Aydınlanan Şeyler Üzerine Çarpıtmalar – İdil Ceren Bozkurt*

Bir insan gerçeğini ne kadar yadsıyabilir ya da çarpıtabilir? Yaşananlar, insan zihninin muhteşem hüneriyle bambaşka bir gerçekte bulabilir kendisine ve buna inanarak uzun yıllar mutluluğun kristalini sağlayabilir. Fakat geçmişi anımsatacak herhangi bir şeyin varlığını algılamak, aslında o uzun yıllar boyunca mutlu yaşadığını sandığı anların gerçeğiyle yüzleştirir insanı.
Her Şey Aydınlandı filmi bu tip bir yüzleşmeyi gözler önüne seriyor. Liev Schreiber?in yönetmenliğini yaptığı, Amerikalı yazar Jonathan Safran Foer?in (yazarın kendisi filmin başında kısa bir rolde gözüküyor) 2002 tarihli, aynı adlı ilk romanından uyarlanan bir film. Yahudi kökenli genç bir Amerikalı olan Jonathan, yıllardır ailesine ait eşyaların koleksiyonunu yapmakta, bulduğu eşyaları küçük naylon poşetlerde muhafaza etmektedir. Bir gün büyükbabasının hiç tanımadığı geçmişini araştırmak üzere Ukrayna?ya gider. Elinde tek bir fotoğraf ve köyün adından başka bir şey yoktur. Odessa?da bir ailenin işlettiği küçük bir seyahat şirketi ile anlaşır. Bu şirket bir aile şirketidir ve bu tur için aile; tur rehberi ve tercüman -hip-hop müziği hastası- Alex?i, Alex?in kendisini kör sanan Yahudi düşmanı dedesini ve onun çılgın köpeği Sammy Davis Jr. Jr.?ı görevlendirir. Böylece ilginç yolculuk başlar. Farklı kültür ve kuşaklardan oluşmuş bu tuhaf üçlü, 2. Dünya Savaşı sırasında Jonathan?ın büyükbabasını Nazilerin elinden kurtaran kadını bulmak amacıyla bir aradadırlar.
Alex?in dedesi geçmişini öyle bir şekilde silmeye çalışmıştır ki, her şeyi hafızasından silip atmada yeterince başarılı olmuştur bile. Bu yüzden yazının başındaki sorunun; ?Bir insan gerçeğini ne kadar yadsıyabilir ya da çarpıtabilir??in cevabı; ?herhalde Alex?in dedesi kadar olabilir?dir. Yani elbette insan geçmişini yadsıyabilir, çarpıtabilir. Hatta bu yeni durumuna o kadar bağlanmıştır ki geçmişin gerçeğinden şüphe duyar hale gelebilir. ?Freud, [g]erçekle yüzleşmekten kaçınabilmek için kullandığımız ya da daha derin duygusal içeriği örten sıradan ?perde anılar? olduklarını, bu yüzden de doğal olarak çarpıtıldıklarını söylüyor.? (2)
Alex?in dedesinin hatırlayışı, Freud?un dile getirdiği ?perde anıları? aralamasıyla mümkün hale gelir. Bu da üçlünün; Alex, Alex?in dedesi ve Jonathan?ın yaşadıklarının açılıp saçılmasına neden olur. Fakat yaşananların bastırılması, geçmişin çarpıtılmasıyla, tam olarak hatırlayış gerçekleşse de, bunun şimdi ile uyumu kolay değildir. ?[A]nıyı çağırdığım anki algı, düşünce, duygu ve düşlemlerim de anının içeriğine etki edecek. İki zaman aralığında kaçınılmaz olarak değişime uğradığımı varsayınca, karşımda geri gelen anının iki ruh hali arasına sıkışmış olma zorunluluğu dikiliyor.? (3) Buradaki durum, Alex?in dedesinde oldukça net bir şekilde görülür. Örneğin, 2.dünya savaşından kalma enkazlarla karşılaştığında şimdiki haliyle geçmişteki hali arasında sıkışır kalır. Gördükleri karşısında sessizlik içindedir, çünkü kendisini ?şimdi?de kurtaracak bir söz bulamaz. Bundan sonra Alex?in dedesinin karşılaştığı durumlar Jonathan?ın dedesinin geçmişi ile izleri de beraberinde getirir, fakat farklı yollara giden bir anıdır. Tıpkı bir ağacın dalları gibi?
Alex?in dedesinin geçmişi ile Jonathan?ın dedesinin geçmişi farklıdır, fakat ortak bir olayda birleşir. ?[K]olektif bellekte, geçmişteki bir olay ya da anımsanan bir deneyim bütün katılımcılar için gerçekten de farklı bir olay ya da deneyim anlamına gelir.? (4) Ortak bir olaydan, farklı yaşantılar çıkar. Çünkü bu tek tek yaşantılar bireysel belleklerde yer etse de, toplumsal ve kültürel özelliklerini, yani kolektifliğini yitirmezler. Dolayısıyla böyle bir ortak deneyim bütün öznelerini yüzleşmeye çağırmakla kalmaz, onlarla birlikte kültür ve kuşak farkını da gözler önüne serer: ?Bir tek olayın, birbirinden farklı birçok kolektif bilinci etkileyebileceği söylenir; bundan yola çıkarak da bu bilinçlerin birbirlerine yaklaştıkları ve ortak bir temsil biçimi içinde birleştikleri sonucuna ulaşılır.? (5)
Bu yolculuğun sonlarında Jonathan ve Alex?in ne kadar büyük değişimler gösterdiği, bu değişimin yaşamlarında nasıl yer ettiği ve ortak bir olayın kahramanları olduğu görülür. Artık, Jonathan yalnızca Amerikalı bir yahudi değildir ya da Alex yalnızca batı hayranlığı duyan biri değildir. Alex?in dedesi intihar etmiştir ve Alex aslında dedesini hiç tanımadığını fark eder Yaşanan olaylarda ortak bir geçmişi paylaşırlar. Ve birbirinin içine geçmiş iki yaşam oluşur. ?[k]işiler birbirlerinden uzaklaştıkları halde, birisi öldüğü halde anılar canlı kalabiliyorsa bu demektir ki aralarında, kişisel bağlılığın ötesinde ortak bir düşünce, zamanın uçup gittiği hissi, çevredeki nesnelerle, doğayla ilgili ortak bir görüş, beraberce düşünecekleri ortak konular varmış: Bu değişmez unsur, iki varlık arasında kurulan duygusal bağdan bir topluluk türetir ve topluluğun ayakta kalan düşüncesi, geçmişi bugüne yaklaştırır, kişinin imgesinin silinip, gitmesini engeller.? (6) Jonathan?ın derenin kenarından aldığı bir avuç toprak işte bunu oluşturur: İki farklı gövdeyi saran ortak bir toprak?

İdil Ceren Bozkurt(1)

Notlar:
(1) (*) İdil Ceren Bozkurt, Kocaeli Üniversitesi, Felsefe Bölümü Lisans Öğrencisi
(2) Münir Göle, ?Doğru Olmadığını Biliyorum Ama Öyle Hatırlıyorum?, Cogito 2007, no 50, s. 28.
(3) Münir Göle, age., s. 30.
(4) Michael Schudson, ?Kolektif Bellekte Çarpıtma Dinamikleri?, Cogito 2007, no 50, s. 179.
(5) Maurice Halbwachs, ?Kolektif Bellek ve Zaman?, Cogito 2007, no 50, s. 61.
(6) Maurice Halbwachs, age., s. 68.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir