Kategori: mehmet ercan

Çapo’nun Öyküleri (2) Eşeğin Namusu – Mehmet Ercan

Eğer köylük yerde yaşıyorsanız, mutlaka kapınızda beslediğiniz bir kaç tane hayvanınız vardır. Koyun-unuz yoksa, ineğiniz, ineğiniz yoksa, keçiniz vardır, keçiniz de yoksa, en azında bir kaç tane tavuğunuz, mut-laka bulunur. Benim hiç hayvanım yok diyenin bile, kapısında havlayan bir köpeği ya da çayırlarda zırlayan bir eşeği vardır. Bu biraz da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çapo’nun Öyküleri: (1) Kavakların Gölgesi – Mehmet Ercan

Çapo?yla tarlalarımız yan yanaydı. Yıllardır bu konuda Çapo?yla aramızda hiçbir sorun yaşanmamıştı. Çapo?nun çok ters bir adam olduğunu söylemişlerse de, ben o güne kadar kendisinden hiçbir kötülük görmemiştim. Ta ki ben tarlamın etrafına kavak fidanları dikene kadar. Yıllardır kuru, düz, boş arazimize yaz geldiğinde, altında serinleyecek bir gölge bulamazdık. Ben

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mezar – Mehmet Ercan

Saçı ağarmış, püskül bıyıkları dudaklarını kapatmıştı. Sakalları uzamış, giyile giyile yıpranmış, siyah bir takım elbise vardı üstünde. Ayakkabısının aylardır boya yüzü görmediği her halinden belliydi. Ceketinin altında ki gömleğin, uzun süredir değiştirmediği hemen anlaşılıyordu.  Yere devrilmemek için kendisini zor tutuyordu. Öfkeli rüzgârlara dayanmaya çalışan, sonyaz yaprağı gibiydi. Yaşlı elleri titriyor,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gülün Yakıldığı Yer – Mehmet Ercan

Gece yabani kuşların, cırcırböceklerinin ve göldeki kurbağaların sesleriyle yankılanıyordu. Kuşlar ve kurbağalar anlaşmışçasına koro halinde birbirlerine eşlik ediyorlardı. Zaman zaman baykuşlar, koro halinde söylenen bu şarkılara zamansız giriş yapsalar da kurbağaların buna pek aldırdıkları yoktu. Yıldızlar karşılıklı göz kırpmaya devam ediyor, kayan her yıldız, karanlığın içinde kısa bir iz bıraktıktan

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Babamın Kuşu Ötmüyor” – Mehmet Ercan

Bu memlekette herkesin bir hastalığı var vesselam. Kimi araba hastasıdır.  Kimi pul hastası. Kimi av hastasıdır. Ne eder eder, bir yolunu bulur ava gider. Kimi futbol hastasıdır. Son kuruşunu takımı için harcar. O para, ekmek parası olsa bile. Kimi yeme hastasıdır. Memleketi verseniz ?yok? demez. Kimisi moda hastasıdır. Yoksulluğuna aldırmadan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ateşin Dili – Mehmet Ercan

-?Hayata Dönüş Operasyonunda? Çankırı Cezaevinde katledilen kuzenim Hasan Güngörmez?in anısına saygılarımla. Dakikaların ay, saatlerin yıl kadar uzadığı anları yaşadınız mı hiç? Saçı ağarmış, avurtları çökmüş, beli bükülmüş, Hace Kadın, böyle anları fazlasıyla yaşamış ve yaşamaya da devam ediyordu.  Kendisi, yetmişine merdiven dayamıştı. Yedi çocuğu, yirmiye yakın torunu olan, köylü bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Düş Satıcısı – Mehmet Ercan

Dersine öylesine yoğunlaşmıştı ki kapı zilinin çaldığını geç duydu. Böyle zamanlarda saatlerin nasıl akıp gittiğini unuturdu. Başarılı bir öğrenciydi. Başarılı olmasını çalışkanlığına borçluydu. Üniversitenin üçüncü sınıfındaydı. Sınavlara hazırlanıyordu. Zilin sesini duyduğunda çalışma masasından kalktı, kapıya yöneldi. Zilin çalması kendisini rahatsız etmişti. ?Bu saate kapımızı kim çalar ki?? diye, düşündü içinden.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bekleyiş – Mehmet Ercan

Yıllardır doğru dürüst tatile çıkmamıştım. Artık tatil yapmamın zamanıydı.  Yılların yorgunluğunu üstümden atmalıydım. Yorgun bedenimin deniz suyuyla tanışma zamanı gelmişti. Kumların üzerinde uzanarak, güneşin tadını çıkarmayı çoktan hak etmiştim.  Deniz kenarında yazlık alalı on yıl olmuştu. İşlerimin yoğunluğundan dolayı gitmek bir türlü kısmet olmamıştı. Bizimkiler her yıl denize gidiyor, mavi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sırtcı adlı öykü – Mehmet Ercan

Rüzgâr, dağın yükseklerinde, uzun otlara, dikenlere ve bodur çalılara çarparak, yıllardır bildik türküsünü söylemeye devam ediyordu. Ne rüzgâr, bu türküyü söylemekten usanıyor, ne de dağ, onu dinlemekten bıkıyordu. Karaya sevdalı dalgalar; kendilerini nasıl sahillere vururlarsa, rüzgâr da yüreğini dağlara öyle vuruyordu. Kimi zaman, yârini yitirmiş âşıklar gibi ağlamaklı oluyor, kimi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hicivler 3 – Mehmet Ercan

-harimi başına. şeriat pazarında kamunun mallarını, çuş içinde sattınız kelepir fiyatına. tüyleri bitmemişin yağma edip hakkını, zengin edip yobazı dağıttın dostlarına. EŞEK OLMA eşek olma diyorum sana semer vururlar. onlar yarasalardır geceye kul olurlar. gelene ağam, gidene paşam deme, çoban ol, sürü olma seni sığır sanırlar.

OKUMAK İÇİN TIKLA