Latin Amerika’nın Walt Whitman’ı kabul edilen Pablo Neruda, tıpkı “tahıl taneleri kadar sayılması olanaksız” dediği bu büyük şair gibi, yurdunun bütün içsel dünyasını ve dünyevi varlığını şiirleştirme yoluna gitmiştir. Kuşlar Sanatı çağımızın evrensel şairi Neruda’nın bu tutumunun ilginç bir örneğidir. Şili’de en yaygın rastlanan kuşlara tek tek övgüler düzen bu “kuşbaz şair”, kitabın sonunda kendi düşsel kuşlarıyla mizahi bir eleştiri sunar. Dünya şiirinde eşi görülmemiş bu şiir deneyinin, ıssızlaşan bir dünyada insan varlığına estetik bir hatırlatma olacağı kanısıyla, Kuşlar Sanatı’nı yayımlamaktan özel bir kıvanç duyuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Yol Arkadaşım, Neruda´nın Kuşları – Ali Çolak
Bir yaz yolculuğuna çıktım, çantamda Pablo Neruda´nın ´Kuşlar Sanatı´… Üstümde mavi gökyüzü; arı kuşları bulutsu bir gölge salarak geçiyor. Bir söğüt ağacının -bilirsiniz kuşlar sever söğütleri- altına oturup dallarda cıvıldaşan orkestraya dalarak Neruda´nın ve Şili´nin kuşlarına çalıştım. Ezberledim tüylerinin rengini, kanat boylarını, havada çizdikleri kavisleri, kristal müziklerini onların, dinledim şarkılarını. Sonra yol boyu Neruda´nın kuşları ve benim kuşlarım; yoluma çıkan kuşlar, yazın müziğini çoğaltarak güneye doğru indik hep birlikte. Ne diyordu Neruda: “Gün olur giderim yürüyerek / Binlerce kuşla beraber”. Yürüdük, binlerce kuşla beraber… Kuşlar sürü sürü, asfaltta küçük kara lekeler gibi gölgeler bırakarak uçuşup gidiyordu üstümüzden. Kuşlarla biz, özgürlüğe doğru…
Kuşlarla yürüdükçe yollarda özgür, bir türkü gibi… Şili´nin kuşlarına Sakarya´nın, Bilecik´in, Kütahya´nın kuşları karışıyordu. Anladım ki kuşlar sanatı, özgürlük sanatıdır. Özgürlük yürüyüşüne kuşlarla başlamış Neruda; bütün özgürlük türkülerini, kırlardan şehre doğru inerken onlardan öğrenmiş. Kuşları dinledim ve yollar genişledi. Buğday tarlalarında, dere boyu kavaklarda; sığırcık sürüsü, serçeler, tarla kuşu, tepeli kuş, arı kuşları, sukuşu… Yol boyunca bir ´kuşlar kitabı´ yazmayı hayal edip durdum.
Ne çok kuşları var Neruda´nın! Gezgin albatros, Peru pelikanı, Siyah yüzlü balıkçıl, Amerikan kerkenezi, Kaliforniya bıldırcını, Çitkuşu, Sarı çayır ispinozu, Şili flamingosu, Boz martı, Siyah çeneli iskete, Rahip akbaba, Balıkçıbâki, Macellan ağaçkakanı… Bütün bunlara eyvallah da Neruda, ya o tuhaf kuşlar! Şeytansakal, Dumankuş, Aykıran, Ekimcil, Gültırmalayan, Büyük çıngırlak, Dudukuş, Senkuş ve Benkuş… Tuhaf mı tuhaf vesselam, öyle diyorsunuz bu sonunculara. “Pablo kuşum ben, / Tek tüylü kuş, berrak gölgede bir uçucu / Ve karanlık berraklıkta, / Kanatlarım görünmez.” Kuşlara baka baka kuşa dönüşen şair! ´İflah olmaz bir kuşbazım ben´ diyordu. “Taşralı bir şair/ bir kuşbaz/ gidip geliyorum dünyada / silahsız/ ıslık çalarak yolda” Şili kekliği, Şili Güvercini yahut Pablo kuş! “Öfkeli kuşuyum ben / Dingin fırtınanın”. Onu bir kuş, bir ´Pablo kuş´ olarak düşünüyorum buğday tarlalarının üzerinde, maviliklerde kaybolup gidiyor.
Neruda´nın kuş bilgisine şaşırmamak elde değil. Ülkesinin sesi olmak, toprağının ağacını, kuşunu, balığını bilmekten geçiyor. Avucunun içi gibi tanıyor Neruda, Şili´nin bütün yaratıklarını. Kuşlar Sanatı, kitap değil, bir senfoni. Gerçekle düşün birbirine geçip kaybolduğu bir müzik. Bin türlü kuşu göklere çıkarıp dizi dizi uçuruyor Neruda. Tüylerden bir donanma, yüreği çarpan bir gök gemisi… öyle diyor. Rüzgâra karşı bir gök kalabalığı onun kuşları. Sonra bakıp arkalarından, şöyle konuşuyor: ´Hepsi göğündü onların´…
Neruda, kuşlar padişahı Neruda!.. Sizi, ta ilk gençliğin başlarında, köyünüzden çıkıp geze konaklaya, sarı buğday tarlalarında, şehre inen çelimsiz bir Şilili çocuk olarak hatırlıyorum. Özgürlük peşinde ve halkınızın dili olmuş şiirler söylüyordunuz. Gezgindiniz hep, sürgün… Şimdi Kuşlar Sanatı´nı okurken ülkenizin kuşlarını böyle tüy renklerine varıncaya tanırken, ´anlatmak için´ yaşadığınızı anlıyorum bir kez daha. Sizi ve kuşlarınızı ve ülkenizin gökyüzlerini, balıklarını, ormanlarını… anlıyorum.
Siz halkın şairi Neruda, bir taşralı kuşbaz, koşturdunuz dünyada yaşamı arayarak, kuş kuş tanıdınız toprağı… Sonra ayrıldınız o yöreden, frak ve demir giydiniz, diller değiştirdiniz, çok ölümden doğdunuz, çok keder ısırdı sizi… Bir mutluluğu öbürüyle değiştirdiniz, ama derinlerde, içinizde o yitik gölgedeki gibi bir kuşun hayali hep yaşadı… Tüylerden bir donanma içinizde, yüreği çarpan bir gök gemisi, rüzgâra karşı bir kanat kalabalığı… Hepsi göğündü onların Neruda, hepsi göğün… Ve hepsi Allah´ın kuşları. Sizinle ve onlarla müzikli bir yolculuktaydık. Yürüdük ve uçtuk. Kuşlara ve özgürlüğe çalıştık çokça. Sonra seni andık Neruda, kuşlarla beraber; bir şarkı gibi çoğalan cıvıltılarla. Geçtiğim yolların, köylerin, kavruk ağaçların, temiz mavi göklerin… Sana bütün kuşların selamı var Neruda, Türkiyeli kuşların…
Alıntı: http://www.alicolak.com/?islem=koseyazilari&islem2=yazi&id=466
Bu Kez Kuşlar Anlatsın – Ferhat Uludere
Neruda ?Kuşlar Sanatı? adlı kitabında kuşbazlığını gösterip her türe methiye düzüyor. Yine barışı ve özgürlüğü es geçmeden yapıyor şiirsel deneylerini.
?Hani ya leylaklar,/Diyeceksiniz?/ Hani ya diyeceksiniz,/ Gelincikler bürünmüş,/Metafizik?/ Kuşlarla, boşluklarla elenmiş,/ Kelime yağmuru;/ Hani ya diyeceksiniz??
Soruyorlardı ona sürekli, şirlerinde leylaklar neden yok diye. Metafizik neden yok… Kuşlar, boşluklar. Kelime yağmuru… Yoktu onun şiirinde bunların hiçbiri. Bulamazdınız aramayın boşuna. Pablo Neruda?ydı o ve onun şiirlerinde gerçekler vardı. Dünya vardı, kan vardı, gözyaşı vardı. Savaş vardı, yaralı İspanya vardı, acılar çeken Şili vardı. Ve en önemlisi ?Özgürlük? vardı onun şiirlerinde.
Şiirin ne olduğunu Pablo Neruda?dan öğrendik biz, Nâzım?dan öğrendik. Ne olmadığını da başka şairler anlattı. Onların isimlerini vermek ayıp olur şimdi. Biz olanlara dönelim ve Can Yayınları?nın geçen hafta yayımladığı yeni Pablo Neruda şiirlerine… Kuşlar Sanatı, Neruda?nın kuşbazlığını bir kez daha ortaya koyuyor. Şili?de en yaygın rastlanan kuşlara tek tek övgüler düzen bir kitap bu. Hatta sadece var olanları değil, şairin kendi yarattığı kuşları da görüyoruz kitap boyunca… O kuşlar özgürlüğü, barışı, insanlığı yeniden taşıyor savaşlarda yorulmuş halklara. Bir kere daha gerçek güzelliğin ne olduğunu hatırlatıyor… Biz şiir desek de bir taraftan da bir deneydir Neruda?nın yaptığı, kuşların içinde olduğu şiirsel bir deney…
Her ne kadar kuşları anlatıyor olsa da Neruda?nın tüm birikimini bulmak mümkün bu kitapta. Kuşlardan bahsederken de Enver Gökçe çevirisiyle tanıdığımız Anlatalım şiirindeki kızgınlığı, sertliği, barışı ve hasretini bulmak mümkün. Kuşlardan söz açıyor ama yine şu dizelerin hissini tüm kitap taşıyor. ?Bir sabah;/ Közler,/ İnsanları dağlayarak,/ Topraktan çıktılar,/ Bir sabah; /Nah bu anda ateş,/ Nah, bu anda barut,/Bu anda kan./ Bebekleri öldürmek için,/ Göğün yücesinden geldiler,/Göğün:/ Uçakları, Magriplileriyle,/Haydutlar;/Yüzükleri, kurumlu avratlarıyla,/Haydutlar;/ Kara keşişleri, dualarıyla,/Haydutlar;/ Ve, Çocuk kanları,caddelerden,/ Aktı tıpış tıpış,…?
Şili?de doğnu Neruda. Babası bir demiryolu işçisi, annesi öğretmendi. Ama çok değildi annesiyle tanışıklığı, erkenden terk etti annesini onu. Belli ki daha tam tadamamıştı anne sevgisini. 13 yaşındayken La Manana gazetesine yazılar yazmaya başladı. Böylece daha o yaşta yavaş yavaş şekilleniyordu geleceği.
Caddeler kan revan
Annesinin ölümünden daha başka acılar yaşayacak, daha başka şeylerden de etkilenecekti. İspanya İç Savaşı?yla sarsıldı. Ardından Garcia Lorca?nın ölümü hayatında her şeyi değiştirdi. İspanya sonra da Fransa?da Cumhuriyetçi harekete katıldı. Aynı dönemde Kalbimdeki İspanya?yı yazmaya başladı.
Şili ve İspanya?da faşizme karşı durmuştu. Düşündüklerinden hiç taviz vermedi. 1971 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülü aldı ve iki yıl sonra hayatını kaybetti. Dizilerce şiir kaldı ondan geriye. Hiç unutulmayacak bir süre dize ve hayata karşı sarsılmaz bir duruş. Peki ya onun bıraktığı ve Kuşlar Sanatı adlı bir kitapla bir kuşun sırtında seyrellediği dünya ne alemde… Yine aynı şiirde kendi kendine veriyor aslında cevabı ve biz ona bağırıyoruz bu sefer… ?Gel de gör:/Caddeler kan-revan./ Gel de gör:/ Caddeler kan-revan./ Gel de gör:/Caddeler kan-revan.?
Alıntı: Taraf Gazetesi, 19.07.2010
Kitabın Künyesi
Kuşlar Sanatı
Özgün adı: Arte de pájaros
Pablo Neruda
Çeviri : Erdal Alova
Can Yayınları
Basım Tarihi : 07 – 2010
92 sayfa