Yazar: Özgür Atlas

“Sorun sen değilsin. Sorun, seni yabancılaştıran düzen.” mi ?

“İnsan yalnızca üretim araçlarından değil, kendi öz varlığından da yabancılaştırılır.” — Karl Marx 📌 Anlamsızlık mı hissediyorsun? Her gün bir şeyler üretiyor ama ona bile dokunamıyorsan, bu yabancılaşmış emeğin doğal sonucudur. “İnsan, artık kendine ait olmayan bir hayatı yaşar.” — Erich Fromm 📌 Değersizlik mi çörekleniyor içine? Çünkü bu sistem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Black Swan Filminden Yola Çıkarak: Ego ve Süperego Özdeşleşmeleri Hayatımızı Nasıl Şekillendirir?

🔹  Nina neden “mükemmel olmak zorundaydı”? → Bu bir süperego özdeşleşmesi. Annesi eski bir balerin. Nina’nın yerine kendi hayalini gerçekleştirmek ister gibi davranıyor. Sürekli “disiplinli ol, zarif ol, hata yapma” mesajları veriyor. Nina da bu “kusursuzluk” idealiyle özdeşleşiyor. Onun için hata = utanç. Süperegonun katı sesiyle bütünleşmiş. 🔹  “Ben balerinim”

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sahte Tanrılar” ve Gündelik Hayatın Psikopatolojisi

James Hollis’in “Hayatın İkinci Yarısında Anlam Bulmak” (Finding Meaning in the Second Half of Life) adlı eserinde modern kültürün ruhsal çağrıları nasıl engellediği önemli bir konudur. Hollis’e göre, günümüz toplumunda yaygın olan “sahte tanrılar” – materyalizm, hazcılık, narsisizm ve fundamentalizm – ile “gündelik hayatın psikopatolojisi” olarak tanımladığı bilinçdışı süreçler, bireylerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kariyer (Career): Ego’nun Seçimleri ve Dışsal Beklentiler

Hollis’e göre kariyer, genellikle kişinin bilinçli egosu tarafından yapılan seçimleri, dışsal hedeflere yönelik çabaları ve toplumsal beklentilere uyumu ifade eder. Bu seçimler, bireyin “kim olduğunu sandığı kişi” olma sürecinin bir parçasıdır. Meslek (Vocation): Ruhun Çağrısı ve İçsel Uyum Meslek (vocation), Latince “vocatus” kelimesinden gelir ve “çağrı” anlamına gelir. Bu, ruhun

OKUMAK İÇİN TIKLA

” Kariyerlerimizi biz seçebiliriz ancak mesleğimiz bizi seçer.” Ne Demektir ?

James Hollis’in “Finding Meaning in the Second Half of Life” (Hayatın İkinci Yarısında Anlam Bulmak) adlı kitabında, “kariyerlerimizi biz seçebiliriz ancak mesleğimiz bizi seçer” ifadesi oldukça etkileyiciydi. Kişinin yaşam yolculuğundaki dışsal başarı hedefleri ile içsel, ruhsal çağrısı arasındaki derin farkı vurgular. Bu ifade, modern yaşamın dayattığı roller ve beklentilerle, bireyin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aşık Olmak İle Sevmek Arasında

James Hollis “aşık olmak” ve “sevmek” arasındaki temel farklar derinlemesine inceler ve modern romantik aşk fantezisinin yanıltıcı doğası ile olgun, bilinçli sevginin gereklilikleri karşılaştırılır. Hollis’e göre, bu iki durum arasındaki ayrım, bir ilişkinin kişisel gelişim için bir engel mi yoksa bir yol mu olduğunu belirlemede kilit rol oynar.şte bu bölümde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yakın İlişkilerin Psikodinamiği

James Hollis’in “Finding Meaning in the Second Half of Life” adlı kitabının beşinci bölümünde “yakın ilişkinin dinamikleri” üzerine odaklanır. Bu bölüm, çağdaş kültürde romantik aşkın neden bu kadar güçlü ve çoğu zaman yanıltıcı bir ideoloji olduğunu, ilişkilerde beklentilerin ve geçmişin nasıl belirleyici roller oynadığını açıklıyor. İşte Beşinci Bölüm’ün ayrıntılı bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

The Master Filmindeki Terapi Sahnesi

“The Master” (2012, Paul Thomas Anderson) filmindeki o gemide geçen terapi sahnesi — Joaquin Phoenix’in canlandırdığı Freddie Quell ile Philip Seymour Hoffman’ın canlandırdığı Lancaster Dodd’un ilk kez “işlem” yaptıkları an — modern sinema tarihinin en yoğun, katartik ve rahatsız edici yüzleşme sahnelerinden biri. Sahne; psikanaliz, hipnoz, dini ritüel ve travma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Foucault: Diploma, sadece bilgiye ticari bir değer kazandırmanın aracıdır.

🎓 Michel Foucault 1975’te demişti: “Diploma, sadece bilgiye ticari bir değer kazandırmanın aracıdır.” O, bilgiyle iktidar arasındaki bağı çözümlemeye çalışıyordu. Bizimkiler cümleyi şöyle anlamış: “Bilgiye gerek yok, diplomayı ticarete çevirelim.” Bilgi üretmek yerine unvan üretmeye, emeğin yerine etiketi koymaya, öğrenmeye değil, sahneye oynamaya odaklanmış bir sistem yarattık. Milyonlar kazanıldı, binler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Çağda Ruhun Geri Çağrılması

Bu bölüm, parçalanmış dikkat, hızın tahakkümü ve sürekli tepki veren zihnin ardından “geri çağrılmayı”, yani ruhun kendine dönmesini, Jungiyen ve psikanalitik bir çerçevede ele alıyor. Aynı zamanda çağımıza bir davet niteliği taşıyor: Dijital Çağda Ruhun Geri Çağrılması: Sessizliğin Devam Sinyali “Ruhun sesi az çıkar; ama çok şey anlatır. Onu duymak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Algoritmik Kimlik ve Hissizlik: Tepki Veren Beden, Sessizleşen Ruh

“Düşünüyorum, öyleyse varım” çağından, “Kaydırıyorum, öyleyse yaşıyorum” çağına geçtik. Ama gerçekten yaşıyor muyuz, yoksa sadece tepkisel olarak mı varız? Tepki, Kimliğin Yeni Temeli mi? Günümüz insanı, artık çoğu zaman kendi duygusunu içsel bir sezgiden değil, dışsal bir uyarandan öğreniyor. Bir tweet görüyor, sinirleniyor. Bir video izliyor, duygulanıyor. Bir caps’e gülüyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Parmakla Kaydırılan Ruh: Sosyal Medya Akışında İnsan Denen O Çatlak Mozaik

Bir parmak hareketiyle başlıyor her şey. Baş parmak aşağıya doğru inerken, ruh yukarı mı çıkıyor, aşağı mı iniyor — artık belli değil. Bir saniye kahkaha atıyorsun: “Kedinin biri kafasını salatalığa çarpmış.” Bir sonraki saniye: “Bir anne, depremde çocuğunun elini bırakmamak için 36 saat enkaz altında kalmış.” İnsan ne yapacağını şaşırıyor:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çocuğa Dair Bir Sessizlik: İstismarın Gölgesinde Büyümek

Her toplum, kendi gölgeleriyle yüzleşmeden büyüyemez. Ve en karanlık gölgemiz, en çok korumamız gereken yerde yankılanır: çocuklukta. Çocuk, güvenlikten değil; ihtiyaçtan doğar dünyaya. Kendi varlığını başkalarının vicdanına emanet eder. Bu emanet kırıldığında, sadece bir çocuk değil, tüm insanlığın içsel dengesi sarsılır. İstismar, yalnızca bedenin ihlali değildir. O, bir çocuğun zaman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yılan

D. H. Lawrence Bir yılan geldi su yalağımaSıcak, çok sıcak bir günde, ve ben sıcaktan pijamalarımlayım,İçmek için oradan.Büyük, karanlık keçiboynuzu ağacının derin, tuhaf kokulu gölgesindeTestimle indim merdivenlerdenVe beklemeliydim, durup beklemeliydim, zira o benden önceydi yalakta.Loşluktaki topraktan duvardaki bir yarıktan uzandı aşağıVe sarı-kahve gevşek, yumuşak karınlı bedenini indirdi, taş yalağın kenarından,Ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sanatı, bilimi, medyayı denetim altına alın – özgür zihin tehlikelidir.” Asıl tehlikeli olan bu mu ?

“Asıl tehlike özgür zihin mi?” — Yoksa özgür zihinden korkan iktidar mı? Genel olarak iktidarda olanlar sıklıkla bunu söylerler aslında ima ettiği şey nettir : Sanat sorgular, bilim şüphe duyar, medya bilgi yayar.Bunların hepsi birer tehdit.Kime?Kontrol takıntısı olanlara. 🎭 Sanat – Bastırılan duyguları görünür kılar.– Gündelik olanın içindeki politikayı açığa

OKUMAK İÇİN TIKLA

”Her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun.” Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels X.

🧵 Bu söz, totaliter yönetimlerin sadece propagandayla değil, duygusal izolasyon ve yapay sadakatle nasıl sürdüğünü anlatır. 1️⃣ Bu söz ne demek? Goebbels’e göre: Güçlü görünmenin yolu, etrafınızı eleştirmeyenlerle doldurmaktır.Yani düşünce değil, itaat gerekir.Doğru bilgi değil, onaylanmış tekrarlar esastır. Böylece lider:– Yanılgılarını duymaz– Gerçeklerle yüzleşmez– Kendine inşa ettiği sahte dünyada yaşamaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

”Önemli olan aydınlar değil, kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak çok kolay.” Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels IX.

🧵 Bu söz, propaganda stratejisinin hedefini ve yönünü açıkça ortaya koyar. Aydınlara değil, çoğunluğa oynayan bir zihniyetin haritasıdır. 1️⃣ Bu söz ne demek? Goebbels’e göre:– Aydınlar detaylarla uğraşır, sorgular, çelişkileri görür.– Kitleler ise duygusal, tepkisel ve kolay yönlendirilebilirdir.Yani iktidar, bilgiyi değil; duyguyu hedef almalıdır. “Bir profesörü ikna etmek zaman ister,

OKUMAK İÇİN TIKLA

”Yargı; devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkârı olmalıdır.” Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels VIII.

Goebbels’in hukuku nasıl araçsallaştırıyor ? sorusunun cevabı olan bu söz, totaliter rejimlerin hukuk anlayışını özetleyen en tehlikeli cümlelerden biridir. Neden mi? 1️⃣ Bu söz ne anlama geliyor? Goebbels burada diyor ki: “Hukuk, devleti denetlememeli.Devlet ne isterse, yargı da onu uygulamalı.” Yani yargı:✅ Bağımsız değil❌ Eleştirel değil❌ Denetleyici değil✔️ Emir eri

OKUMAK İÇİN TIKLA