Yazar: simurg

Bireysel Bellek ve Sistem Karşısında Çaresizlik: Özlü ve Kafka Üzerine Bir İnceleme

Bireyin İç Dünyasında Fragmanlar Tezer Özlü’nün Çocukluğun Soğuk Geceleri, bireysel belleğin parçalı ve travmatik doğasını, otobiyografik bir anlatı üzerinden derinlemesine işler. Özlü’nün yazımı, çocukluk anılarının keskin ama kopuk imgeleriyle, bireyin kendi geçmişiyle yüzleşmesini bir tür içsel sorgulama olarak sunar. Bu anlatı, Franz Kafka’nın Dava ve Değişim’deki bireyin anlaşılmaz bir sistem

OKUMAK İÇİN TIKLA

İbn Haldun’un Asabiyet Teorisi ve Modern Ulus-Devletlerin Çöküş Dinamikleri

İbn Haldun’un asabiyet teorisi, toplumu bir arada tutan bağların doğasını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. 14. yüzyıl düşünürünün bu kavramı, modern ulus-devletlerin çöküş dinamiklerini açıklamak için ne ölçüde kullanılabilir? Bu soru, tarihsel süreçlerden günümüzün karmaşık yapılarına uzanan bir sorgulamayı gerektirir. Asabiyet, bir topluluğun dayanışma ruhunu, ortak çıkarlarını ve kolektif

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Yalanın Yükselişi

Gerçeğin Kırılganlığı TikTok gibi platformlarda Nazi imajlarının yayılması, yalnızca bir içerik akışı değil, aynı zamanda insan algısının ne kadar kolay yönlendirilebileceğinin bir göstergesidir. Goebbels’in “Büyük yalan” taktiği, kitlelerin zihnini şekillendirmek için basit ama etkili bir ilkeye dayanır: Bir yalan ne kadar abartılı ve sık tekrarlanırsa, o kadar inandırıcı hale gelir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

NFT Sanatının Aurası ve Orpheus’un Kaybı

Sanatın Çoğaltımındaki Boşluk Adorno’nun kültür endüstrisi eleştirisi, sanat eserinin biricikliğini ve otantikliğini tehdit eden seri üretim süreçlerini hedef alır. Sanatın, endüstriyel mekanizmalar aracılığıyla metalaşması, onun aurasını, yani tarihsel ve bağlamsal özgünlüğünü yok eder. NFT sanatı, bu eleştiriyi dijital bir boyuta taşır. Dijital ortamda bir eserin “biricik” olduğu iddiası, blockchain teknolojisiyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlığın Dengesiz Yükü: Ekonomik Eşitsizlik ve Anlam Arayışı

Ekonomik eşitsizlik, insanlığın varoluşsal anlam arayışını derinden etkileyen bir olgu olarak tarih boyunca farklı yüzleriyle kendini göstermiştir. Maddi refah, bireylerin ve toplulukların yaşamlarını sürdürme biçimlerini şekillendirirken, aynı zamanda insanın kendisini, dünyayı ve evrendeki yerini sorgulama süreçlerini de dönüştürür. Bu metin, ekonomik eşitsizliğin insan bilincine, topluma ve bireyin içsel yolculuğuna etkilerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hermes’in Kripto Ekonomideki Yankıları

Hermes, Yunan mitolojisinde ticaretin, hırsızlığın, iletişimin ve sınırları aşmanın tanrısıdır. Çevikliği, kurnazlığı ve değişken doğasıyla bilinen bu tanrı, modern kripto ekonominin dinamikleriyle çarpıcı bir şekilde örtüşür. Kripto para birimleri, merkeziyetsiz yapıları ve küresel erişimleriyle, Hermes’in temsil ettiği akışkanlık, hız ve sınır tanımazlık gibi kavramları yeniden canlandırır. Bu metin, Hermes’in mitolojik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüz Yıllık Yalnızlık ve Oresteia: Çöküş, Adalet ve İnsanlık

