Bu kitabı okumaya başladığınızda Bruno adında dokuz yaşında bir çocukla yolculuğa çıkacaksınız. Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var.
Almadan ya da okumadan önce hepimiz iyi-kötü bakarız kitapların arka kapaklarına. Bazen merak uyandıran, bazen hiçbir fikir uyandırmayan, bazen de finale dair ipuçları verdiğinden okumanın bütün keyfini kaçıran metinler olur orada. İrlandalı yazar John Boyne’un Çizgili Pijamalı Çocuk adlı romanını elime aldığımda, ne okuyacağım hakkında fikir sahibi olmak için çevirdim arka kapağını. Gördüğüm şey şu oldu: “Çizgili Pijamalı Çocuk, tanımlanması zor bir hikâye. Genelde arka kapakta kitapla ilgili bazı ipuçları veririz. Ama okumanın zevkini bozacağını düşündüğümüzden bu kitapta bunu yapmadık. Bizce, neler olduğunu bilmeden okumaya başlamanız çok önemli. Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız.”
Bu yüzden, bu yazıda ben de elimden geldiğince kaçırmamaya çalışacağım okuma zevkinizi (bakalım becerebilecek miyim?). Roman, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocuk hakkında. Bunu zaten biliyorsunuz arka kapaktan. Alman bu çocuk. Yıl 1943. Bruno bir gün evden okula döndüğünde hizmetçileri Maria’nın eşyalarını topladığını görüyor; dolabın arkasına gizlediği gizli eşyalarını bile. Neler olduğunu sorduğunda, babanın görevi yüzünden, Berlin’e uzak bir yere, yeni bir eve taşınacaklarını öğreniyor. Yeni evlerinde komşuları yok, en yakın arkadaşları yok, çok sevdiği büyükannesi ve büyükbabası yok. Her şey, herkes sevimsiz. Haksız yere verilmiş bir ceza gibi algılıyor bu büyük değişikliği Bruno. Berlin’deki güzel evinin çatı katı bütün Berlin’i görürken, boyaları dökülen, bakımsız yeni odasının penceresi göz alabildiğine uzanan bir tel örgüye ve o tel örgünün ötesinde, uzakta, minicik görünen insanlara bakıyor. Yeni evlerine taşındıktan bir süre sonra sızlanmalarının ailesini Berlin’e dönmeye ikna etmeyeceğini anlayan Bruno, çevreyi keşfe çıkmaya karar veriyor. Bu keşif yolculuklarından biri ona tuhaf bir dost kazandırıyor. Gerisi insan ırkının insaniyetsizliğinin ispatı ya da resmi tarihi.
İsyan ettiren saflık
Yazarın aslında ilk romanı olan Çizgili Pijamalı Çocuk, yayımlanmak için Boyne’un üç romanını beklemek zorunda kalmış. Bunun nedeni romanın çocuk edebiyatı yapmaması(ymış). Küçük Prens gibi bir fabl diyebiliriz Çizgili Pijamalı Çocuk için. Kendisini anlamaya, kavramaya müsait herkese açık sayfaları. Ama Küçük Prens gibi bir astreoidde geçen fablların, gerçeklere değinmek söz konusu olduğunda, daha doğru bir tercih olmasa bile, daha kolay hazmedilir olduğunu da düşündürüyor insana.
Boyne’un kahramanı ve anlatıcısı dokuz yaşında bir erkek çocuğu olduğundan, romanın her satırına bir çocuğun bakış açısı hâkim. Hem de bütün saflığıyla. İnsanı isyan ettirecek bir saflık, bir masumiyet bu. Belki de bu yüzden insan romanı bitirdiğinde içinde kocaman bir boşluk duygusuyla, öfkeyle yazıklanarak, göz pınarları üzüntüden donarak kalakalıyor.
Bruno’nun kurduğu tuhaf dostlukta yalnızlığını gidermek, bu sevimsiz yerde çektiği cezayı hafifletmek dışında bir şey düşünmemesi, o naif, çocuklara has benmerkezciliği, babasına duyduğu sorgusuz sualsiz bağlılık, sormasını beklediğimiz ama sormadığı, görmesini beklediğimiz ama bir türlü görmediği şey, okuyanda romanın sonu kadar çarpıcı bir etki yaratıyor. Tabii biz, Bruno’nun bilmediği bir şeyi daha kitabın kapağını açmadan biliyoruz: İnsan noksanları olan, sakat bir mahluk. Ama bunu bilmek romanın finalinde duyduğu kederi hafifletmiyor insanın. Yazarın uygun gördüğü son, Bruno’nun benmerkezciliğine verdiği bir ceza mı, yoksa olması gereken mi, gerçeğin acı bir tezahürü mü, karar vermek güç.
