Ölüler Genç Kalır – Anna Seghers

Ölüler Genç Kalır, Alman dilinin en büyük yazarları arasında sayılan Anna Seghers?in en önemli ve en kapsamlı romanıdır. Almanya?nın 1918-1945 yılları arasında yaşadığı büyük çalkantıları, emekçi ayaklanmalarını, Nazizmin iktidara gelişini ve İkinci Dünya Savaşı?nı büyük bir gerçeklikle anlatır. Roman, farklı sınıflardan ve siyasal eğilimlerden insanların hayat hikâyelerini bir araya getirerek zengin bir panorama sunar. Romanın başkişileri, 1918?de Spartakist ayaklanmasına katılmış genç bir komünistin ?yargısız infazı?yla çeşitli derecelerde ilişkili kişilerdir. Bu şekilde hem faillerin ve onların akrabalarının, hem de kurbanın akrabalarının hikâyesini anlatan bir kurgu ortaya çıkmaktadır.

Savaşın ve yoksulluğun çürüttüğü… – A.Ömer Türkeş
(29/09/2012, Radikal Kitap Eki)
Anna Seghers’in Ölüler Genç Kalır, Demokratik Alman Cumhuriyeti’nde 1949’da yayımlandı. Soğuk Savaş’ın erginliğine rağmen roman her iki Almanya’da da büyük heyecan uyandırmış, ders kitabı olarak kabul edilmişti.
Ölüler Genç Kalır?ın yeni baskısını görmek hafızada ister istemez yıllar öncesinin anılarını canlandırıyor. Edebiyatla siyaset, edebiyatla gerçekçilik ve edebiyatla toplum arasındaki ilişkinin çok daha yakın, edebi eserlerin, hayatın akışına müdahale etme gücüne çok daha fazla sahip olduğu yıllar? İşte o yıllarda duymuştum Anna Seghers adını.
Seghers?in dünya görüşü bütün yaşamını derinden etkilemiştir. Nazilerin başa geçmesinden sonra Gestapo tarafından gözaltına alınmış, kitapları yasaklanmış ve yakılmıştı. Seghers kocası ve çocuklarıyla birlikte Almanya ?yı terk ederek Paris?e geçti. Ancak faşizm tehditi burada da peşini bırakmayacak, başlayan savaşta Alman birliklerinin Paris?i işgal etmeleri Seghers ve ailesini bir kez daha, üstelik çok uzak bir ülkeye göçe zorlayacaktı. 1941?de Meksika ?ya yerleştiler. Burada gazete yazılarıyla mücadelesini sürdürürken belki de en önemli romanı Yedinci Haç?ı tamamladı. 1947 yılında Batı Almanya?ya dönen Seghers, 1950?de siyasi anlamada kendini daha yakın hissettiği Doğu Almanya?ya taşındı. Bundan sonrası edebiyatla ve daha iyi bir dünya yaratmak umuduyla çalışarak geçti. 1 Haziran 1983 tarihinde öldüğünde devlet töreniyle defnedilmiş, Berlin?deki evi ise müze haline getirilmişti.
Çok kısa özeti bile çok dolu bir yaşam olduğunu gösteriyor. Buna rağmen hiç bir romanı otobiyografik değildir. Çağının tarihini, duyduklarını, yaşdıklarını, tanıklıklarını dünya görüşünün merceğinde netleştiren Seghers, yaşantısını sanatsal açıdan tutarlı ve kalıcı biçimlemelerle sergilemeyi bilmiştir.

Lucas?a cevap

Ölüler Genç Kalır?dan önce yayımladığı üç romanıyla ?St.Barbara Balıkçılarının Ayaklanması, Yedinci Haç ve Transit ile romancılığını kanıtlamış ama dönemin ünlü eleştirmeni Lucas tarafından eleştirmekten kurtulamamıştı. Tartışmalara uzun uzadıya girmeye gerek yok; Toplumcu Gerçekçilik?ten sapmış olmakla suçlanan Seghers?in Lucas?a cevabı Ölüler Genç Kalır oldu.
Ölüler Genç Kalır Demokratik Alman Cumhuriyeti?nde 1949?da yayımlandı. Soğuk Savaşın erginliğine rağmen roman her iki Almanya?da da büyük heyecan uyandırmış, ders kitabı olarak kabul edilmiştir. Romanı okuduğunuzda bunun nedenini kolayca anlayabilirsiniz. Romanda, Seghers 1918-1945 yılları arasında Almanya?da yaşananları hikayesinin arka planına öylesine büyük bir başarıyla yerleştiriyor ki dönem bütün aktörleriyle, düşünce biçimleriyle, köhnemiş inançlarıyla, siyasi manevra ve komploları, işçi ayaklanmaları, grevleri, köylüleri, lümpenleri ve savaş manzaralarıyla eksiksiz canlanıyor gözümüzde.
Roman bir cinayet sahnesiyle başlıyor. Spartakist ayaklanması katılan Erwin adlı genç bir işçi, Alman subayları tarafından katledilir. Geride onu umutsuzca bekleyen hamile sevgilisi Marie kalmıştır. Ateş emrini veren yüzbaşı Von Klemm soyluluk ünvanı satın almış sanayici bir ailenin çocuğu. Tetiği çeken Von Wenzlow orta sınıftan biri. Olaya karışan Von Lieven?in bir zamanlar geniş topraklara sahip ailesi Baltık?lardan gelmiş Almanya?ya. Becker Von Klemm?in şoförü ve hizmetkarı. Nadler ise yoksullukla boğuşan sıradan bir köylü. Kısacası cinayetin birleştirdiği kişiler Almanya?nın sınıf yapısını da temsil ediyor. Ve Seghers buradan yola çıkarak her birinin hayâtına eğiliyor, evlerine girip çıkıyor, hayata bakışlarını, umutlarını, özlemlerini deşiyor; onların girdiği ilişkiler sayesinde hikayesini yeni yeni insan tipleri katarak geniş bir toplumsal resmini çiziyor. O resmin oluşturucu öğesini, ekonomik krizi, kapitalizmin gelişme sancılarını ve sınıf mücadelesini hiç unutmadan elbette?
Almanya?nın içinde bulunduğu bunalım insanın yozlaşmasının ve Nazizmin yükselişinin hikayesidir. Bu yükseliş dünyayı savaşa sürükleyecek, roman kişilerinin her biri zaman zaman karşılaşsalar bile ayrı yerlere savrulacaktır. Ve savaşın sonunda son bir kez görünecektir gencecik ölünün çehresi katilinin gözüne?

