Luvi (Işık insanı) Dili

Luvi dili (Luvice veya Luwice) Anadolu?nun yerli halklarından biri olarak kabul edilen Luviler?in dili olup, Anadolu?nun en eski dillerinden biridir. Bu aynı zamanda, Hititler?in hiyeroglif yazılarında kullandıkları dildir.(Mısır ve Girit hiyeroglif yazısından farklı olan bu hiyeroglif yazısı daha çok mühürlerde ve kaya anıtları gibi büyük yazıtlarda kullanılmıştır.)

Anadolu?nun Hitit-öncesi tarihi henüz tam olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte, 20.yy.?daki arkeolojik bulgular, Anadolu?ya yapılan Yunan göçünden çok daha önce, bu topraklarda Anadolu?nun yerlileri sayılabilecek Luvi ulusunun yaşadığını ortaya koymuştur.

Hititler?in çivi yazılı belgelerinde bu halktan Luvili (Luwi’li) olarak söz edilmektedir. Hitit imparatorluğunun yıkılmasından sonra Hititler?in çivi yazısının unutulmuş olmasına karşın, Luvi dili ve yazısı biraz değişikliğe uğramakla birlikte Anadolu?da varlığını sürdürmüştür. Pelasgos adı verilen dili konuşan insanlardan kalma tarihsel adların Luvi dili temeline dayandığı ortaya çıkmıştır.

Anadolu?nun en eski dillerinden biri olan Luvi dilinin ve lehçelerinin çözülmesi kültürel gelişimin Mezopotamya?dan veya Yunan yarımadasından Anadolu?ya değil, Anadolu?dan daha güneye ve batıya doğru yayıldığı tezini güçlendirmiştir.

Luvi diliyle yazılan Hitit hiyeroglif yazısı H.T. Bossert’in katkılarıyla 1946 yılında çözülmeye başlanmış ve çözülme çalışması tam anlamıyla 1960’ta Emmanuel Laroche tarafından tamamlanmış olduğundan, yer ve ilah adlarına ilişkin olarak, Batı?da bu tarihten önceki etimolojik açıklama getiren yazılar geçerliğini yitirmeye başlamıştır. Büyük İskender döneminde Anadolu?nun Luvi ve Hitit kökenli adları hellenleştirilmeye çalışılmışsa da, esas yapılarını korumuşlardır. Anadolu ve Trakya’daki Yunanca yer adlarının yüzde yüzü olmasa da çok büyük bir kısmının Luvi dilindeki adlarından türetildiği anlaşılmış bulunmaktadır. Ayrıca eski Yunanca sanılan pek çok sözcüğün (dram, drama, tiyatro, komedya, tragedya vs.) Luvi kökenli olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır. [1]

Luvi dili üzerine en fazla araştırma yapmış yabancı isimler arasında Emmanuel Laroche, 1973’te bu dili “Luvi dili” olarak kabul edip, tanıtan David Hawkins, Piero Meriggi ve Ali M. Dinçol sayılabilir. Luvi sözcüğü Hitit dilinde ?ışık insanı? anlamına gelir ki, Luvi dilinde “ışık, parıltı” anlamına gelen ?lu? kökü birçok dile ?ışık? anlamında geçmiş olup, birçok dilde halen kullanılmaktadır (Örneğin, ilah Apollon’un Likya’lı sıfatının kökeni Luvi dilinde ışık anlamına gelen, kurt anlamındaki ?lyk? ya da “lu” sözcüğüdür ki, sözcük Latince’de lux biçimine dönüşmüştür. Ayrıca, Hellen dilinde hiçbir anlamı bulunmayan Apollon adının kökeni de Luvi dilinde “su” anlamına gelen “apa” sözcüğünden gelmekte olup, ilk yazılışı Luvice ap(a)-ull(a)-wana’dır; bu ilah, Etrüsk dilinde Aplu, Apulu, ya da Aplum biçimlerinde belirtilmiştir).

Günümüzde, Likçe denilen Likya dilinin Luvi dilinin bir türevi olduğu kabul edilmektedir. Luviler’in yaşadığı kentlerden biri, Luvi dilinin konuşulduğu Truva’dır (Troya). Bir grup bilimci Luviler’in Anadolu’da yaşayan Alevilere yakın bir toplum olduğunu düşünürler.

Kaynakça
* Türkiye?deki Tarihsel Adlar,Bilge Umar
* Kayıp Yazılar ve Diller, Johannes Friedrich

