İngiliz yazar Ford Madox Ford, başyapıtı sayılan İyi Asker?de dışarıdan bakıldığında ?mükemmel? görünen iki çifti ve İngiliz yaşam tarzının çöküşünü anlatıyor.

Ford Madox Ford, ?Bu kitaba harcadığım emekten, atıflardan ve karşı atıflardan oluşma karmaşık düğümler karşısında şaşkınlığa düştüğümü söylemeden edemeyeceğim. Bu kitabı hızlı yazmama karşın on yıl öncesinden başlayarak onu içimde evirip çevirip kurgulamıştım. Bunun nedeni de öykünün gerçek bir öykü olması, onu Edward Ashburnham?ın ağzından duymamdı, tüm ötekiler de ölünceye kadar yazamazdım. Tüm o yıllar boyunca öykümü içimde taşıdım, zaman zaman üzerinde düşünerek? sözleriyle özetlemiş İyi Asker?in yazılma öyküsünü.

Öykü, Yüzbaşı Ashburnham, karısı Leonara, anlatıcı ve onun karısı Florence?ın başından geçen olayların yaklaşık on yıl sonra geriye dönüşlerle anlatılması biçiminde kurgulanmış. 1904 yazında, Florence?ın tedavisi için gittikleri kaplıcada, soylu İngiliz ailesi Ashburnham?larla tanışan Amerikalı çift, bu ilginç ve sempatik İngilizlerden, özellikle Edward Ashburnham?dan çok hoşlanır. Aralarında başlayan dostluk, Avrupa?nın çeşitli kentlerinde de sürer. Bütün bu süre içinde, anlatıcı, çok sevdiği karısının kalp rahatsızlığı nedeniyle ona her türlü ihtimamı göstermektedir.

İki çiftin sürdürdüğü dostça hayatı, yazar; ?…bembeyaz yelkenlerini mavi denize açmış o uzun gemilerden biriydik. Tanrının insan aklının ermesine izin verdiği tüm güzel, güvenli şeylerin en gururlu, en güvenli görünenlerinden biri gibiydik? cümleleriyle şiirsel bir biçimde tasvir ederken, trajedilerin klasik yapısını tekrarlamaktadır aslında; önce pastoral bir atmosfer, ardından -daha önce üstü kapalı olarak sezdirilen- büyük bir felaket.!. Nitekim, ?o uzun, dingin yaşamın, dokuz yıl altı haftanın sonunda, her şeyi tozduman eden dört gün içinde yok olup gittiğine inanamıyorum? cümlesiyle birlikte, hikâye insani bir drama dönüşecektir. Anlatıcının mutlu hayatı aslında farkına varmadığı yalanlarla örülmüştür…

Evlilik dediğin nedir ki?
Romanın bundan sonraki bölümleri, sürekli ileri geri gidip gelişlerle, anlatıcının belleğinden dökülen anılar olarak gelişiyor. Florence ve Edward arasındaki ilişki önemli bir yer kaplamakla birlikte, romanın asıl teması soylu İngiliz ailesinin ve değerler sisteminin çöküşü üzerine kurulu. Leonora?nın kocası üzerinde kurduğu hükümranlık, Edward?ın başka kadınlara olan düşkünlüğüyle evliliği arasındaki denge, katolik ve protestan inanışların çarpışması, dışarıya yansıtmamak
koşuluyla her türlü kaçamağın kabul edilir oluşu ve apaçık sanılan gerçeklerin ardındaki gerçekler romanın etrafında döndüğü diğer motifler. Yazarın, o dönemdeki kadınların sorunlarına da eğildiği söylenebilir.

Toplumsal ahlakın sorgulandığı romandan toplumun kurumlarına yönelik birçok eleştiri çıkarmak mümkün. Mesela; ?tüm evlilik birliklerinde inanıyorum bir tek süreli etmen bulunur; kişiliğindeki ya da işindeki zayıf bir nokta açığa çıkmasın diye birlikte yaşadığı kişiyi kandırma isteği. Çünkü küçük bayağılıklarını sezen biriyle sürekli yaşamak dayanılmaz bir şeydir? diyen Ford Madox, evlilik kurumunun sağlıklı bir biçimde işlemesinin olanaksızlığını vurgular. Eleştirisini katolik kilisesine de yöneltmeyi ihmal etmez; Madox?un anlatıcısına göre, kadının yazgısını o belirlenmiş güne dek sabır, sabır, sabır olarak tarif eden rahipler, evliliğin kadının hayatını cehennem çevirmesinde önemli ölçüde sorumludur.

