Eduardo Galeano: Korku Eğitimi / Yüzyıl sonundaki büyük tehlike

Korku Eğitimi
Güvenliği adalete tercih eden bir dünyada, adaletin güvenliğin sunaklarında kurban edilmesini her gün daha çok insan alkışlıyor. Ayin, şehirlerin sokaklarında yapılıyor. Her suçlunun kurşunlarla taranarak yere düşüşünde, toplum kendisini kovalayan hastalık karşısında bir rahatlama hissediyor. Her yoksulluk içinde sürünenin ölümü, iyi yaşayanlar üzerinde farmakolojik etkiler bırakıyor. Farmacia kelimesi, eski Yunanların kriz zamanlarında Tanrılara sundukları adaklara, insan kurbanlara verdikleri isim olan pharmakos’tan geliyor.

Yüzyıl sonundaki büyük tehlike
1982’nin sonlarında, Rio de Janeiro’da sıradan bir olay oldu: Polis bir hırsız zanlısını vurdu. Kurşun, kanun koruyucularının kendilerini savunduğunda hep olduğu gibi şüphelinin sırtından girdi ve olay arşive kaldırıldı. Polis şefi raporunda, şüphelinin “gerçek bir sosyal mikrop” olduğunu açıkladı, “ölümüyle bu gezegene rahat bir nefes aldırmıştı.” Brezilya’da gazeteler, radyolar ve televizyonlar suçluları sık sık tıptan ve zoolojiden gelen terimlerle tanımlarlar: virüs, kanser, sosyal enfeksiyon, hayvanlar, kemirgenler, böcekler, vahşi canavarlar ve elbette çocuklar söz konusu olunca, küçük canavarlar. Kastedilenler hep yoksullardır. Öyle olmadıkları zaman haber birinci sayfaya yakışır: “Hırsızlık yaparken ölen genç orta sınıftandı” başlığını kullanmıştı, 25 Ekim 1995 tarihli baskısında Folha de São Paulo gazetesi.
Polisle bağlantılı çetelerin öldürdüğü sayısız kurbanı saymazsak, 1992’de São Paulo eyalet polisi resmi olarak günde ortalama dört kişi öldürüyordu. Yıl sonu toplamı, Brezilya’da on beş yıl hüküm süren askeri diktatörlüğün katlettiği ölü sayısının dört katına denk geliyor. 1995 yılının sonlarında, gösterdiği “cesaret ve kahramanlık” nedeniyle Rio de Janeiro polisine maaş zammı verildi. Bu artış bir anda başka bir artışa çevrildi: Öldürülen zanlı sayısı birdenbire kat be kat arttı. “Bunlar vatandaş değil, haydut” diye açıklıyordu askeri diktatörlük döneminin baskı yıldızı ve Rio’nun kamu güvenliği sorumlusu General Nilton Cerqueira. O her zaman iyi bir askerin ve iyi bir polisin önce ateş edip sonra soru sorması gerektiğine inandı.
Latin Amerika’daki silahlı kuvvetler, 1959’da Küba’daki devrim depreminden sonra alan değiştirdi. Alışıldık görevleri olan her ülke sınır savunmasını bırakıp iç düşman’larla gerilla ayaklanmalarıyla ve bunların küçük ölçekli pek çok tezahürüyle meşgul olmaya başladı. Çünkü demokratik düzenin ve özgür dünyanın savunulması bunu gerektiriyordu. Bu amaçlardan ilham alan askerler, pek çok ülkede özgürlüğü ve demokrasiyi bitirdiler. Yalnızca dört yılda, 1962 ile 1966 yılları arasında Latin Amerika’da dokuz askeri darbe oldu ve sonraki yıllarda da üniformalılar sivil hükümetleri devirmeyi ve insanları ulusal güvenlik doktrini düsturunun emrettiği şekilde katletmeyi sürdürdüler. Zaman geçti ve sivil düzen yeniden kuruldu. Düşman iç olmayı sürdürüyor, ama artık eski düşman değil bu. Silahlı kuvvetler adli suçlulara karşı mücadeleye katılmaya başlıyor. Ulusal güvenlik doktrini yerini kamu güvenliği histerisine bırakıyor. Genel kural olarak, askerler kendilerinin sıradan polis kategorisine indirgenmelerinden hiç hoşlanmazlar; ama gerçeklik buna zorluyor.

Eduardo Galeano
TEPETAKLAK
Tersine Dünya Okulu
Çitlembik Yayınları, 2004
Türkçesi: Bülent Kale

Previous Story

Nietzsche: Tüm psikoloji, şimdiye dek, ahlaksal önyargılara ve korkulara takılıp kalmış.

Next Story

Edip Cansever: Hayatımda, ne okudumsa, ne yaptımsa hep kendim aradım, buldum ve yaptım.

Latest from Eduardo Galeano

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