On Beş Türk Masalı – Adnan Binyazar

Adnan Binyazar?ın ?On Beş Türk Masalı? hakkında söylenecek son söz şudur: Fantom nasıl ki ormanda on kaplan gücünde ise, bu benzersiz yazar; Adnan Binyazar da, tıpkı soyadında olduğu gibi bu edebiyat cangılında bin yazar gücünde.
Çocuklara kitap önermek büyük sorumluluk. Bu sorumluluğu mümkün mertebe üstlenmemeyi tercih ederim. Çünkü her biri pırıl pırıl, tertemiz, yüce duygularla dolu, her türlü tavsiyeyi içtenlikle benimseyip uygulamaya hazır çocukların kalplerine sokulabilecek en ufak bir kötü düşüncenin sorumluluğunu almaktan korkarım. O yüzden bu işi mecbur kalmadıkça yapmam. Fakat kimi zaman öylesine hoş kitaplar çıkar ki, çocuk kitapları sektörünü gözüne kestirmiş kimi işbilirlerin sürekli piyasaya sürdüğü basmakalıp kitaplara nazire olsun diye bunları önermek bir vazife halini alabilir.
Değerli edebiyatçı ve yazar Adnan Binyazar?ın Cançocuk-Destanlar ve Masallar serisinden çıkan On Beş Türk Masalı adlı kitabı bana bu vazifelerimi hatırlatacak kadar değerli, önemli bir eser olduğu için çocuk kitapları alanında bir kez daha söz almak gereğini duydum. Adnan Binyazar?ın söz konusu kitabını bütün çocuklara tavsiye etmelerini eğitimcilere tavsiye ederim.
Bunu neden yaparım? İşte gelelim ona: Adnan Binyazar, sıradan bir çocuk kitabı yazarı değil. Ya da bizler gibi kendi çocuklarının gelişimi sırasındaki büyüye kapılıp onları bu zalim dünyada koruyabilmek, daha iyi yetişmelerini sağlayabilmek için masallar yazmaya girişen yazar kökenli asri zaman ebeveynlerinden biri de değil. Kâr amacı güden, çocuk kitapları piyasası hareketli diye o alana yönelmiş bir kalem taciri hiç değil. Adnan Binyazar, edebiyatın aort damarı olarak betimlenebilecek, çok önemli bir damardan, efsanelerden, söylencelerden, destanlardan, klasik halk hikâyelerinden ve edebiyat tarihinden beslenen çok önemli bir incelemeci ve soyu tükenmeye yüz tutmuş yazı erbaplarından biridir. Bu konudaki birikimi ya da dağarcığı diyelim, epik Türk anlatısının zirve isimlerinden, Üç Anadolu Efsanesi, Ağrı Dağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi gibi kitapların yazarı Yaşar Kemal ile kıyas götürecek denli görkemlidir. Anonim halk söylenceleri, masallar, efsaneler ve destanlar bana kalırsa edebiyatın -bugün için ihmal edilmiş olsa da- en önemli damarı; biraz önceki tabirimle aortudur.
Adnan Binyazar derlemesinde Keloğlan, Yarım Hasan, Nohut Oğlan, Üşengeç Oğlan, Karayılan gibi hepimize tanıdık gelebilecek on beş Türk masalı anlatıyor. Kitabın her zaman görmeye alışık olduğumuz Cançocuk özeni ile, insanın içini eriten güzellikteki bir kapak, zarif desenler ve özenli bir edisyonla yayınlanmış olmasını bir kenara bırakalım. Çok daha önemli bir konuya gelelim. Edebiyatta neyin önemli olduğuna: Edebiyattan iyi anlayanların çok iyi vakıf olduğu gibi edebiyatta ne yazıldığından ziyade, nasıl yazıldığı daha önemlidir. Daha açık ifade edelim; usta yazarlar öylesine müthiş tiplerdir ki en sıradan konuyu bile öyle bir yazarlar ki, etkisinden kurtulamaz, binbir düşsel, düşünsel, yazınsal varsıllık arasında savrulur ve metnin büyüsüne kapılırsınız. Ve o usta yazarların metinleri şırıl şırıl akar, hiçbir yerinde tıkanmazsınız, gözkapaklarınız düşmez, uykunuz gelmez. Aslında metine bakarsınız; yazılanlar çok basit gözükür gözünüze; hatta sıradan oldukları sanısına kapılırsınız. Tümcelerin halitasında bir özel teknik, bir sır, bir buluş ararsınız. Bulamazsınız. Ama hikâye ya da anlatı öylesine akar ki kopamazsınız. İşte yazarlıkta ustalık budur. Ve Adnan Binyazar bunu çok iyi yapabilen bir yazardır. Şöyle ki:

Halk Kültürünü kutsamış bir yazar
Adnan Binyazar?ın metinlerinde yazarca snobluklar, gizli kapaklı bilgiçlik taslamalar, okura hava atmalar, büyük yazar edaları kesmeler asla bulunmaz. Bilakis o halktan biri, Anadolu?nun bağrından çıkmış bir bilge, sokakta bize masal anlatan görmüş geçirmiş bir derviş gibidir. Anlatısında dilsel varsıllığımızın özünü, yerel deyişleri, atasözlerini, darbımeselleri, halk ağzını bulursunuz. Bunları verirken asla aleladeleşmez Binyazar. Bilakis halk kültürüne ait varsıllıkların uçsuz bucaksız deryasını her fırsatta gözlerinizin önüne sererek yücelir, seçkinleşir. Halk kültürünü kutsamış bir edebiyat yapsa da yazdıkları son derecede gelişkin, zarif, alçakgönüllü ve kendindedir. Metnine yedirdiği bilgelik içten içe sizi sarar. Farkına bile varamazsınız bunun nasıl olduğunun. Fakat onun bir hikayesini okuduktan sonraki hayatınız okumadan önceki hayatınızdan farklı olur. Daha başka bakarsınız dünyaya. Daha ermiş, daha bilge, daha çelebi… Nasıl diyeyim; bir nevi Anadolu ereni gibi. O vakit anlarsınız ki bir Anadolu bilgesi anlatısıyla ruhunuzu modifiye etmiştir. Kendi kendinize gönenirsiniz. Kimse anlamaz sizdeki bu değişikliği; yüzünüze sinen o saadetin nedenini. Değişmişsinizdir. Bunu bir tek siz bilirsiniz.
İşte bu değerli yazarın Türk Masallarını bizim için yeniden yazması, kendi güzelim edebiyatıyla bize sunması bence gerçek bir haber. Güzel bir haber. Bu kitabı okumalarını sadece çocuklara değil, büyüklere de öneriyorum. Bu kitabı okuyanlar, Binbirgece Masalları?nın, Arap, Hint masallarının egzotizmi ve ?katakullileri? ile Ezop, Andersen, Grimm Masalları?nın realistik, vahşi dünyası arasında kendine özgü süblimasyonlarla apayrı bir anlatı evreni kuran Türk masalının ne kadar çelebi, ne kadar içli, ne kadar bilge, ne kadar yüce olduğunu görecekler. Kendi kültürel kodlarıyla iftihar edecekler. Tarihte, paylaşımcılık, adaletçilik, doğayla haşır neşirlik, sadelik, içtenlik, dervişlik ve yüce gönüllülükle vakit geçirmiş bir iyi yürekli kavmin düşsel ve düşünsel dünyasına inecekler.
Adnan Binyazar?ın On Beş Türk Masalı derlemesi öylesine güzel bir kitap olarak hazırlanmış ki eleştirmeye kalktığımda söyleyecek tek söz bulamıyorum. Birazcık zorladığımda ise belki bir tek şey söyleyebilirim diyorum. Bu masalların hangi kökenden derlendiği ve hangi yörede hangi koşullarda söylenegeldiğini bilmek isterdik diyorum. Kitapta bu konuda hiçbir bilgi yok. Kaynakça, köken zikredilmiyor. Sanırım 9-11 yaş grubunun düşsel-düşünsel dünyasına seslenen kitapta böylesine bir folklor araştırmasına yer vermek istememiş yazar. Ama bu haksızlık. Çünkü ben bu kitabı 9-11 yaşındaki çocuklarla yarışabilecek kadar büyük bir zevkle okudum.
Değerli yazar biz büyükleri neden düşünmemiş? Kitap hakkında söyleyeceğim son söz şudur: Fantom nasıl ki ormanda on kaplan gücünde ise, bu benzersiz yazar; Adnan Binyazar da, tıpkı soyadında olduğu gibi bu edebiyat cangılında bin yazar gücünde.
14/11/2008 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki
HİKMET TEMEL AKARSU

“Bütün masallar birbirine benzer, ama her ülkenin masalı o ülkenin özelliklerini taşır. Her masalda, bir anlatıcı vardır. Bu yüzden, masallar konuşma diliyle yazıldığı için kolay anlaşılır. Masal seven kişi, haklıyı haksızdan, akıllıyı akılsızdan, güzeli çirkinden ayırarak, kendini yüceltebilir. Sıradan bir çocuk bile, aklını kullanarak, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir devi kolayca dize getirecek beceriler gösterebilir. Devlerin, cinlerin, perilerin, cadıların dışında, padişahlar, vezirler, halkının mutluluğunu gözeten yöneticiler, özellikle de Keloğlan, masal kahramanlarının başında gelirler. Masallarda anlatılanlar, kimliğini yeni bulmaya çalışan çocuğa güven veir, onun hayal gücünü geliştirir. Masallar ilginç olaylarla yüklüdür, sürükleyicidir, yalın bir dille yazılmıştır, anlatım akıcıdır. Adnan Binyazar’ın, kendi yorumlarını da katarak derleyip yazdığı On Beş Türk Masalı’nı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.” Arka kapak yazısı

ON BEŞ TÜRK MASALI
Adnan Binyazar
Can Çocuk
182 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir