Özlem E. Bulut’un kaleme aldığı denemeleri “Dersim Kültür Sanat İçinde”, Dersim?in sanat, edebiyat içindeki yerini araştırıyor.
Dersim bugüne değin çoğunlukla tarih ve askeri hareketin sonuçlarıyla incelendi, yazıldı, araştırıldı. Bu kadar trajedinin olduğu yere kuşkusuz sanat kayıtsız kalamazdı. Şiirler, romanlar, öyküler, müzik ve belgesel filmler Dersim?in tanıklığını yaptı. “Dersim Kültür Sanat İçinde” isebir vicdan kitabı. Bir şairin kaleminden çıkan ve Dersim?in sanat, edebiyat içindeki yerini ortaya koyan bir çalışma da demek mümkün. Özgün E. Bulut Dersimli bir şair ve Dersim?i uzun zamandan beri yazan bir isim. Daha çok kültür sanat yazıları ile bunu yapıyor. Şiirdeki Dersim imgesinin şairin yüreğine nasıl düştüğünü, romanlara yansıyan Dersim?in irdeleniş biçimini titiz bir şekilde yaparak bambaşka bir Dersim penceresi açıyor okura.
Edebiyatın dertli yurdu
Edebiyatın Coğrafyası ile başlıyor kitap. Bu bölümde Munzur?un edebiyata taşınması, edebiyatın Dersim?e olan ilgisi irdeleniyor. 1950?li yıllardan itibaren daha çok yolu Dersim?e düşen, kamu görevi yapan yazarlar tarafından romanlara, şiirlere taşınan bir Dersim var. Cumhuriyet?in bakış açısı ile değerlendirilir Dersim. Yoksul ve kandırılmış köylüler, başlarında zorba ağalar ve Cumhuriyet?in şefkati ile bir çerçeve çizilerek aktarılır. Tabii bu şefkatin sonuçları acı olmuştur. ?Yani kan, sürgün ve gözyaşından girmiştir edebiyat Dersim?e”.
“Şiirlerde Dersim İmgesi” ise tutkuyla yazılan bir bölüm. Bu bölümü okurken gerçekten de ne kadar çok şiirin yazıldığını görmüş oluyoruz. Şiirin eksik olmadığı yanık bir divan, yaralı bir gazel, büyük bir semah olarak karşımızda duran bir coğrafyaya tanıklık ediyoruz. Sazların çalındığı, akşamları cemlerin olduğu bu görkemli, bu kutsal doğa parçası her hali ile şiirlerdedir ve şairin yüreği ile el ele verir.
Kitapta çok ilginç iki bölüm daha var. “Portreler” ve “Karikatürlerin Dilinden Dersim Meselesi” bölüm başlıklarının adları. Portrelerde yazarın önemsediği, gönül bağı kurduğu ve vicdanına dahil ettiği Dersim?in önemli kimlikleri var. Ali Şer Efendi, Nuri Dersimi, Hüseyin Cevahir, Cemal Süreya ve Sait Kırmızıtoprak. Dönemin karikatürleri ise gerçekten ilginç. Asi, çapulcu, korkunç, harami olarak çizilen tipler var ve bunlar Dersimli. ?Ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi,? der Dersimli Cemal Süreya. 1938 sürgünü bir ailenin çocuğudur. ?Tarih öncesi köpeklerin havladığı? bir yolculuktan geriye travmalar ve unutulmayan yolculuklar kalmıştır. Bir de söz… Bir de şiir. Şiir dolu yolculuktur Dersim. Edebiyatın dertli yurdudur. Müziğin yanık halidir. Çığlıktır. “Dersim Kültür Sanat İçinde” derli toplu bir değini kitabı. Dünden bugüne bugünden düne bakan farklı bir Dersim çalışması demek daha doğru.
RENAN YÜCEL
Milliyet Kitap Eki, Mayıs sayısı