ Roman Dizisi
2012
157 sayfa