Freud’un Kız Kardeşi – Goce Smilevski

freud’un_kız_kardeşiViyana, 1938: Naziler şehri kuşattığında Sigmund Freud’a ülkeden çıkış vizesi verilir ve yanında götüreceği kişilerin listesini yapması istenir. Freud doktorunu, hizmetçilerini, onların ailelerini, baldızını, hatta köpeğini bile bu listeye koymasına rağmen kız kardeşlerini arkasında bırakır. Ağabeyleri hayatının geri kalanını Londra’da geçirirken, dört kız kardeş Terezín’deki toplama kampına götürülürler.

Bu romanda Sigmund’un ‘en tatlı ve en iyi kız kardeşim’ diye nitelediği, ağabeyiyle yakınlığı yüzünden annesi tarafında sürekli cezalandırılan Adolfina Freud’un, gerçekte de yaşanmış sarsıcı hayat hikayesini okuyacaksınız.

Kardeşinin dehasına olduğu gibi, 20. yüzyıl başlarında Viyana’daki kültürel ve sanatsal ihtişama da tanıklık eden Adolfina Freud, o dönemde az sayıda kadının erişebildiği özgür bir yaşamı arzular. Ne yazık ki özgürlüğü ancak, kendini kapattığı Viyana Psikiyatri Kliniği’nde bulabilir.

Goce Smilevski 1975 yılında Makedonya’da doğdu. Prag’daki Charles Üniversitesi’nde, Budapeşte’deki Central European Üniversitesi’nde ve Üsküp’teki St. Cyril ve Metodius Üniversitesi’nde eğitim gördü. Romanları ve tiyatro oyunlarıyla tanın an yazar, Freud’un Kız Kardeşi romanıyla 2010 yılında Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü ve otuzdan fazla ülkede okurlarla buluştu.

“Nefis bir roman… Beni böylesine etkileyen başka bir kitap hatırlamıyorum.”
-Vesna Mojsova-Cepiısevska (Makedonya)-

“Ustaca ve çarpıcı.”
-Knack (Belçika)-

“Smilevski değişik ve ayırt edici tarzıyla, iç yaşamımıza ve fikir dünyamıza güzel bir bakış açısı getiriyor.”
-Boek (Hollanda)-

“José Saramago gibi kuvvetli, çok yönlü ve detaycı bir yazar.”
-La Repubblica Gazetesi (İtalya)-

Freud’un bencil listesi
Freud’un hayatını merak edenler ve bütün “kardeşler” Freud’un Kız Kardeşi’ni okumalı. Roman, bir dâhinin sırdaşı olan kız kardeşine yüz çevirme, onu kendi kaderiyle baş başa bırakma hikâyesi.
“Siz gelmeyeceksiniz.”
“Gelmeyecek miyiz?”

“Gerek yok” diyor Sigmund. “Ben de kendim istediğim için gitmiyorum zaten. Britanya ve Fransa’daki bazı diplomat arkadaşlarım buradaki yetkililerden bana çıkış vizesi vermelerini rica etmişler.”

Toparlanıyorlar. Londra’ya gönderileceklerle atılacaklar ayrı kutulara giriyor. Karısı Martha, onun kardeşi, kızı Anna, hizmetçileri, doktoru, doktorunun ailesi, köpeği Viyana’dan ayrılıyorlar. Sigmund Freud’un beraberinde götüreceği kişilerin ismini yazdığı listede kız kardeşleri yok. Paulina, Marie, Rosa ve Adolfina’yı kolay seçilebilsinler diye kollarında Davut yıldızı taşımak zorunda oldukları bir hayat ve toplama kampları bekliyor. Anna şanslı, evlenip Amerika’ya yerleşiyor.

Seni doğurmasaydım daha iyiydi!
Ailenin ilk çocuğu Freud’un, kız kardeşlerini neden o listeye eklemediğini anlatan somut bir bilgi yok. Ama Makedon yazar Goce Smilevski’nin yaptığı uzun okumalardan sonra bazı tahminleri var. Şu sıralarda “Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü” vurgusu yapan nostaljik kapağıyla kitapçı vitrinlerini süsleyen, farklı ilgi alanlarına sahip kişiler tarafından hararetle okunan, bloglarda üzerine heyecanlı yorumlar yapılan Freud’un Kız Kardeşi’nin temeli de işte bu tahminler. Freud’un Kız Kardeşi bir roman. Ama Freud’un hayat hikâyesine ve teorilerine hâkim Smilevski’nin yaşanmış olaylara sadık kaldığı, fevkalade akıcı, çevirmen Levent Amedov’un katkısının da yadsınamayacağı, yazarın kelimeleriyle “sözcüklerin kayıp gittiği” biyografik bir hikâye.

Hikâyeyi Freud’un en küçük kardeşi Adolfina anlatıyor. Çocukluğu hastalıklarla evde geçmiş, “biriktirdiği bütün anılara yattığı yerden şahitlik etmiş” bir çocuk Adolfina. Kendisiyle dolu ağabeyi Freud en çok onunla ilgileniyor, konuşuyor. Fikirlerini onunla paylaşıyor. Annesi bu yakınlıktan çok rahatsız. Adolfina’nın ondan en sık duyduğu söz, “Seni doğurmasaydım daha iyiydi”. Genç kız saflığıyla annesinin onu yeniden seveceğini ümit ediyor, mesela mutfakta yanına sokuluyor bazen. Ancak diyecekleri boğazına takılıp kalıyor. Yürümesiyle alay eden, sürekli onu başka kızlarla kıyaslayan, Sigmund’una tapan annesi onu asla affetmiyor. Adolfina annesi gibi duygularını en keskin haliyle belli eden biri değil. Tek sığınağı Freud, “rüya bakışlı bir kıza” âşık olunca ondan nefret etmiyor. Kırılıyor ama. Âşık olduğu için değil, kendi doğum gününü unutup Martha’ya doğum gününde aldığı hediyeyi getirip gösterdiği için, hep ondan bahsettiği için, onunla vakit geçirdiği için, artık kendisiyle ilgilenmediği, varlığını ya da yokluğunu bile fark etmediği için. Ve evlendiği için…

İyice yaşlanan babaları dükkânı kapatınca, durumları kötülüyor. Tek umudu, Alman ailelerin çocuklarına bakmak üzere Paris’e gitmek. Kız kardeşlerine bilet alınıyor ama annesi ona bilet almakta zorlandıklarını söylüyor. Babasından bile ihtiyar olan kocasına baksın diye evde oturmasını istiyor. Adolfina ağabeyine koşuyor, gözyaşları Freud’u etkilemiyor, “yüce bir iş” olduğunu söylüyor yapacağının.

Anneliğin kutsallığı ve etkisiz baba figürü
Hassas ruhu bu kadar yükü kaldıramayan Adolfina bir kliniğe yatıyor. Ruhu burada daha da ağırlaşıyor. Dünyanın en önemsiz Freud’u olarak tamamlıyor ömrünü. Yıllar sonra ağzından bir roman yazılıyor, ama ismi kapağa çıkmıyor. Adolfina’nın hayatını Freud’a değdiği için merak ediyor otuz farklı dilde okuyan kalabalıklar. Bir röportajında Smilevski, unutulmuş milyonlarca insandan biri olduğu için roman kahramanı olarak Adolfina’yı seçtiğini söylüyor.

Çocuklarını ayıran, birine taparken aralarından seçtiği diğerine hayatının nefretini boca eden anne kutsal mıdır? Etkisiz baba figürü kız çocuklarının yaşamını nasıl etkiler? Kardeşler hayal ettikleri hayatları kurana kadar birbirine destek olup sonra yolları ayrılan dostlar gibi birbirlerini arada bir mi hatırlar? Biri, en ihtiyaç duyduğu anda neden diğerinin yanında olmaz? Kan bağıyla mahkûm olunan ilişkileri sorgulatan bir kitap Freud’un Kız Kardeşi.

Hikâyeye Gustav Klimt ve kız kardeşi Klara ile Otta Kafka’nın da dâhil olmasıyla kadının toplum içindeki rolü sorgulanıyor. Romandaki Freud şöyle konuşuyor: “Evli bir kadın, eşi kadar kazanabilir mi? Kabul etmeliyiz ki, evin yönetimi ve çocuklara gereken ilgi için bütün bir varlık gerek, yani demek oluyor ki her türlü kazanç olanaksızdır. Eğer ki kadın da eşi kadar kazanıyorsa, kim yemek yapacak, evi kim temizleyecek, çocukları kim büyütecek?”

Klara ona şöyle cevap veriyor: “Toplum yeniden düzenlenmek zorunda. Farklı temeller üzerine kurulması gerekecek, hiç kimsenin mağdur olmaması için, kadınların da sonunda esir olmaktan kurtulması için”.

Freud’un Kız Kardeşi bir dâhinin sırdaşı olan kız kardeşine yüz çevirme, onu kendi kaderiyle baş başa bırakma hikâyesi. Bu kitabı Sigmund Freud’un hayatını merak edenler, iyi bir roman okumak isteyenler ve bütün “kardeşler” okumalı.

 PERİHAN ÖZCAN
18.05.2014 
http://kitap.radikal.com.tr/

Kitabın Künyesi
Freud’un Kız Kardeşi
Yazar: Goce Smilevski
Çevirmen: Levend Amedov
İstanbul, 2013
240 Sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir