Sanata Saldırı – Angaje Sosyolog Retoriğiyle Geçiştirilemez!? ? Hikmet Temel Akarsu

    ?Tarzan zor durumda yetişmeliyim! Ne yapsam içimde o eski sinemalar?? tümcelerinde vücut bulan o tatlı, esprili Attila İlhan dizelerini anımsayarak yazıma girdim diye olan biten şakaya alınmasın. Durum aslında çok ciddi.

    Tophane olayı dillerde. Uzun yaz tatilinden çıkan sanat galerileri ortak bir açılışla sezona girmeyi planlıyorlardı. Sanat galerileri, nispeten kirası ucuz bir semtte, dar mekanlara kadar gerilemişti. Zaten her gün koyulan yeni yasaklarla başlar dertteydi. İçeride sigara içmek yasak. Dışarıda içki içmek bela aramak. Sanat zaten kabahat; sanatçı ise göze batan bir fuzuli şahsiyet, itici bir bilgiç; Türkçenin o en sefil türedi sözcüğüyle söyleyecek olursak; dayak yoksunu bir ?entel?!

    Millet ne yapacağını şaşırmış. Buna rağmen Eylül ayının ılık günlerinde, sokaklara taşmış yerli yabancı şık şıkıdım sanatseverler? Kokteyl, sanat sohbetleri, sosyal paylaşım ve ileri bir toplum olmaya özlemle içine girilen sanat ilgisi?

    Ve anında 30 kişilik bir grubun saldırısı. Olacak şey değil. 21. Yüzyıl?a giren İstanbul?da bu olabiliyorsa medeniyet hala çok uzağımızda demektir.

    Bu olayın ardından bütün televizyon kanalları birer akademisyen sosyolog eşliğinde kamuoyu oluşturmacı televizyon gazetecilerini beyaz cama iliştirdiler. Gazetecilerin, akademisyenlerin söylediklerine hep hayran oluşu insanda gülme duygusu yaratıyor? Bilgi güçse eğer, bilginin bu şekilde kullanılması oldukça şarklı bir tutum; bilgiye bu şekilde tapılması ise acıklı.

    Sosyologların bizatihi kendi halleri ise bambaşka bir alem?

    Kabul Edilemez Retorik?

    Sanki sosyoloji bilimi bitmiş. Sosyologlar her hadiseyi sündürme ve ana akım siyasetin dümen suyuna çekme için üniversitelerde özel olarak yetiştirilen özgün bir nebat sanki. Sanki ana akımın ideolojik değirmenine su taşımak için her türlü barbarlığı bilimsellik retoriğiyle haklı göstermeyi görev edinmişler. Sosyoloji bilimi angaje olmuş; bitmiş. Sosyologlar birer ana akım yorumcusu, birer ajitatör sanki. Ağız birliği etmiş gibi bu olayı ?gentrification?un (mutenalaştırma) acı çeken mağdurlarının makul bir başkaldırışı olarak görüyorlar. Çekinmeseler neden iki üç sanatçı şişlenmedi diye yas tutacaklar sanki.

    Bu retorik kabul edilemez.

    Tophane?deki sanata saldırı bu tarz ana akım muini sosyologların retorikleriyle geçiştirilemez. Ortada toplu bir darp, zorbalık ve teamüden insan canına kast vardır. Bu, dünyanın neresine giderseniz gidin karşılıksız bırakılmayacak bir ceza gerektirir.

    2010 İstanbul kültür başkentiymiş?! Bu gerçek bir şaka olmalı! Yöneticisiyle, hukukçusuyla, akademisyeniyle, toplumuyla ele alın; sanat başkenti böyle mi olur?

    Eski Paris?te Bohem Hayatı?

    Açın bakın: Size mükemmel bir kitap tavsiye ediyorum: ?Bohemler?. Yazarı Dan Franck. 1952 doğumlu bir yazar. O da Sorbonne Üniversitesi Sosyoloji Bölümü?nden mezun. Romanlar yazmış bir şahsiyet. Bohemler adlı kitabı ise 1900 ? 1930 yılları arasındaki Paris?in bohem sanat ortamlarını anlatıyor. Kitap geçen yıl İsmail Yerguz çevirisi ile Sel Yayıncılık?tan çıktı. Eskimeyen kitaplardan. Akıcı bir dille yazılmış. Sanattan çok anlamayan kişiler tarafından bile zevkle okunabilecek ustaca kaleme alınmış bir eser. İçinde çok miktarda ?tanıdığa(?!)? dair çok miktarda gerçek hayat hikayesi, özgün mesel, anekdot bulacaksınız. Okuyun ve bakın bakalım sanatta hoşgörü nedir?! Nasıldır?! Bir toplumun sanatçısına bakışı ne olmalıdır?! Sanatçıların cüretkarlıkları, çılgınlıkları, akla hayale gelmeyen absürd işleri ve bunların gelişkin bir toplum tarafından soğurulurken içinde bulunulan olgunluk, yetkinlik nasıl olabilirmiş?! Görün!

    Kitapta Picasso, Utrillo, Verlaine, Apollinaire, Lautrec, Manet, Renoir, Cezanne, Braque, Modigliani, Matisse, Breton, Aragon, gibi adını sayamayacağım kadar çok, ünlü ve önemli ressamın, şair ve yazarın; Rive Gauche, Montmartre, Sacre Coeur, Pigalle, Boulevard Saint-Germain, Montparnass gibi sayısız tarihi semtte yaşadığı sayısız hadiseye karışacaksınız. Paris?in nasıl Paris olduğunu yakından görme fırsatını bulacaksınız. Bin bir gerçek yaşam öyküsünden binbir anekdot damıtacaksınız.

    Bu kitabı sanatı, sanatçıyı ve onun ruh halini yakından tanımak; dünya kültürü ve sanat hakkında derli toplu bir izlenim; bir duygu edinmek ve sanatçı adı verilen o insanlığın gururu şahsiyetlerle empati kurmak isteyen okurlara öneriyorum. Sanatın başkentini yönettiğini düşünen siyasetçi ve yöneticilere ise ev ödevi olarak veriyorum. Sanata ilgi duyan herkese ayrıca öneriyorum. Ama en çok da angaje sosyologlara öneriyorum. Açıp okusunlar ve Sorbonne?lu bir sosyolog neler yazıyormuş görsünler. Sorbonne neden Sorbonne?muş anlasınlar! Paris neden Parismiş öğrensinler!

    Neyse; belki bunlar artık çağımızın otomatlaşmış, pragmatik insanını pek ilgilendirmiyor. Devran döndü. Eski idealler bitti. Sanat da sanatçı da zorda. Sistemin öldürücü çarklarına karşı koymakta eskisi kadar cevval değiller. Eski ?Bohemler?; o güzel insanlar çekildi? Yenilerini yok etmek için herkes elbirliğiyle atakta. Hayat iyice çoraklaştı. Tadı kaçtı. Aleladelik her yanda?

    Eski güzel günlerin hatırasına yazımızı başladığımız gibi Attila İlhan?ın Eski Sinemalar şiirinden dizelerle bitirelim. ?Eski Sinemalar? ibaresinin yerine ?Eski Bohem Hayatı?nı koyarak terennüm edelim şiiri? Hatıralar hayal olsun?

    ?/?
    ?kanlı bir sarışınla şanghay trenindeyim
    takma kirpiklerinde hülyalı dumanlar
    yabancılar lejyonu?nda fransız teğmeniyim
    belki harp divanından idamım çıkar
    bitmiyor nedense başlayan hiçbir film
    ne yapsam içimde o eski sinemalar?
    (Attila İlhan- Eski Sinemalar)

    Sanata yapılan bu saldırıyı telin ederken size bir de küçük sanat kitaplığı önermeyi uygun bulduk bu sayıda. Okuyun; hayata bakışınız değişsin:

