Hadrianopolis Kemik Oyun Taşlarının Roma Askerî Hayatına Işık Tutan İzleri

Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti’nde bulunan 5. yüzyıla ait kemik oyun taşları, Roma İmparatorluğu’nun askerî yaşamına dair çok katmanlı bir anlayış sunar. Bu taşlar, yalnızca eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda Roma askerî kültürünün, stratejik düşüncenin ve toplumsal dinamiklerin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Ludus Latrunculi ve Duodecim Scripta gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Narcissus’un Aynası: Öz Sevgi ve Yalnızlığın Mitolojik Yansımaları

Narcissus’un hikayesi, Antik Yunan mitolojisinin en bilinen anlatılarından biridir ve öz sevgi ile yalnızlık temalarını derin bir şekilde işler. Ovidius’un Metamorphoses eserinde detaylıca anlatılan bu mit, Narcissus’un kendi yansımasına duyduğu tutku ve bu tutkunun onu yalnızlığa sürükleyen trajik sonunu merkeze alır. Hikaye, bireyin kendisiyle kurduğu ilişkinin hem yaratıcı hem de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mito-Şizoanalizin Çok Yönlü Evreni

Gilles Deleuze ve Félix Guattari’nin mito-şizoanaliz yaklaşımı, modern düşünceye radikal bir müdahale olarak ortaya çıkar. Bu yaklaşım, birey, toplum ve kültür arasındaki ilişkileri yeniden düşünmek için disiplinler arası bir çerçeve sunar. Geleneksel psikanalizin sınırlarını zorlayarak, bireysel bilincin ötesine uzanan kolektif ve tarihsel süreçleri merkeze alır. Mito-şizoanaliz, mitlerin, arzuların ve toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Weber’in Protestan Ahlakı ve Hızlandırılmış Çalışma Kültürü: Bir Çatışma Analizi

Çalışma Etiğinin Kökenleri Max Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eseri, modern kapitalizmin gelişiminde Protestan çalışma etiğinin oynadığı rolü inceler. Weber, özellikle Kalvinist öğretilerin, çalışmayı bir erdem ve Tanrı’ya hizmetin bir biçimi olarak yücelttiğini savunur. Bu etik, disiplinli bir yaşam tarzını, rasyonel planlamayı ve birikim odaklı bir yaklaşımı teşvik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kendini Kandırmanın Anatomisi: Sartre’ın Kötü Niyet Kavramı

Jean-Paul Sartre’ın “kötü niyet” (mauvaise foi) kavramı, varoluşçu felsefenin temel taşlarından biri olarak, insanın özgürlüğüne ve sorumluluğuna dair derin bir sorgulama sunar. Kötü niyet, bireyin özgürlüğünü ve otantik varoluşunu reddederek, kendini sosyal rollerin, dışsal beklentilerin ya da hazır kimliklerin ardına gizlemesi durumunu ifade eder. Bu kavram, bireyin özgür iradesini kullanmaktan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Erken Çocuklukta Ebeveyn Kaybının Yetişkinlikteki Yankıları: Bowlby’nin Kayıp ve Yas Çalışmaları

John Bowlby’nin bağlanma teorisi ve kayıp-yas çalışmaları, erken çocuklukta ebeveyn kaybının bireyin yetişkinlikteki duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimi üzerindeki etkilerini anlamada çığır açıcı bir çerçeve sunar. Bu metin, Bowlby’nin teorilerini temel alarak, ebeveyn kaybının birey üzerindeki uzun vadeli etkilerini çok katmanlı bir şekilde ele alır. Erken çocuklukta yaşanan kaybın, bağlanma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bourdieu’nun Sembolik Şiddet Teorisi ve Toplumsal Cinsiyetin İnşası

Pierre Bourdieu’nun sembolik şiddet teorisi, toplumsal cinsiyet rollerinin bireyler tarafından nasıl içselleştirildiğini ve yeniden üretildiğini anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Bu teori, toplumsal düzenin, bireylerin rızası ve farkındalığı olmaksızın, semboller, normlar ve gündelik pratikler aracılığıyla sürdürüldüğünü savunur. Toplumsal cinsiyet rolleri, bu bağlamda, bireylerin bilinçdışı olarak benimsediği ve toplumu yeniden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sergüzeşt Romanında Kölelik ve Felsefi Çelişkiler

Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt romanı, Osmanlı toplumunda kölelik meselesini merkeze alarak bireysel ve toplumsal dinamikleri derinlemesine işler. Roman, Dilber’in trajik hikâyesi üzerinden köleliğin birey üzerindeki etkilerini ve toplumsal hiyerarşilerin yarattığı çelişkileri ele alır. Bu metin, kölelik meselesini Karl Marx’ın sınıf mücadelesi teorisiyle ilişkilendirirken, Dilber’in kaderini Friedrich Nietzsche’nin güç istenci kavramıyla karşılaştırarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Masalların Tekrarlı Dil Kalıplarının Güvenli Alan Yaratımındaki Rolü

Masalların tekrarlı dil kalıpları, özellikle “Bir varmış, bir yokmuş…” gibi ifadeler, bireylerin iç dünyasında güvenli bir alan oluşturmada derin bir etkiye sahiptir. Bu kalıplar, anlatının ritmik yapısı ve öngörülebilirliğiyle dinleyiciyi hem duygusal hem de bilişsel düzeyde sarmalar. Bu metin, masalların bu özelliğinin bireyin güvenli alan ihtiyacını nasıl karşıladığını ele alıyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

To identify an ignorant person, ask these questions:

Getting to know an ignorant person reveals not only their lack of knowledge but also their weakness of critical thinking, dogmatism, and reluctance to transcend themselves. “How do you know something is true?” While an ignorant person blindly appeals to authority (religion, politics, tradition), critical thinkers rely on evidence, logic,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cahil insanı tanımak için şu soruları sorun:

Cahil insanı tanımak, yalnızca bilgi eksikliğini değil, aynı zamanda eleştirel düşünme yetisinin zayıflığını, dogmatikliği ve kendini aşma isteksizliğini de ortaya çıkarır. 1. Bilgi ve Gerçeklik Algısı Üzerine (Epistemolojik Sorular) 2. Benlik ve Öz-Farkındalık Üzerine (Psikanalitik Sorular) 3. Ahlak ve Değerler Üzerine (Etiğe Dair Sorular) 4. İktidar ve Güç İstenci Üzerine (Nietzscheci Sorular)

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” eserinde Zerdüşt’ün yoldaşı olan kartal ve yılan sembolleri neyi temsil eder?

Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt eserinde Zerdüşt’ün yoldaşları olarak ortaya çıkan kartal ve yılan, derin sembolik anlamlar taşır ve eserin ana temalarıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Bu hayvanlar, Nietzsche’nin felsefi vizyonunu ve Zerdüşt’ün ruhsal yolculuğunu temsil eden güçlü imgelerdir. Aşağıda, kartal ve yılanın sembolik anlamlarını ve eserin temalarıyla ilişkilerini ayrıntılı bir şekilde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anaximander: Ramanwerê Pêşketinxwaz ê Serdema Antîk

Anaksîmandros (610–546 BZ) yek ji fîlozofên pêşîn tê hesibandin ku di felsefeya xwezayî de nêzîkî ramana pêşketinê bûye. Teoriyên wî yên li ser çavkaniya zindiyan dişibin têgihîştinên nûjen ên pêşketinê. A. Çavkaniya Ji Avê û Jiyana Seretayî Wî çavkaniya jiyanê bi deryayê ve girêda, îdia kir ku “zindên pêşîn di

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anaksimandros: Antik Çağın Evrimci Düşünürü

Anaksimandros (MÖ 610–546), doğa felsefesinde evrimsel düşünceye en yaklaşan ilk filozoflardan biri olarak kabul edilir. Canlıların kökenine dair teorileri, modern evrim anlayışıyla şaşırtıcı benzerlikler taşır. 1. Anaksimandros’un Evrimsel Teorisi A. Sudan Köken ve İlkel Yaşam B. Adaptasyon ve Değişim C. Kaynaklardaki Kanıtlar 2. Modern Evrim Teorisiyle Karşılaştırma Anaksimandros Darwin Canlılar suda başladı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ma Sokrates tiştek nenivîsand?

Serdestiya Rêbaza Diyalektîk: Sokrates bawer dikir ku rêya zanînê diyaloga rû bi rû (dîyalektîk) e. Wî nivîsandinê wekî amûrek didît ku ramanê “cemidî” dike û pirsyarê asteng dike. Di diyaloga Platon, Phaedrus de, Sokrates dibêje ku nivîsandin “bêparastin” e ji ber ku xwendevan nikare nivîsê bipirse. Ji bo wî, fêrbûna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Did Socrates write nothing?

The Primacy of the Dialectical Method: Socrates believed that the path to knowledge was face-to-face dialogue (dialectics). He viewed writing as a tool that “froze” thought and prevented questioning. In Plato’s dialogue, the Phaedrus, Socrates states that writing is “defenseless” because the reader cannot question the text. For him, true

OKUMAK İÇİN TIKLA