Yazar: admin

İslam: Abbasiler ve Fatimiler – Claudio Lo Jacono

Abbasilerin egemenliği 750 yılından, son halifelerinin Moğollar tarafından öldürüldüğü 1258 yılına kadar sürer. Bu beş yüz yıllık dönemde ekonomi ve kültür gelişir, ama el-Mütevekkil’in 861 yılında Türk askerleri tarafından öldürülmesiyle birlikte önü alınamaz bir kurumsal çöküş başlar. Ulusdevletlerin oluşumu olumsuz bir unsur olarak görülebilirse de, hanedan sayısının artmasıyla sanat ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yayıncılık Sektöründe Dijital Dönüşüm

Yayıncılık sektörü, dijital teknolojilerin hızla gelişmesiyle birlikte büyük bir dönüşüm yaşamaktadır. Geleneksel yayıncılığın yerini giderek dijital yayıncılık almakta ve bu durum, sektörün dinamiklerini köklü bir şekilde değiştirmektedir. Bu makalede, dijital dönüşümün yayıncılık sektörüne etkileri, dijital pazarlamacılar, BT uzmanları ve e-yayıncılıkta editörlere duyulan ihtiyaç ile bu alanlarda yetenekli iş gücünü çekmek

OKUMAK İÇİN TIKLA

ADSIZ BİR ÇİÇEK – Edip Cansever “Yalnız sana yazıyorum bu şiiri”

ADSIZ BİR ÇİÇEK Rengini dünyaya ilk defa sunanAdsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerimSevgilimBana ‘sen bir şairsin’ dediğin zaman. Yalnız sana yazıyorum bu şiiriİstersen bir şiir gibi okumaÇünkü her yıl yeniden yazacağım onuSoğuklar başlayınca havalanıpMillerce yol katettikten sonraGüneyi tadan bir kuşun sevinciyle. Ve yazmış olacağım bir deHer dönemde her çağdaSevdanın kendine

OKUMAK İÇİN TIKLA

UMUŞ – Edip Cansever “Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.”

UMUŞBütün iyi kitapların sonundaBütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonundaMeltemi senden esenSoluğu sende olanYeni bir başlangıç vardırParmağını sürsen elmaya, rengini anlarsınGözünle görsen elmayı, sesini duyarsınOnu işitsen, yuvarlağı sende kalırHer başlangıçta yeni bir anlam vardır.Nedensiz bir çocuk ağlaması bileÇok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır. Edip Cansever

OKUMAK İÇİN TIKLA

DURUŞ – Edip Cansever “Ki bazı durumlara söz yoktur / Hem neden olsun”

DURUŞKi bazı sözlerin anlamıO sözlerin söylenişindedirYılların sayısına girmediyse SenihaNereden zaman almıştırKi bazı durumlara söz yokturHem neden olsunHer durumun dili daha başka durumlardırBen bu derinliği bu kadarNerden bulayımKi herkes nerden bulsunBulmanın dili aramaktır. Edip Cansever

OKUMAK İÇİN TIKLA

O BİLE – Edip Cansever “İçimizde bir vahşeti uyandırma korkusu.”

O BİLEBenim sözüme göreGözün bildiğini el bilmezElin bildiğini ağız bilmezSözüme göre utanınırYüreğim utanmak bilmezHey şimdi ne oldular. SenihaÇelişkili yaşamına kovulduHerkes ki biraz kovulduBüyüdükçe yaşlanıyorsa çocuklukCemal ne olduBildiğimiz tek şey yalnızlıkO bile şimdi ne olduHey şimdi ne oldular. CemileAnısız dünyasında anılarla boğulduKaldıysa bir o kaldıİçimizde bir vahşeti uyandırma korkusu. Edip Cansever

OKUMAK İÇİN TIKLA

AKMAYI DUYDUM – Edip Cansever “İnsan akar insanı özleyince”

AKMAYI DUYDUMBen ben idim, onlar oydularKaranlık indi bize sığındıYılları çok çağlar gibiyizGünleri çok yıllar gibiyizUzun sessiz bir ağlamak gibiyizGeyik akar suları özleyinceAkmamız yok, çekilmiş nehirler gibiyizYelin sürdüğü yaprağı mı iteceğimKötülük nedir, var mıydı bilenimizİyilik nedir, var mıydı bilenimizAna karnında süttenBembeyaz örülmüşüz deDerim ki —demek istemem— vahşetin imleriyizBen ben idim, onlar

