Eğer Kafka’nın Dönüşüm’ünü İngilizce çevirisinden okuduysanız elinizdeki çeviriye göre dönüşüm geçirmiş Gregor Samsa’dan karafatma, hamamböceği ya da daha genel olarak dev bir böcek diye söz edilmektedir.
Yazarın orijinal metni Almanca yazdığı düşünüldüğünde bu çevirilerin hiçbiri yanlış sayılmaz – Gregor kaçacak delik arayan, çok sayıdaki bacağını havada sallayan ve bir çeşit kabuğu olan biridir. Hizmetçisi onu “bok böceği” diye çağırır. Fakat orijinal dildeki hikâyenin ilk cümlesinde Gregor’un dönüştüğü yeni vücudu anlatan Almanca sözcükler çok daha gizemlidir ve muhtemelen metafizik bir anlama açılmaktadır.
Çevirmen Susan Bernofsky “hem ungeheuer sıfatı (azman ya da devasa anlamında) hem de Ungeziefer ismi “un” öneki ile olumsuzlaştırılan edatlardır. Ungeziefer Almanya’nın üst orta bölgelerinde kullanılan ve “iğrenç, ürkütücü ve ürpertici şeyler” sınıfında, “kurban edilmesi mümkün olmayan kirli hayvan” anlamında bir sözcük. Pek çok haşere anlamına gelebilir –böcekler olduğu kadar kemirgenler de–.
Bernofsky şöyle devam ediyor: “Kafka, okur olarak bizim Gregor’un yeni vücut ve durumunu, tıpkı Gregor’un kendisi gibi aynı bulanık odaktan görmemizi istedi.”
İşte tam da bu yüzden Kafka, Gregor’un resimlenmesine engel oldu. Yayıncısına yazdığı 1915 tarihli bir mektupta şunu şart koştu: “Böcek çizilmeyecek, hatta uzaktan görüntüsü bile çizilmeyecek.”
İnce kitabın orijinal kapağı, yukarıda da görüldüğü gibi tamamen normal görünümlü bir adamı ön plana çıkarıyor: korkunç bir dönüşümü hayal ederek perişan olmuş fakat aslında henüz bunu deneyimlememiş bir adam.
“Yine de şurası çok açık ki, Kafka, Gregor’u bir çeşit haşere olarak hayal etti. Kafka’nın mektubunda Almanca Insekt sözcüğü kullanılıyor ve hikâyenin yazım sürecinde Kafka bazen de Wanze, yani böcek sözcüğüne de başvuruyor. Bunu yazıda çok açık hale getirmek, Gregor’un kendi bedenine karşı hissettiği grotesk korkunun etkisini azaltacak ve Kafka’nın bakış açısına göre hikâye ilerledikçe mutasyon da devam etmeyecekti.”
Hollandalı okur Freddie Oomkins bunları belirtiyor ve, “fiziksel düzeyde Gregor hikâyenin bazı bölümlerinde cırıltılı, hayvansal bir sesle konuşmaya başlıyor, bacaklarının kontrolünü kaybediyor, tavanda asılı kalıyor, görme yeteneğini yitiriyor ve kız kardeşini ısırmak istiyor – bütün bunlar hangi türe ait olduğunu belirlemeye yeterli olmasa da” diye devam ediyor.
Oysa Nabokov kendinden çok emin!
Çeviri ve sınıflandırmadaki güçlükler bir yana, Rus edebi dehalarından ve aynı zamanda pulkanatlılar konusunda bir uzman olan Vladimir Nabokov, Gregor Samsa’nın dönüştüğü şeyi tam olarak bildiğine karar verdi. Ve yazarın isteğine uymayarak novellanın derslerinde kullandığı kopyasına bir resmini çizdi.
Nabokov aynı zamanda kendi çevirisinde, pek çok düzeltme ve revizyonlar yaptı. Dönüşüm Üzerine Notlar’da Gregor’un “esas olarak büyük bir böcek” olduğu sonucuna vardı ve dahası tavana kadar çıkabilmiş olmasını uçabildiğinin kanıtı saydı.
Bütün bunlar Dönüşüm’ün yazarına saygısızlık olarak görülebilir. Faulkner’ın eserleri ve Joyce’un Finnegans Wake’i karşısındaki tutumu da göz önüne alındığında, kuşkusuz ki Nabokov hiçbir zaman edebi kişiliklere fazla saygı duyan biri olmadı. Yine de ders notlarında Kafka’dan, “çağımızın en büyük Alman yazarıdır. Rilke gibi şairler ve Thomas Mann gibi yazarlar onunla karşılaştırıldığında cüceler veya plastik azizler gibi kalır” diye söz etmiştir. Bir aziz olmasından çok “her şeyden önce bir sanatçı” olarak tanımladığı Kafka’nın “dehasında herhangi bir dini imaya rastlanmaz.” (Ben burada bugs’dan –böceklerden– söz ediyorum, humbugs’dan –riyakârlardan– değil, demiştir. )
Kafka’nın mistisizme eğilimini reddetmek romanının çoğu yorumuna ters düşer. Nabokov, Kafka’yı Flaubert ile karşılaştırmasında, “Kafka terminolojisini hukuk ve bilim dilinden seçmeyi sever, bu da dilde ironik bir inceliğe neden olur ve yazarın kişisel duygularının metne karışmasını engeller” demiştir. Bununla birlikte Ungeheueres Ungeziefer bilimsel bir terim değildir ve Orta Alman edebi kökeni –ki Kafka’nın çalışmalarından aşina olduğu– kirlenme ve kurban edilme gibi dini fikirlere açıkça gönderme yapar.
Nabokov’un dehşetengiz bilgeliğine hak ettiği saygıyı duymakla birlikte, Kafka’nın en azından bu örnekte Bernofsky’nin “bulanık yabanıllaşma algıları” olarak tanımladığı ve “özelleştirmeyi önlemek üzere dikkatle seçilmiş” dille anlattığı bir değersizleşmeyi kast ettiği görülmektedir. Kafka’nın sanatı dilin bu antik katmanlarını kullanmaya yönelik becerisinde yatmaktadır. İşaretlere neredeyse Kabala inancına mensup biri gibi yaklaşımı ve ezberlenmiş görüntülere duyduğu antipati, çevirmenleri ve bazı romancıları dehşete düşürüp çileden çıkarsa da esrarengiz dehasının kaynağı burada yatmaktadır.
Çevirip hazırlayan: Neslihan Önderoğlu
http://www.notosoloji.com/promotion/nabokovun-kafkaya-karsi-bocek-inadi/