    Her Şeye Rağmen Sanat Kitaplığı
    20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar ? Ahu Antmen (Sel Yayıncılık)
    Çağdaş Sanat Felsefesi ? Adnan Turani (Remzi Yayıncılık)
    Estetik ? Mehmet Doğan (Dokuz Eylül Yayınları)
    Sanatın Öyküsü ? Gombrich (Remzi Yayıncılık)
    Theo?ya Mektuplar ? Vincent Van Gogh ( YKY)
    Görmece ? Mehmet Ergüven (Metis Yayıncılık)
    Bohemler – Dan Franck (Sel Yayıncılık)
    Noa Noa ? Paul Gauguin (Kavis)
    Big Sur ve Hieronymus Bosch?un Portakalları ? Henry Miller (Parantez)
    Modern Hayatın Ressamı- Charles Baudlaire (İletişim)
    Sanatta Değişmeyen Plastik Değerler ? Andre Lhote (İmge Yayıncılık)
    Avangard Kuramı ? Peter Bürger (İletişim)
    Sanat ve Güzellik ? Umberto Eco (Can Yayıncılık)
    Sanatın Gerekliliği ? Ernst Fischer (Payel Yayınevi)
    Sanatçı Müzeleri ? Derleme / Ali Artun (İletişim)
    Görme Biçimleri ? John Berger (Metis Yayıncılık)
    Van Gogh 100 Yıl Sonra ? Ferit Edgü (Sel Yayıncılık)
    Yirminci Yüzyılda Sanatı Okuyanlar ? Chris Murrey (Sel Yayıncılık)
    Sanatta Ruhsallık Üzerine ? Vasily Kandinsky ( 6.45 Yayıncılık)
    Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş ? Susan Sontag (Metis Yayıncılık)
    İsyankar Yüzyıl – 20.YY Başkaldırı Sözlüğü ? (Sel Yayıncılık)
    New York Modern Sanat Düşüncesini Nasıl Çaldı? ? Serge Guilbaut (Sel Yayıncılık)
    Sanat Tarihi ? Germain Bazin ? (Sosyal Yayıncılık)
    Avrupa Resim Sanatı ? Engin Beksaç/Tayfun Akkaya (Arkeoloji ve Sanat Yayınları)
    Kültürün Özelleştirilmesi 1980’ler Sonrasında Şirketlerin Sanata Müdahalesi ? Chin-Tao Wu (İletişim)
    Küreselleşen İstanbul’da Bienal Kentsel Değişim ve Festivalizm ? Sibel Yardımcı (İletişim)

    Yazan: Hikmet Temel Akarsu
    htakarsu@gmail.com
    www.myspace.com/hikmettemelakarsu

    Kitabın Künyesi
    Bohemler
    Dan Franck
    Çeviren: İsmail Yerguz
    Sel Yayıncılık
    431 Sayfa

    Dan Franck Hakkında Bilgi
    1952 Paris doğumlu bir yazar ve senarist. Les calendes grecques (Çıkmaz Ayın Son Çarşambası) adlı eseriyle İlk Roman Ödülü’nü kazandı. Öteki kitapları, Apolline, La dame du soir (Gecenin Kadını), Les adieux (Elveda), La séparation (Ayrılmak, İletişim Yayınları, Temmuz 1992), Le Petit Livre de l’orchestre et de ses instruments (Orkestra ve Enstrümanlarının Küçük Kitabı), Le cimetière des fous (Hayat Çizgisi, İletişim Yayınları, 1993). Ayrıca Jean Vautrin ile birlikte hazırladığı foto-röportajları içeren Les aventures de Boro (Boro?nun maceraları) adlı bir eseri var (1. Cilt: La Dame de Berlin – Berlinli kadın; 2. Cilt: Le temps des cerises – Kiraz zamanı). Ayrılmak kitabıyla Dan Franck 1991 Renaudot Edebiyat Ödülü?nü kazandı.

    CEVAP VER

    Please enter your comment!
    Please enter your name here