OKUMAK İÇİN TIKLA

KENDİME – Edip Cansever “Zaten insanı insanla ölçtüm ki”

KENDİMEKimseye karıştım mı? hiç karışmadımBu ki bana tuhaf sayılmadıGözleyip sordum mu hiç? hayır sormadımBu ki bana yalan sayılmadıAcımak işim miydi? hayırBir evden olmak kötü müydü? hayırZamana zamanla bakmak ne idi kiBaktımTarlayı tarlayla ölçtümMeyvayı meyvayla ölçtümDenizi denizle ölçtümGöğü gökle ölçtümZaten insanı insanla ölçtüm kiBuruk bir tat mı duydumVe duydumHer şey ki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Friedrich Nietzsche: Orta Sınıfın Ahlakının Kökünde Ne Yatar?

Kölelerin ahlaki değerlere isyanları tam olarak yaratıcı bir şekilde ve yeni değerleri ortaya çıkararak içerleme ilkesinde başlamaktadır ve bu, uygun eylem çıkışlarından yoksun oldukları için telafisini hayali bir intikamda bulmaya zorlanan yaratıkların yaşadığı bir içerlemedir. Her aristokrat ahlak, kendi taleplerini başarıyla onaylamaktan doğarken köle ahlakı en başından “kendi dışında”, “kendinden

OKUMAK İÇİN TIKLA

8 Yaşında Maden Ocağı işçisi Sarah Gooder, 12 Yaşında Kömür Taşıyıcısı Isabella Read ve Kömür Ocağı Sahibi Thomas Wılson’ın 1842 Yılındaki İfadeleri

Sarah Gooder, 8 Yaşında  Ben Gawber maden ocağı işçisiyim. Bu beni yormuyor, ama karanlıkta çalışmak zorundayım ve korkuyorum. Sabah saat dörtte, bazen üç buçukta işe gidiyorum ve beş buçukta çıkıyorum. Uykuya dalamıyorum. Bazen ışık olduğunda şarkı söylüyorum ama karanlıkta değil; o zaman buna cesaret edemiyorum. Ocakta olmayı sevmiyorum. Bazen sabahları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Fransız İhtilali’nin Özgün Yönü Neydi?  Alexis De Tocqueville

Alexis de Tocqueville (1805-1859) hem edebiyat, hem siyasette seçkin kariyer sahibi bir Fransız asilzadesidir. 1831’de henüz genç bir memurken cezaevi reformu üzerine çalışmalar yapmak üzere Amerika’ya resmi bir ziyaret yapar ve bu geziyi dünyanın önde gelen demokrasisinin değerlendirmek üzere kullanır. Nitekim Tocqueville’in parlak edebi kariyerini, Amerika’da Demokrasi{3} (1835) adlı kitabı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Onat Kutlar’ın Deniz’ler için yazdığı şiir

Sevgili Onat Kutlar’ın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan katledildikten sonra yazdığı şiirin kısa öyküsü şöyle: 12 Mart faşizminin karanlık günlerinde idamlara karşı düzenlenen imza kampanyasının başını bilindiği üzere Onat Kutlar çekmişti. Ankara’da da Altan Öymen ve Erdal Öz’ün çabalan unutulmaz. Ben de o dönem İnşaat Mühendisleri Odası başkanı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Deniz Gezmiş’in parkasının sırrı

68 hareketinin simgesi Deniz Gezmiş’tir. Deniz’in simgesi ise tutuklandığında da üzerinde olan meşhur parkasıdır. İdamından sonra Deniz’in parkası, onun ideallerini paylaşan gençler arasında moda oldu. Deniz’in parkası üzerine bugüne dek birçok hikâye anlatıldı. Bazıları onu bir Amerikan askerinden zorla aldığını söyler. Bazıları ise Amerikan pazarından satın aldığını. Ancak parkanın gerçek

OKUMAK İÇİN TIKLA

CARL GUSTAV JUNG: “Artık elinde mitolojinin anahtarı var. Ruhun tüm bilinçdışı kapılarını açmakta özgürsün,” diye düşündüm. Ama sonra içimden bir ses, “Bütün kapıları neden açasın ki?” diye fısıldadı ve …

Bilinçdışını irdelemeFreud’la yollarımız ayrıldıktan sonra bir kararsızlık dönemine girdim. Bu duruma uyumsuzluk demek abartılı olmaz sanırım. Dayanacak bir şey bulamadığım için sanki havada asılı kalmıştım. En önemlisi de, hastalarıma yeni bir tutumla yaklaşmam gerektiğine inanmamdı. Onlara herhangi bir kuramla baskı yapmak yerine, bir süre durup onlardan geleceklere kulak kabartmaya karar

OKUMAK İÇİN TIKLA

CARL GUSTAV JUNG’un Sigmund Freud hakkında düşünceleri

Sigmund FreudPsikiyatrist olmayı seçmekle zihinsel gelişme maceram başlamış oldu. Tüm saflığımla akıl hastalarını dıştan izlemeye başladım ve çarpıcı ruhsal süreçlerle karşılaştım. Bu vakaları içeriğini hiç anlamadan not ediyor ve sınıflandırıyordum. Zaten bu vakalar “patolojik” diye değerlendiriliyor ve iş orada bitiyordu. Zamanla daha iyi anladığım, paranoya, manik depresif delilik ve psikojenik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sâdık Hidâyet: Ölüm; sensin insanoğlunun alçaklığına, bayağılığına, bencilliğine, açgözlülüğüne ve hırsına gülüp geçen ve onun yakışık almaz işlerinin üstüne bir perde çeken.

Ölüm Ne korkunç ve tüyler ürperten bir sözcük! Adını duymak bile ürpertiyor insanı. Dudaklardan gülümsemeyi, gönülden mutluluğu alıp, iç karartısı ve moral bozukluğu getiriyor yerine. Bin türlü karmakarışık düşünceyi gözler önünden geçirtiyor. Yaşamın ölümden ayrı olması mümkün değil. Yaşam olmayınca, ölüm de olmayacak. Gökyüzündeki en büyük yıldızdan tutun da yeryüzündeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Genç neslin en kuvvetli şair ve yazarları?”

Bu boğucu hava içinde birer ışık gibi parlamak isteyen ve edebiyatımızın katili olan ananelerle dövüşen birkaç genç var gibi. Fakat daha ortaya kendilerinden beklendiği kadar kuvvetli şeyler çıkarmadıkları için isim söylemeyeceğim. Anketi yapan: İhsan AygünMarkopaşa Yazıları ve ÖtekilerSabahattin AliYazılarYapı Kredi Yayınları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Bugünkü edebiyatımız hakkında dağınık diyorlar, ne gibi bir toplanış vaziyeti düşünüyorsunuz?”

Bugün edebiyat denecek toplu bir şeyimiz yoktur. İyi veya fena yazan birkaç şahıs var ki, birbiriyle münasebettar bile değiller. Şiir olsun, nesir olsun, yazanın, kafasının dar ve ukalâ hududunu aşabilip halka yükselen ve şekil, ruh, fikir itibariyle bir kuvvet ve başarma gösteren ve etrafında bir fikir grubu toplayabilecek olan Türkçe

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Eski edebiyatımız hakkında fikirleriniz, bu edebiyatın bugüne tesirleri olmuş mudur?”

Eski edebiyat her İçtimaî hâdise gibi, devrinin mahsulüdür. Kitleden uzak kaldığı için ölen o devirle beraber ölmüştür. Bizim gibi onunla düşüp kalkmış olanlar da yok olduktan sonra ancak filologlar bu edebiyatla meşgul olacaklardır. Bugünkü nesil üzerinde eski edebiyat ruhunun tesiri bakidir. Yeni şairlerimizin halkla olan münasebetleri ve yazılarının içi, özü,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Yabancılardan okuyup sevdikleriniz?”

Yabancı edebiyatı oldukça yakından takip etmeye uğraşırım. Devirleri içinde mürteci olmamış eski ve yeni bütün sanatkârları severim. Bugün bilhassa Sovyet ve Amerikan muharrirleri arasında severek ve düşünerek okuduğum romancılar vardır. Anketi yapan: İhsan AygünMarkopaşa Yazıları ve ÖtekilerSabahattin AliYazılarYapı Kredi Yayınları

OKUMAK İÇİN TIKLA