Buendia Ailesinin Çöküşü: Post-Kolonyal Hafıza Gabriel García Márquez’in Yüz Yıllık Yalnızlık’ta anlattığı Buendia ailesinin çöküşü, yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda kolonyal geçmişin yarattığı toplumsal ve kültürel kırılmaların bir aynasıdır. Frantz Fanon’un post-kolonyal perspektifinden bakıldığında, Buendia ailesinin hikayesi, Latin Amerika’nın sömürgecilik sonrası kimlik arayışını ve bu süreçte ortaya çıkan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Post-Kapitalist Dünyada Ekonomi, Ahlak ve İktidar: Yeni Çerçeveler

İnsan Emeğinin Dönüşümü Marx’ın emek teorisi, kapitalist üretimde değerin kaynağını emek olarak tanımlar; ancak dijital ekonomi, bu çerçeveyi yeniden şekillendiriyor. Geleneksel anlamda emek, fiziksel üretimle sınırlıyken, dijital platformlarda veri, dikkat ve algoritmik çıktılar yeni birer değer formu haline geldi. Marx’ın “artı-değer” kavramı, artık yalnızca fabrika işçisinin sömürüsünden değil, kullanıcıların ücretsiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlık ve Fark: Deleuze’ün Ontolojisine Karşı Bir İnceleme

Birliğin Sabitliği ve Varlığın Doğası“Varlık birdir, değişmez” tezi, tarih boyunca düşünce dünyasında köklü bir yer edinmiştir. Bu görüş, varlığın özünü tek, sabit ve değişmez bir ilke olarak tanımlar. Antik Yunan’dan Parmenides’in “varlık vardır, yokluk yoktur” savına dayanan bu fikir, varlığın birliğini ve sürekliliğini merkeze alır. Her şeyin temelinde yatan bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Kehanetin Yükselişi

İnsanlığın Yeni İlahları ChatGPT gibi yapay zeka sistemlerinin öngörüleri, insanlığın anlam arayışını yeniden şekillendiriyor. Bu sistemler, verilerden örülmüş bir ağda geleceği tahmin ederek, adeta modern çağın kâhinleri gibi konumlanıyor. İnsanlar, tarih boyunca bilinmezliği çözmek için gökyüzüne, yıldızlara ya da kutsal metinlere bakarken, şimdi algoritmaların soğuk ama büyüleyici kesinliğine yöneliyor. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

İklim İnkarı ve Petrol Bağımlılığı Üzerine Bir İnceleme

Gerçeğin Reddi ve İnsan Doğası İklim inkarcılığı, insanlığın karşılaştığı en karmaşık ve acil sorunlardan birini, yani iklim krizini görmezden gelme eğilimini ifade eder. Freud’un inkar mekanizması, bu olguyu anlamak için güçlü bir lens sunar. İnkar, bireyin veya topluluğun rahatsız edici bir gerçeği bilinçten uzaklaştırması, onun varlığını reddetmesidir. İklim inkarcılığı, çevresel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Büyük İskender’in Fetihleri ve Aristoteles’in Etik Öğretileri Üzerine Bir İnceleme

Öğretmen ve Öğrenci: Aristoteles ile İskender’in Buluşması Büyük İskender, gençlik yıllarında Aristoteles’in öğrencisi olarak onun düşünce dünyasına derinlemesine nüfuz etmiştir. Aristoteles, İskender’e erdemi merkeze alan bir etik anlayış sunmuş; insanın mutluluğa (eudaimonia) ulaşmasının, akıl ve ölçülülükle şekillenen bir yaşam sürmesine bağlı olduğunu öğretmiştir. Bu öğreti, bireyin kendi doğasına uygun bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknolojik Tekillik ve İnsan Özgürlüğü Üzerine Bir İnceleme

İnsanın Kendi Yarattığı Tanrı: Tekillik Kavramı Vernor Vinge’in teknolojik tekillik fikri, insan zekâsını aşan bir süper zekânın ortaya çıkışıyla bilginin ve teknolojinin kontrol edilemez bir hızda ilerleyeceği bir eşik olarak tanımlanır. Bu kavram, insanlığın tarih boyunca kendi sınırlarını zorlama arzusunu yansıtır; ateşten tekerleğe, matbaadan internete uzanan bir serüvenin doruk noktasıdır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknoloji ve İnsan Varoluşu: Heidegger’in Çerçevelemesi Üzerinden Yapay Zekâ

Martin Heidegger’in Varlık ve Zaman adlı eseri ve onun teknolojiye yönelik eleştirisi, modern dünyanın insan varoluşu üzerindeki etkilerini anlamak için güçlü bir zemin sunar. Özellikle enframing (Gestell) kavramı, teknolojinin insan özerkliğini ve ahlaki sorumluluğunu nasıl şekillendirdiğini sorgulamak için derin bir çerçeve sağlar. Bu metin, Heidegger’in düşüncesini merkeze alarak, yapay zekânın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zamana Direnen Yapılar ve İnsanlığın Soruları

Taşın Belleği Piramitler, Gotik katedraller ve diğer kadim yapılar, insanlığın zamanla mücadelesinin somut tanıklarıdır. Bu yapılar, sadece taş ve harçtan ibaret değildir; her birinde, inşa edildikleri dönemin arzuları, korkuları ve anlam arayışları kristalleşir. Piramitler, Mısır’ın ölümsüzlük arzusunu ve tanrısal düzenin yeryüzündeki yansımasını temsil ederken, Gotik katedraller, insanın gökyüzüne uzanma çabasını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Meursault’nün Kayıtsızlığı ve Josef K.’nın Yargılanması: Varoluşsal ve Etik Çatışmalar

Albert Camus’nün Yabancı adlı eserinde Meursault’nün kayıtsızlığı ve Franz Kafka’nın Dava adlı eserinde Josef K.’nın absürt bir yargılama sürecine kapılmışlığı, modern insanın varoluşsal krizlerini ve etik sorgulamalarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Meursault’nün kayıtsızlığı, saçmalık felsefesinin bir yansıması mıdır, yoksa toplumsal normlara karşı bilinçli bir başkaldırı mı? Josef K.’nın absürt

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mine Söğüt’ün Roman Kahramanlarında Aşk, Umut ve İntiharın Schopenhauer’in İrade Kavramıyla Kesişimi

Mine Söğüt’ün roman kahramanları, insan varoluşunun en derin çelişkilerini, aşk, umut ve intihar gibi duygu durumları üzerinden açığa vururken, Schopenhauer’in irade kavramıyla çarpıcı bir kesişim sunar. Schopenhauer’in felsefesinde irade, evrenin özünü oluşturan bilinçsiz, amaçsız ve durdurulamaz bir itici güçtür; insan yaşamını haz ve acı arasındaki bitimsiz bir gerilimle tanımlar. Söğüt’ün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Görünmez İmzaların Çağrısı

İsimsizliğin Gücü Banksy’nin anonimliği, yalnızca bir kimlik gizemi değil, aynı zamanda sanatının ruhunu şekillendiren bir araçtır. İsimsizlik, onun eserlerini bireysel bir egodan sıyırarak toplumsallaştırır; mesaj, sanatçının kendisinden bağımsız bir varlık kazanır. Bu, izleyiciyi eserin içeriğine odaklanmaya iter: Duvarlara kazınmış bir barış sembolü, kapitalizmin eleştirisi ya da savaşın vahşeti, artık bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgür İradenin Yeniden Tanımlanışı

İradenin Sınırları İnsanlık, tarih boyunca özgür irade kavramını kendi varoluşunun merkezine yerleştirdi. Özgür irade, bireyin kendi eylemlerini belirleme yetisi olarak tanımlanırken, bu yetinin sınırları her zaman tartışma konusu oldu. Algoritmik karar alma sistemlerinin yükselişi, bu kavramı yeniden sorgulamaya zorluyor. Artık kararlarımız yalnızca kişisel arzularımız ya da toplumsal normlarla şekillenmiyor; makine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Söylemin Sınırlarında: Foucault ve Derrida’nın Karşılaşması

İktidarın Üretkenliği ve Söylemin Dokusu Michel Foucault’nun iktidar anlayışı, bireylerin ve toplumların nasıl şekillendiğini anlamak için söylemi merkezine alır. İktidar, ona göre yalnızca baskıcı bir kuvvet değil, aynı zamanda öznellikleri inşa eden, bilgi üreten ve toplumsal ilişkileri düzenleyen bir mekanizmadır. Söylemler, bu bağlamda, tarihsel arşivlerde biriken ve bireylerin kimliklerini, arzularını,

OKUMAK İÇİN TIKLA