Naturalizm akımının temsilcisi olan Alphonse Daudet, 1840 yılında Nimes’de bir tüccar ailenin çocuğu olarak doğdu. Oldukça avare bir gençlik döneminden sonra ailenin iflâsı üzerine on beş yaşında öğrenimini yarıda bırakarak Paris’te kendi halinde bir gazeteci olan ağabeyi Ernest’in yanına gitmek zorunda kaldı. 1858 yılında yayımladığı bir şiir derlemesi Sevdalı Kadınlar, onu edebiyat çevrelerine tanıttı. Asıl başarıya, güneydeki gençliğinin ve başkente gelişinin hikâyesi olan 1868 yılında yayınladığı (Le Petit Chose) Küçük Şey adlı ve hayatının ilk zamanlarını anlatan eseriyle romancılık sahasına girdi. Bir kısım yazılarının yanında (Lettres de mon Moulin) Değirmenimden Mektuplar (1869), (Contes du Lundi) Pazartesi Konuşmaları (1873) adlı eserleriyle bir hikayeci olarak tanınır. Fakat onun gerçek bir romancı olduğunu belirtmek gerekir. Hikayelerinde letafet ve zarafeti ön plana alan Daudet, Tartarin de Tarascon (1872) adlı romanında popüler yönden dikkat çekmiş bir kahramanı ortaya koymuştur. Bu eserini (Fromont Jeune et Risler aine) Genç Froman ve BüyükRisler (1874), Jack (1876), Le Nabab (1877), (L?Evangeliste) İncil Yazarı (1883) adlı romanları takib etmiş ve Daudet bu eserlerinde romanının son şeklini bulmuştur. (Sapho) Safo (1884) adlı romanı eserlerinin en iyisi kabul edilmektedir.
Yazarın bu eserlerine (Les Rois en Exile) Sürgündeki Krallar (1877), Numa Roubestan (1881), (Tartarin sur Les Alpes) Tartarin Alplerde (1885), (İmmortel) Ölümsüz (1888), (Port-Tarascon) Taraskon Limanı (1890), (La Petite Paroisse) Küçük Cemaat (1895), (Suotien de Famille) Evin Direği (1898) adlı eserlerini de ilave etmek gerekir. Ayrıca (Souvenirs d?un Homme de Lettre) Bir Edebiyatçının Hatıraları (1888) ve (Trente ans de Paris) Paris?te 30 Yıl adlı iki ciltlik hatıra eseri vardır. Oyunlarının en güzeli olan (Arlesienne) Şehirli Kızı (1872) yılında yazmıştır.
Kuruluşundan itibaren Concurt Akademisine üye oldu. Eserleri natüralist ekole girerse de tam manasıyla natüralist değildir. Kitaplarının hayatı tanıtan vesikalar olmasını istemesi bir başka özelliğidir.
Emile Zola ile aynı yaşta olan Daudet, 1870 yılından sonra doğacak olan natüralist cereyanın içinde kısmen yer alır. Bilindiği gibi bu cereyanın asıl temsilcileri Emile Zola (1840-1902) ile Mapussant (1850-1903) dır. Daudet, Edmond de Goncourt gibi geçmişi zengin bir yazardır. Bundan dolayı Zola?nın tilmizliğini kabul ederek natüralizme tamıtamına bağlı kalamazdı. Bu sebepten Zola ile araları açılan Daudet?in natüralizmi nazariyatta kalmıştır. Bu yönü ile Zola onun eserlerinin fantaisistes (fantezist) olduğunu söylemiştir. Zaten felsefe itibariyle Darwin?in evolution (gelişme) ve heredite (irsiyet) hakkındaki nazariyesine sıkı sıkıya bağlı olan Zola?nın felsefesine Daudet?in bağlı kalmasına imkan yoktu. Zira Daudet daha başlangıçta hassas ve şair ruhlu bir yazar olarak ortaya çıkmıştır. Gerek romanları gerekse hikayelerinde yer alan sahneler, derin ve ince duyguların çocukluk hatıralarıyla beslenmiş şeklidir. Hayattan alınmış notlar, portreler, hakikatle hayal, duygu ile müşahede, hasılı her şey onun eserlerinde güzel ve açık bir üslupla imtizac halindedir. Eserlerinin romantizme, natüralizme ve realizme açık olduğunu ve bunlar arasında gidip geldiğini söylemek de mümkündür. Belki de eserlerindeki çekicilik sırrı buradadır. Onun asabi, heyecanlı sanatı derin olmaktan ziyade latiftir.
Daudet, 1897 yılında Paris?te öldü. Öldüğü yıllarda natüralist mektep de can çekişiyordu. Yukarıda da belirtildiği gibi Edmond be Goncourt?la birlikte bu ekol içinde tam manasıyla yer almamıştı.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
çok güzel bir hayat hikayesi
çok güzel eserleri var özellikle değirmenimden mektuplar