Yaşama sevinci

Suç ortaklığı, yozlaşma, ihanet, bencillik, zalimlik; kacası kötülük? Ama metafizik bir kötülük değil Seghers?in anlattığı. Faşizme çanak tutan tarihi ve güncel süreçleri, insanları kötülüğe iten nedenleri ihmal etmiyor. Roman antifaşist bir bakışın, sosyalist dünya görüşünün etkisiyle, daha doğrusu bağlanmışlıkla yazılmış. Ancak Seghers?in dünya görüşünün metin içinde didaktik ifadelerle yansımış bir halini bulmak mümkün değil. Tersine olaylardan dünya görüşüne giden bi kanal var. Ne iyiler mutlak iyi ne de kötülük kategorikleştirilip basite indirgenmiş. Çünkü gerçekçilik anlayışı ve gözlemleri güçlü bir yazardır Seghers. Siyasi ihtiyaçlar doğrultusunda edebiyatın içeriğine ve biçimine sınır getirilemeyeceği inancıyla yaşamın tüm gerçeklerini, renklerini, kokularını, seslerini, duygularını dillendirmiştir. Ölüler Genç Kalır?da da iyisiyle kötüsüyle, faşistiyle komunistiyle bütün roman kişilerini evlerinde, işlerinde, olayların içinde, cephe gerisinde ve önünde birer insan olarak kavrıyor. Roman kişilerinin sınıf ve katmanlara ayrılması, Almanya?daki siyasi ve ideolojik çatışmalarda romanın kugusu içinde gelişiyor. Sonuçta dağınık malzeme bir araya toplandığında tarihiyle, toplumuyla, insanıyla resmin tamamı çıkmış ortaya.
Segher?in bu romandaki en büyük başarısı bireysel hayatlar, trajediler üzerinden tarihi bir süreci, esas olarak faşizmin ve modern devletin tahlilini yapabilmiş olması. Romanı okurken ulus-devlet ile şiddet arasındaki yakın ilişkiyi, devletin esas olarak askeri niteliğini ?yazar açıkça ifade etmese bile- hemen fark edeceksiniz. Nazizmin gelişme süreci modern devletin ruhunu en çıplak haliyle ortaya koyar; ?şiddet ve onun kullanımı, milliyetçilik ideolojisi ve militarizm aracılığıyla arızî, özgül, kesikli halinden çıkarak sürekli, normal ve kaçınılmaz bir boyut kazanır. Kişinin özgür iradesini, bu çerçevelerce tanımlanan idealler ve soyutlamalar uğruna, sistematik ve meşru devlet aygıtları içinde ?ulusal çıkar?a ve ?ulusal güvenliğe? feda etmesi bir erdem hatta giderek bir ?görev? haline gelir.?
Hayatını böyle bir devletin baskısı altında, iki savaş arasında geçiren Seghers?ten iyimser romanlar beklemek haksızlık olurdu. Ölüler Genç Kalır?da savaşın ve şiddetin bireysel hayatlara yaptığı yıkıcı etkileri, çözülmeyi, korkuyu, acının en katıksız hallerini yansıtan hüzünlü bir hikâye anlatmış. Buna karşılık yaşama insanları hayata bağlayan en önemli duygular hiç eksik değil; yaşama sevinci ve umut ilkesi. Savaştan sağ ya da sağlam çıkmanın imkansızlığının farkında olmaları bir yana, ölümün artık kaçınlmaz olduğu anlarda bile ?zalimiyle, mazlumuyla- Seghers?in kahramanlarında yaşama tuhaf bir bağlılık, ufukta bir şans görünmese bile, umut her zaman vardır. Seghers?in en acıyla yoğrulmuş romanlarını ışığa boğan da işte bu duygulardır.
 Ölüler Genç Kalır siyasal ve toplumsal tarihle bireylerin kaderinin rastlantısal ve zorunlu birlikteliğini sergileyen modern bir epik, büyük bir roman.

Kitabın Künyesi
Ölüler Genç Kalır
Orijinal Ad: Die Toten Bleiben Jung
Anna Seghers
Çeviri: Sevinç Altınçekiç
Yordam Kitap
1. Baskı, Eylül 2012, İstanbul
576 sayfa

Anna Seghers Hakkında Bilgi
Asıl adı Netty Radványi?dir. Almanya?nın Mainz kentinde Musevi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Köln Üniversitesi?nde ve Heidelberg Ruprecht Karl Üniversitesi?nde tarih, sanat tarihi ve Çin filolojisi okudu. Macar sosyolog László Radványi ile evlendikten ve 1926 yılında oğlu Peter dünyaya geldikten sonra Berlin?e taşındı. İlk eseri Grubetsch adlı hikâyesi, Seghers takma adı ile yayınlandı.
İlk kitabı St. Barbara Balıkçılarının Ayaklanması (1928) Anna Seghers takma adıyla yayınlandı ve aynı yıl Kleist Ödülünü aldı. Gene 1928 yılında Alman Komünist Partisine (KPD) girdi ve sonraki yıl Proleter Devrimci Yazarlar Birliği kurucu üyesi oldu. Nazilerin başa geçmesinden sonra, kısa süreliğine Gestapo tarafından göz altına alındı. Kitapları Almanya?da yasaklandı ve 1933 yılındaki kitap yakma eyleminde yakıldı. Kısa bir süre sonra İsviçre?ye kaçmayı başardı ve oradan da Paris?e geçti.
Sürgünde Alman mültecilerinin gazetelerinde çalıştı. İkinci Dünya Savaşı?nın başlaması ve Alman birliklerinin Paris?i işgal etmelerinden sonra Seghers?in eşi Güney Fransa?da tutuklanarak toplama kampına gönderildi. Anna Seghers çocukları ile birlikte Paris?ten, güney Fransa?ya kaçmayı başardı.
Mart 1941?de Anna Seghers ailesi ile birlikte Meksika şehrine ulaşmayı başardı. 1947 yılında Meksika?dan Batı Almanya?ya, Almanya Sosyalist Birlik Partisi üyesi olarak yaşadığı Berlin?e döndü. Aynı yıl Büchner Edebiyat Ödülünü aldı ve 1950 yılında Doğu Almanya?ya taşındı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here