Ford Madox, genç bir kızın bir erkeğe âşık oluşunun anatomisini yapmış. Nancy?in duygusal değişimini; ?aşk üzerine düşünmeye başladı, daha önce aşkın epey mizah yüklü, epey saçma bir konudan başka bir şey olmadığına inanan kız. Rastgele okuduğu kitaplardaki rastgele bölümleri anımsadı -okuduğu zaman onu gerçekten hiç etkilememiş olan şeyleri, aşkın bir alev olduğunu işittiğini anımsadı, bir susuzluk olduğunu, dirimsel yanları kuruttuğunu- ama yine de bu dirimsel yanların ne olduğunu bilmiyordu? cümleleriyle tasvir ederken, aşkın ritüellerinin biraz kültürel, hatta metinsel olduğunu hatırlatıyor.

Mükemmel bir kurgu
1915 yılında, I. Dünya Savaşı?nın ilk yıllarında tamamlanan roman, yayımcının isteği üzerine -dikkati çekmek amacıyla- piyasaya İyi Asker adıyla sürülmüş. Ford Madox?un kendi deyişiyle, ?kırk yaşına bastığında neler yapabileceğini göstermek üzere başladığı? romanının büyük bir edebi birikimin ürünü olduğunu hemen fark edeceksiniz. Ancak ne yazıldığı yıllarda ülkesinde ne de ilk çevrildiği 1999 yılında Türkiye?de dar bir edebiyat çevresi dışında ilgi görmedi; ?En İyi 100 Çağdaş Roman?, ?Tüm Zamanların En İyi 100 Romanı? ve The Guardian tarafından hazırlanan ?Okunması Gereken 1000 Roman? gibi pek çok listede yer alan İyi Asker ne yazık ki Ford Madox?a hak ettiği ünü sağlayamamıştı.

Romanı okurken olayların çok hızlı bir biçimde geliştiğini, sürekli zamansal sıçramalarla birlikte olayların ardındaki gerçeklerin açığa çıktığını, kişilerin bir anki davranışlarının gerisinde aslında başka hangi gelişmelerin yer aldığını izletiyor yazar. Önce karmaşık gibi gelen zamansal gelgitler, öykü ilerledikçe yerli yerine oturuyor. Hatta, böyle bir öykünün başka türlü anlatılmasının mümkün olamıyacağını bile düşünebilirsiniz. İngiliz edebiyatının bilinç akışı tekniğini Fransız romanının aşk temasıyla başarıyla birleştiren Ford Madox, yer yer imgelerle yüklü şiirsel bir dille, kimi zaman da gündelik konuşmanın doğallığı içinde yazmış metnini.
Hikâye, daha çok özel hayatlara odaklanıyormuş gibi görünüyor. Buna rağmen, bir roman yazarının zamanının tarihçiliğini de üstlenmek sorumluluğu olduğunu savınan Madox iç içe geçen, karmaşık ?flashback?lerle roman zamanını genişletiyor. Böylelikle İngiltere siyasetine bir süre egemen olan Tory dönemi çılgınlığının tarihi sürekliliğini göstermeyi amaçlamış.

Asıl adı Ford Herman Hueffer olan Ford Madox Ford (1873-1939) yaşadığı yıllarda edebiyat çevrelerinde sevilen ve sayılan bir yazardı. Yazarlığının yanında editörlük ve eleştirmenlik de yapmış, The English Review ve The Transatlantic Review gibi iki önemli derginin editörlüğünü üstlenmişti. Roman, şiir, anı, deneme, eleştiri türünde yayımlanmış çok sayıda kitabının yanı sıra, yakın arkadaşı Joseph Conrad ile birlikte kaleme aldığı ?The Inheritors (1901), Romance (1903) ve The Nature of a Crime (1924)? romanları da vardır.

A. ÖMER TÜRKEŞ
(20.06.2014,http://kitap.radikal.com.tr/)

İYİ ASKER
Ford Madox Ford
Çeviren: Gökhan Sarı
Aylak Adam
2014, sayfa

Previous Story

İktidarsız Bir Ütopya

Next Story

Bir nehrin söylediği: Orontes Mensurları – Ömer Turan

Latest from A. Ömer Türkeş

Dostoyevski ve Polisiye – A. Ömer Türkeş

Polisiyelerden söz açıldığında, pek çok incelemeci ve eleştirmen, türün yüksek edebiyata giren ürünlerine örnek olarak Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” romanını gösterir. Elbette hem suçu
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