Edebiyatın Doğal Biçimleri – Johann Wolfgang von Goethe

Edebiyatın sadece üç hakikî doğal biçimi vardır: Net anlatıcı, coşkun heyecanlı ve bizzat eyleyici: Nesir, nazım ve tiyatro. Bu üç yazma tarzı, bir arada veya birbirinden ayrı varlığını sürdürebilir. En küçük şiirde bunları çoğu zaman bir arada bulabilirsiniz ve üstelik işte bu en dar mekândaki birleşmeleri sayesinde en muhteşem oluşumu ortaya çıkarırlar, bütün milletlerin o en değerli baladlarında açıkça fark ettiğimiz gibi. Eski Grek trajedisinde de bu üçünü aynı şekilde bir arada görürüz ve ancak belli bir zaman sırası içinde birbirlerinden ayrılırlar. Koro, baş kişiyi oynadığı sürece nazım üste çıkmıştır; koro daha ziyade seyirci olunca, ötekiler meydana çıkar ve nihayet, olayın bizzat ve ailecek toplandığı yerde, koro nahoş ve rahatsız edici hissedilir. Fransız trajedisinde başlangıç nesirdir, ortası dramatik ve tutkulu-coşkulu ilerleyen beşinci perdeye nazım denebilir.

Homeros?un kahramanlık şiiri salt epiktir; halk ozanı hep ön plandadır, olup biteni aktarır o; daha önce kendisine sözü bırakmadığı, konuşmasını ve cevabını önceden haber verdiği hiç kimsenin ağzını açmaya hakkı yoktur. Dramın en güzel süsü olan karşılıklı konuşma parçalarına izin yoktur.

Tarihsel bir konuyu işleyen çağdaş bir doğaçlamacıya pazar yerinde kulak verdik mi, anlarız ki, net olmak için önce anlatacaktır; sonra ve nihayet heyecanla coşacak ve ruhları peşinden sürükleyecektir. Bu unsurlar böylesine tuhaf bir şekilde iç içe geçirilebilir, edebiyat tarzları sonsuza kadar çeşitlidir; bu yüzden de yan yana veya art arda sıralayabilmek için bir düzen bulmak bu kadar güçtür. Ama eğer bu üç ana unsur bir daire içinde birbirinin karşısına konur da her bir unsurun tek başına hakim olduğu örnek parçalar aranırsa, o zaman iş bir dereceye kadar kolaylaşır. Öyleyse bir ya da öbür tarafa eğilim gösteren örnekler toplansın, ta ki nihayet bütün üçünün birleşmesi ortaya çıksın ve böylece bütün daire kendi içinde bütünleşsin.

Bu yolda güzel görüşlere ulaşılır, gerek edebiyat tarzlarının, gerekse milletlerin karakterinin ve zevklerinin kronolojik güzel görüşlerine. Ve bu hareket tarzı başkalarına ders vermekten ziyade kendini yetiştirme, eğlenme ve ölçüt kazanmaya yaradığı halde, belki de hem dış tesadüfi biçimleri hem de iç, gerekli eski başlıkları, somut düzene sokacak bir şema koymak gerekir. Ama bunu denemek aynı tabiat bilgisinde, tabiata uygun bir düzeni akla sunmak için minerallerin ve bitkilerin dış özelliklerinin iç öğelerine bağıntılarını bulup çıkarmak kadar güç olacaktır.

W. Goethe, West-Östlicher Divan, Noten und Abhandlungen, Berlin 1961, s. 94-95

Prof. Dr. Gürsel Aytaç, Genel Edebiyat Bilimi, Say Yayınları, s. 62-63

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir