Son yıllarda, Avrupa?da ırkçılık farklı boyutlarda karşımıza çıkıyor. Toplumlarda görülen yabancılara karşı düşmanlık kendini statlarda da gösteriyor. Kıta içinde farklılık görülmekle birlikte, İtalya, İspanya ve İngiltere?de özellikle Afrika kökenli futbolculara karşı ırkçı eylemlere statlarda sıkça rastlayabiliyoruz.
Temel olarak ırkçılık, insanlık dışı bir düşünceyi (düşünememeyi) temsil eder ve artış gösterdiği dönemlerde futbol da bundan payını alır. Irkçılık insanlık dışı olmanın yanı sıra futbolun bütünleştirici yapısına, sosyal ilişkileri geliştiren, farklı insanları birlikte ?hareket? edebilmelerini sağlayan kültürüne tamamen ters düşmektedir.
Avrupa?da özellikle göçmenlere karşı dönem dönem artan düşmanlık, politikacıların kullandığı bir araç olmanın yanı sıra ülkelerin ekonomik ve sosyal yapıları ile yakından ilişkilidir. Medyanın etkisi, politikacıların söylemleri ve var olan ekonomik koşullar yabancı düşmanlığında etkili olmakla beraber, bu durum göçmenlerin daha yoğun yaşadığı Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde daha büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu etkenler bazı ülkelerde tarihsel olarak süregelen şiddete ve yabancı düşmanlığına yatkın grupların daha da güçlenmesine ve özellikle göçmenlerin ötekileştirilmesine yol açar. Bu süreç, yabancılara şiddete varan uygulamaları ve statlarda ırkçı eylemleri beraberinde getirir. Burada statlarda, belki de az kişiden oluşan bir grubun yaptığı ırkçı eylemler olarak algılamak bu sorunun sosyal boyutlarını göz ardı etmektir.
Kapitalizmin gelişim sürecinde en çok etkisini gösterdiği ve bugün en ileri aşamasının yaşandığı Batı Avrupa?da, toplumlarda artan ırkçılık eylemeleri ve bunun statlara yansımasını sistemin gelişiminden ayrı değerlendiremeyiz.
Günümüzde, özellikle toplumsal olarak gelişmişlik ölçütlerine bakıldığında Avrupa?nın önemli bir yere sahip olduğunu görmekteyiz. Fakat demokrasi, sosyal devlet, insan hakları gibi kavramları sıkça öne çıkaran Avrupa ülkelerinde, temelinde eşitsizliğin olduğu dogmatik olan ırkçılığın artış göstermesi öne çıkardıkları kavramlarla çelişmektedir.
Statlarda ırkçılık eylemelerine birçok Avrupa ülkesinde rastlayabilirsiniz. Özellikle Afrika kökenli oyunculara karşı -insanlık dışı olarak niteleyebileceğimiz- maymun sesleri çıkarma ya da taklidini yapma, sözlü saldırılar şeklinde cereyan eden eylemlere İspanya?da, İngiltere?de, İtalya?da, Almanya?da statlarda insanlığa, futbolun kültürüne aykırı bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Avrupa ülkeleri bu saldırılara karşı yasal önlemler almaya çalışmaktadır. Çoğunlukla para ve statlara girememe cezaları uygulanıyor. FARE?nin (Football Against Racism in Europe) 1999?dan beri ırkçılığa karşı mücadele veriyor. 2001?den itibaren FARE?nin çalışmaları, FİFA ile işbirliğiyle daha da güçlenerek mücadelesini sürdürmektedir.
Küreselleşme, Avrupa?nın ekonomik ve sosyal yapısında önemli değişmelere yol açmıştır. Avrupa?nın ekonomik açıdan kendi içinde var olan çelişkili durumunu derileştirmektedir. Kuzeyi ile güneyi, doğusu ile batısı arasında ekonomik olarak büyük farklar vardır. Avrupa, soğuk savaş döneminde -fordist üretim biçimi hakimken- göçmenlere kapılarını açmış ve sisteminin emek ihtiyacını göçmenlerle karşılamıştı. Fakat bugün -post-fordizme geçiş sürecinde- vasıfsız emeğe ihtiyacı çok azalmış ve göçmenlere kapıları kapatma sürecini yaşamaktadır. Artık göçmen istemeyen Avrupa ülkeleri, ülkelerinde yaşayan göçmenlere karşı da olumlu bir bakışa sahip değil. Burada var olan göçmenlere karşı da ötekileştirme politikaları yürütülmesi bir anlamda ırkçılığın tohumlarını atmaktadır. Bu kısır döngü içinde ırkçılık sistemin gelişime paralellik göstermekte ve statlara kadar rahatça girebilmektedir. Bu açıdan sadece statlarda ırkçı eylemleri, yapanlara sınırlı görmek süreci ve nedenleri gözden kaçırmaktır.
Osman Bulugil