Yazar, Bruno’nun ağzından yazarak anlatımını istediği kadar basitleştirmeye çalışsın, basit bir hikâye değil anlattığı. Çünkü savaşların, şiddetin tel örgüler çektiği hayatın bir tarafında gerçek insanlar, diğer tarafından gerçek olmayan, gerçek sayılmayan insanlar var. Bu hep böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak.
Şunu söyleyerek bitireyim yazıyı; arka kapağı yazan işini iyi biliyor, kitabın kapağına soluk mavi ve beyaz çizgileri atan tasarımcı da öyle. Çizgili Pijamalı Çocuk’u okumaya başlamak için ruhunuzun sağlam olduğu bir günü seçin. Evin genç ahalisi okuduğunda da gelecek sorulara hazırlıklı olun. Her soruyla kederiniz artabilir; ee hepimiz biliriz, insan insanın kurdudur, yazarsa bütün kurtların kralı…
Makalenin Yazarı: Aslı Tohumcu
Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız.
Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız.
Kesinlikle çok iyi yazılmış, dokunaklı bir öykü… Okuduklarım çok çok uzun süre aklımdan çıkmayacak!
– The Star
Okumaya başladığım andan beri aklımdan çıkmıyor. Oldukça yalın ve hiçbir zorlama olmadan anlatıldığı için neredeyse kusursuz. İşte bu, çok ender karşılaşılan bir şey. Yanaklarımdan süzülen yaşlarla öylece kalakaldım!
– The Irish Independent
Yazar, kitap boyunca okurun hep bir adım önündeki konumunu korurken, öldürücü darbeyi son sayfalarda indiriyor.
– The Independent
2007 İrlanda Kitap Ödülleri
– Yılın Çocuk Kitabı
– Dinleyicilerin Seçimi: Yılın Kitabı
– Yılın Kitabı Adayı
2006-2007 BİSTO Çocuk Kitapları Ödülü
– Yılın Çocuk Kitabı
Savaş herhalde bugüne kadar hiç böyle çarpıcı yorumlanmamıştı. Çok dokunaklı bir öykü, yalın, iyi yazılmış. Finali haftalarca aklımdan çıkmadı. Bir tokat gibi tekrar tekrar çarptı zihnime. Sadece gençler değil, yetişkinler de okusa keşke.
ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK
John Boyne, Çeviren: Tülin-Tayfun Törüner, Tudem Yayınları, 2007, 205 sayfa,
Arkadaşlar gerçekten çook guzel bi kitap ben okudum ve bir ay etkisinde kaldım…okumanızı kesinlikle ve kesinlikle tavsiye ediorum…ama son bölümü gercekten cok duygulandırıcı..!keşke daha mutlu bi sonla bitseydi..!
Ben çok beğendim anlatamam çünkü insanı çok etkiliyor bu kitap sizinde okumanızı isterim iyi yaşamlar
Ben çok beğendim çooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkk
Bize türkçe öğretmenimiz okuyun dedi. Ben okudum. Çok beğendim.
ben bu kitabı okuduğumda çok beğenmiştim ama Zeliha AKÇAGÜNER’in yazdıüı “KUYUDAKİ SIR”ı okuyunca bu kitaptan soğudum çünkü o kitapta tam beni anlatan bir kız war ayrıca BAŞ ROL’de obu kitabıda size tavsiye ederim ama kuyudaki sır özellikle 12-15 yaşındakiler (şuan ergenlik döneminde olanlar) için kuyudaki sır çok güzel bir kitap hepinize iyi okumalar
bu kitap bir harika..
Bu kitabı okurken asdasdasda
Bu kitap bir karika.. Herkese tavsiye ederim bana türkçe öğretmenim okuttu biraz üzüldüm ama yinede çok güzel bir kitap.
bu kitap gerçekten çok etkileyici ve sürükleyici filmi de kitabı gibi acıklı kitabını okuyanlara filminide seyretmesini öneririm ..
bu kitap çok güzel içeriklere sahip okuyunca bu dünyadan ayrılıp başka dünyada buruno adındaki bir çocukla maceraya çıkıyorsunuz… çok güzel bir kitap herkese öneririm…!
sonu nasılllllllllllll bitiyooooorrrrrr yardım edin
çok güzel bize turkçe öğretmenimiz tavsiye etti çok güzel bir kitap çok etkileyici ve büyüleyici
okumanızı tavsiye ederim
ama sonunu hiç sevmedim
sonunda çocuk ölüyor