Erdoğan Çınar’ın Aleviler ve Luviler arasındaki ilişkiye dair yorumu
Milattan önce 2000 yıllarında Anadolu?da Luviler yaşamış. Hititlerle beraber var olmuşlar, ancak biraz Hititlerin gölgesinde kalmışlar, biraz da kendileri böyle olmasını istemişler. Çok önemli bir uygarlık oldukları ve bu uygarlığın evrenin, yeryüzünün ve insanlığın var oluşuna ilişkin çok önemli bilgilere sahip olduğu yeni yeni anlaşılmaya başlandı. Luvi sözcüğü Hitit dilinde ?ışık insanı? demektir. Zaten günümüzde de birçok dilde ?lu? kökü ışık anlamında kullanılır. İngilizce de light Almanca da licht, Latince de lüx gibi. Alev sözcüğü de ışığın kaynağındaki yansımaya verilen isimdir. Anadolu da sadece Luviler yok; Likyalılar da var. Likya ışık ülkesi demektir. Aleviler de Safavi savaşları sırasında kendilerine uygulanan büyük katliamlar öncesine kadar kendilerine ışık taifesi olarak adlandırdılar, ancak ışık taifesi katli vacip hale gelince mecburen isim ve kisve değiştirdiler. Ama isim ve kisve değiştirirken özlerine sadık kaldılar ve bir kelime oyununun arkasına sığınıp varlıklarını bir müddet daha gizlemeyi denediler. Alevi sözcüğü o zamandan itibaren kullanılmaya başlandı. Bazı araştırmacılar bunu daha yakın zamanlara taşıyorlar ama ben alevi sözcüğünü Kul Nimet?in nefeslerinde buldum, bana göre Alevi sözcüğü ilk kez 16. yüzyılın son çeyreğinde kullanıldı.

Işık taifesi diyorlardı ve 16. yüzyıldan önceki Osmanlı arşivleri incelendiği zaman fermanlarda Alevi sözcüğüne rastlanmaz ağırlıklı kullanılan isim ?ışık taifesi?dir. Bu konuda yapılmış araştırmalar ve ortaya çıkarılmış belgeler var.

Yaygın bir inanışın aksine bana göre Alevi sözcüğü Ali sözünden türetilmiş bir söz değildir. Çünkü Türkçe dilbilgisi kurallarına göre Ali sözcüğünden Ali?yi seven, Ali?nin yolundan giden anlamında bir kelime türetmek gerekirse, Alici veya Alili olması gerekiyor. Hiçbir zaman Alevi olmazdı. i eki Türkçe de sonuna geldiği kelimeye aidiyet kazandırır. İnsan-insani, tarih-tarihi, mimar-mimari gibi. Alevi sözcüğü alev kelimesinin sonuna ?i eki gelmesi ile oluşturulmuş, aleve ait, ışığa ait, alevden gelen, ışıktan gelen anlamında bir kelimedir. Zaten 16. yüzyıla gelinceye kadar Alevilik içinde asıl zümreyi oluşturanlara verilen isim ışıklar veya ışık taifesi idi. Ancak ışık ve ışık taifesi sözcükleri küfre dönüştükten sonra ve bu insanlar üzerine sürek avları ve katliamlar düzenlendiği içindir ki bu insanlar isimlerini değiştirmek zorunda kalmışlar. Alevilik tüm tarihi boyunca defalarca isim değiştirmiştir. Alevilik kadar farklı isimlere bürünen bir başka topluluk, bir başka inanış daha yoktur yeryüzünde. Bu onlara karşı sürdürülen saldırıların ve katliamların doğal sonucudur.

Alevi sözcüğünün aleve tapanlarla,ışığa tapanlarla bir ilgisi yoktur. Alevi inanışında var oluşun kaynağı ışıktır, enerjidir. Var oluş güneşten yansıyan enerjinin vücut bulmasıyla ortaya çıkmıştır. Alevilik, yeryüzündeki yaradılışın esasının ışık vasıtasıyla olduğunu kabul eden bir inanıştır. Işık vasıtadır. Alevilik ışığı yaradan gibi değil, yaratanın görünen yüzü olarak görür. Bu ikisi birbirine çok yakın gibi dursa da, birbirinden çok farklı şeylerdir.

Kaynak: Aleviliğin Gizli Tarihi ? Erdoğan Çınar

4 yorum

  1. yorum yalnız bu kitapları nerde bulurum yardımınıza teşekkür ederim

  2. erdogan cinar in bir kitabini okumustum…gercekten cok degerli yorumları var. luviler ile ilgili kitap onerirmisiniz..tskler

  3. iyi günler
    Dersimde hala bazı köylerde konuşmalarda her cümlenin başında ma eki olur.
    mesala ‘ ma çiğerim nasılsın’
    ma sen nerdesin.
    ma ben görmedim… gibi
    ama her sözcükte geçer
    bunu ilk duydugumda hoşuma gitti samimi geldi ama ne demek diye sordum bilmiyorum dediler.
    araştırma yapmadım tabiki geçti gitti. acaba bir ilişkisi var mıdır diye düşündüm.

  4. ‘i’ eki Kürtçede ya da Farscada tam da Türkçede arayıp bulamadiginiz anlamı taşır. -le Ilgili, -li eklerine karşılık gelir. Amedî =Amedli, Hewlêrî= Hewlerli(Erbilli), Fezayî =Uzayla ilgili… İslamiyet öncesi tüm Kürt inanışları Alevilige benzer ve hepsinde Ateş,Güneş,Işık en önemli yerde durur. Zorlama teorilerle Aleviliği Türkçedeki alev kelimesine bağlamak fantezi oluyor.

    “Köken olarak Farsça olan Alev kelimesinin Farsça’daki karşılığı ‘Alaw’ dır.’Allawi’ kelimesi, Farsça olarak ‘Işığa ait olan, ateşten olan, ışığa veya ateşe tapan’ anlamlarına gelir”.

    Allawi kelimesini Kürtçede ateşten yükselen kıvılcımlar yahut güçlü işi dalgaları olarak kullanıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir