Edebiyat Tarihinden Film Tadında 5 Hırsızlık Vakası

Edebiyat tarihinde hırsızlık denilince akla iki yöntem geliyor: Bir fikrin, bir eserin izinsiz kullanımının, kendine mal etmenin ve hırsızlığın en yüzyüz hallerinden birinin adı olan “intihal”, bir de ya koleksiyon fetişinden ya paragözlülükten karşımıza çıkan, direkt eserin, kopyanın kendisinin çalınması.

Başlı başına bir araştırma, bir dosya konusu olan edebiyat tarihinde film tadındaki hırsızlık vakalarından beşini derledik.

Hemingway’in Paris Tren İstasyonu’nda Çalınan Bavulunda Ne Vardı?
1922 yılında Ernest Hemingway henüz yeni evli, büyük hayalleri ve yayımlanmamış romanları olan genç bir muhabirken yaşanıyor olay. Uluslar arası bir konferansa katılmak için İsviçre’ye gitmesi gerekir yazarın fakat son iki seyahatinde soğuk havalar yüzünden epey hastalık geçiren eşi Hadley, yolculuğun başından itibaren değil de sonradan katılmaya karar verir.

Hadley, Hemingway’in Birinci Dünya Savaşı’nda ambulans şoförü olarak başından geçenleri yazdığı bir roman taslağını yanına alır, çünkü hem kendisi okumak, hem de birlikte yolculuk yapacağı bir editöre okutup görüşlerini almak ister. Gelgelelim bavul, yolda çalınır.

Hemingway, kötü haberi öğrenme anını 1964’teki anılarında şöyle anlatır:

“Hadley’in olanları anlattığı anı saymazsak, kimsenin ölüm veya katlanılmaz acılardan başka bir şeyle bu kadar canının acıyabildiğini görmemiştim. Ağladı, ağladı, söyleyemedi. Ona, ne olmuş olursa olsun, ne kadar korkunç bir şey olursa olsun sandığı kadar kötü olamayacağını, sorun olmayacağını söyledim. Hallederiz, dedim. Ve sonunda söyledi. Kayıp dosyayı geri getiremeyecekti, gazetedeki işimle ilgilenecek birini kiraladım. Hemen Paris’e tren biletimi aldım. Tamam, olan olmuştu ve o gece kendimi eve attıktan sonra ne yaptığımı hatırlıyordum ve doğru buluyordum.”

Hemingway, “ne yaptığını” asla açıklamadı. Herkes bunu “olabildiğince içtiği” yönünde yorumladı. Hadley, Hemingway’in hiçbir yorum yapmadığı bu konuyla ilgili 1970’lerde bir arkadaşına “Bunu cesaretle karşıladı,” şeklinde anlatmıştı ve eklemişti “yine de kalbinin kırıldığını söyleyebilirdi…”

Kafka’nın Naziler Tarafından Çalınan Mektupları ve Defterleri

Dünyanın bir yerinden bir yerine en çok seyahat eden yazar defterleri arasında ilk sıralarda Kafka’nınkiler var olsa gerek.

Franz Kafka’nın 1924’teki ölümünden sonra, sevgilisi Dora Diamant tarafından 20 adet defteri ve 35 mektubunun başına gelenler yakın zamana dek devam etti.

Berlin’de yaşayan Diamant’ın komünizm propagandası yaptığına dair deliller arayan Naziler, Kafka’nın işlerini de içeren birçok kağıda el koyar. Kafka’nın arkadaşlarından Max Brod, bu kağıtlara ulaşmak için epey çaba gösterse de uzun yıllar başarılı olamaz.

90’ların sonunda Diamant’ın hayatını yazan Kathi Diamant ve San Diego Şehir Üniversitesi tarafından oluşturulan “Kafka Projesi” kapsamında, kayıp belgelerin peşine tekrar düşüldü. Prag ve Berlin’deki Nazi belgeleri arasında geçen 20 yılın ardından belgelerin en son, Doğu’ya giden bir trende tespit edildiği ortaya çıktı.

Diamant ve Dr.Hans Koch, şimdilerde gizli berlin arşivinde olduğunu tahmin ettikleri belgelere ulaşmaya çalışıyorlar.

Bir Hayranı Tarafından Stephenie Meyer’den Çalışnan Alacakaranlık Uyarlaması

Biraz daha yakın zamanda yaşanan bir hırsızlık olayı da Alacarakanlık / Twilight serisinin başına gelir.

2008’de Stephenie Meyer’in, serinin vampir Edward Cullen’ın bakış açısıyla anlatıldığı versiyonunun ilk kitabı olan Midnight Sun’ı yazdığı dönemde, çılgın bir okur, Meyer’in bilgisi olmadan bitmemiş taslağı çalar ve online ortamda yayınlar.

Olaya çok üzüldüğü için Midnight Sun üzerinde çalışmayı sonlandıran Meyer, okurlarına, yaşadığı bu olayın yaratıcılık sürecini sekteye uğrattığını açıklar.

Aslında daha önce, yeni kitaptan tadımlık bir bölümü kendi sitesinde yayınlayan fakat yaşanan bu olay yüzünden tamamlanmamış diğer parçaları da paylaşan yazar: “Okurlarımın bu versiyonu okumamasını tercih ederdim. Bu, tamamlanmamış bir taslak,” notunu düşmüştü ve eklemişti: “Fakat, karışıklıkların sonunda tamamını paylaşmak istedim. Umarım bu parçalar size Edward’ın kafasının içindekileri görmek ve Alacakaranlık hikâyesine farklı bir boyut kazandırmak için yeni bir bakış açısı sağlar. Bunlar, en başta ilham aldığım parçalar.”

Son durumda Meyer, Midnight Sun için tekrar çalışmaya başladığını duyurmuştu.

Walt Whitman’ın Kongre Kütüphanesi’nden Çalınan Defterleri

New York Times’a göre 1918’de, Walt Whitman’ın arkadaşı ve edebiyat eserlerinin mirasçısı Thomas B. Harned, Kongre Kütüphanesi’ne, yazarın 24 defterini bağışlar. Bunların içerisinde, yazarın erken dönem şiirlerinden “Song of Myself”, İç Savaş sırasında, ordu hemşiresiyken yazdığı şiirler ve yine savaş dönemi şiirlerinden “Cavalry Crossing a Ford” gibi eserler de yer alıyor.

1942’de, Whitman’in defterleri de dahil olmak üzere çok sayıda kütüphane eşyası, 2.Dünya Savaşı’nda olası hasarlardan korumak amacıyla Ohio’ya gönderilir. Birkaç yıl sonra, yazarın eserlerinden 10 tanesini de içeren bir paket Washington’a geri döner; gelgelelim yazarın defterleri bunların içinde yoktur. Kutunun mührü kırılmıştır ki bu da, eserlerin transfer esnasında bilinçli şekilde çalındığı şüphesini güçlendiriyor.

Defterler, uzun yıllar kayıptı; ta ki ismini açıklanmayan bir adam, babasının ölümünden sonra onun kitaplarını incelerken kitap büyüklüğünde halinde dört paket içinde bulana kadar. İsimsiz adam, New York’taki bir açık artırma firması olan Sotheby’da bu defterleri satmaya çalışır. Tabii bildiği tek şey, babasının bu defterleri 30 yıl kadar önce hediye olarak aldığıdır.

Sotheby yetkilileri, Kongre Kütüphanesi’ne ulaşarak defterlerin bulunduğunu bildirir. Kütüphane’nin elyazması bölümünün asistanlarından David Wigdor, “Bu kesinlikle Amerikan edebiyatının, tekrar bulunmasını istediğimiz en önemli parçalarından biriydi,” şeklinde açıklama yaptı.

Shakespeare’in İngiliz Kütüphanesi’nden Çalınan Kağıtları

Shakespeare’in 1616’daki ölümünden önce, tiyatral çalışmalarının sadece yarısı quartos adı verilen küçük kitaplar halinde aktarılmış, büyük bir kısmı yayımlanmamıştı. John Heminge ve Henry Condell adlı arkadaşları, bu duruma el atar ve onun 36 adet oyununu yayımlanmak üzere Edward Blount ve Isaac Jaggard isimli yayıncılara verirler.

1623’te Shakespeare’in oyunları nihayet ilk kez toplu şekilde basılmıştır. Mr. William Shakespeare’s Comedies, Histories&Tragedies adı verilen bu kitap, daha çok “First Folio” olarak bilinir edebiyat dünyasında. Bazı oyunların birçok farklı versiyonu olsa da ilk orijinal kopya bu defterdir. Her ne kadar kimse bu bilginin gerçekliğinden emin değilse de…

Uzmanlar, First Folio’nun 750 veya faha az kopyasının basıldığını ve bugün dünya çağında 233 kopyasının bilindiğini düşünüyor. Bu kitapların her biri en az milyon dolarlarla ifade ediliyor.

Tıpkı 1998’de Dunham Cathedral kütüphanesinden çalınan First Folio gibi…

2008’de, kitabın çalınmasından 10 yıl sonra, Raymond Scott isimli bir adam bu kopyayı Washington’daki Folger Shakespeare Library’ye getirir ve incelenmesini ister. Scott, bu kopyanın Küba’da üzerinde çalışılmak üzere, bir arkadaşının annesinin sandığından çıkarılarak kendisine hediye edildiğini iddia eder.

Ünlü bir kitap koleksiyoncusu olan Stephen C. Massey’nin incelemelerinin ardından kitabın, Dunham’dan çalınan kopya olduğu ispatlanır. Folger kütüphane yetkilileri Scott’ı tutuklanması için polise ihbar eder. Fakat kimse gerçekte o kopyayı Scott’ın çaldığını ispatlayamadı. Scott, İngiltere’nin değerli eşyalarını çalmaktan ve çalınan malların yurtdışına kaçırılmasından 2010’da hüküm giydi ve 2012’de hapisteyken öldü.

Kaynak: http://kalemkahveklavye.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir