Çocuğa Dair Bir Sessizlik: İstismarın Gölgesinde Büyümek

Her toplum, kendi gölgeleriyle yüzleşmeden büyüyemez. Ve en karanlık gölgemiz, en çok korumamız gereken yerde yankılanır: çocuklukta. Çocuk, güvenlikten değil; ihtiyaçtan doğar dünyaya. Kendi varlığını başkalarının vicdanına emanet eder. Bu emanet kırıldığında, sadece bir çocuk değil, tüm insanlığın içsel dengesi sarsılır. İstismar, yalnızca bedenin ihlali değildir. O, bir çocuğun zaman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yılan

D. H. Lawrence Bir yılan geldi su yalağımaSıcak, çok sıcak bir günde, ve ben sıcaktan pijamalarımlayım,İçmek için oradan.Büyük, karanlık keçiboynuzu ağacının derin, tuhaf kokulu gölgesindeTestimle indim merdivenlerdenVe beklemeliydim, durup beklemeliydim, zira o benden önceydi yalakta.Loşluktaki topraktan duvardaki bir yarıktan uzandı aşağıVe sarı-kahve gevşek, yumuşak karınlı bedenini indirdi, taş yalağın kenarından,Ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Soytarılar, toplumsal düzenin kırılganlığını teşhir eden felsefi aktörler mi?

1. Gülmenin Altındaki Kriz: Soytarı Bir Tehdit midir? Soytarı yalnızca güldüren değildir; o, düzenin görünmeyen çatlaklarını dillendirir. Saraylarda, kürsülerde, ekranlarda ya da sokaklarda boy gösteren soytarı, çoğu zaman iktidarın aynasıdır ama bu ayna kırık, yamuk ve çarpıtıcıdır. Bu çarpıtma, gerçekliğin ta kendisini daha açık hale getirir. Gülünç olan, aslında çürümüş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ma palyaço aktorên felsefî ne ku lawaziya rêziknameya civakî eşkere dikin?

Masûlke ne tenê tiştekî henekê ye; ew dengê şikestinên nedîtî yên di rêzikê de dide. Çi li qesran, li ser podyuman, li ser ekranan, an li kolanan xuya bibe, masûlke pir caran neynika desthilatdariyê ye, lê ev neynik şikestî, çewt û tahrîfker e. Ev tahrîfkirin rastiyê bi xwe eşkeretir dike.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jean-Paul Sartre göre neden “İnsan özgürlüğe mahkûmdur” ?

Jean-Paul Sartre’ın “İnsan özgürlüğe mahkûmdur” tezi, onun varoluşçu felsefesinin temel taşlarından biridir. Burada “mahkûm” sözcüğüyle kastettiği, özgürlüğün insan için kaçınılmaz bir yazgı olmasıdır. İşte Sartre’ın bu radikal savının ardındaki nedenler: 1. Varoluş Özden Önce Gelir Sartre’a göre insan, önce “var olur”, sonra kendi özünü (kimliğini, değerlerini) seçimleriyle yaratır. Diğer nesnelerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

According to Jean-Paul Sartre, why is “Man condemned to freedom”?

Jean-Paul Sartre’s thesis that “Man is condemned to freedom” is one of the cornerstones of his existentialist philosophy. What he means by “condemned” here is that freedom is an inevitable destiny for man. Here are the reasons behind Sartre’s radical assertion: According to Sartre, a human being first “exists” and

OKUMAK İÇİN TIKLA

Li gorî Jean-Paul Sartre, çima “Mirov mehkûmî azadiyê ye”?

Teza Jean-Paul Sartre ya ku dibêje “Mirov mehkûmî azadiyê ye” yek ji kevirên bingehîn ên felsefeya wî ya ekzîstansiyalîst e. Tiştê ku ew li vir bi “mehkûmkirin” mebesta wî ev e ku azadî ji bo mirov çarenûsek neçar e. Li vir sedemên li pişt vê îdiaya radîkal a Sartre hene:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Her halkın emekçi sınıfının farklı dillerde konuşması kapitalistlere karşı ortaklaşmasına engel midir?

İnsan, dili aracılığıyla düşünür, diliyle dünyayı kavrar ve diliyle başkalarıyla ilişki kurar. Ne var ki, bu iletişimsel çoğulluk, tarihsel olarak emekçi sınıfın dayanışmasını bölmenin de aracı hâline getirilmiştir. Farklı dillerde konuşan halkların emekçileri arasında bir bariyer doğar; fakat bu bariyer doğal değil, sosyo-politik olarak inşa edilmiş bir engeldir. Bu bağlamda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ma ew rastîya ku çîna karker a her neteweyek bi zimanên cuda diaxive, rê li ber wan digire ku li dijî kapîtalîstan bibin yek?

Mirov bi rêya ziman difikirin, cîhanê bi rêya ziman fam dikin û bi rêya ziman bi yên din re têkilî datînin. Lêbelê, ev pirrengiya ragihandinê di dîrokê de wekî amûrek ji bo parçekirina hevgirtina çîna karker hatiye bikar anîn. Astengiyek di navbera karkerên gelên ku bi zimanên cûda diaxivin de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Farklı dillerde konuşan kapitalistlerin ortak dili: Kâr

1. Kapitalistin Ulusal Kimliği İkinci Plandadır Kapitalistler Çinli, Amerikalı, Alman, Türk, Arap ya da Rus olabilirler. Ancak ulusal kimlikleri, kapitalist düzen içindeki konumlarının önüne geçmez. Çünkü: Örnek:Apple, Çin’de Foxconn adlı fabrikalarda üretim yaptırır. Amerikalı sermaye, Çinli emeği kullanarak tüm dünyaya satış yapar. Burada milliyet değil kâr-zinciri esastır. 2. “Kâr”, Kapitalistlerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

The common language of capitalists speaking different languages: Profit.

Their primary goal is to expand their capital, not their nationality.A German boss prefers workers in China if the profit margin is high.A French investor can partner with entrepreneurs of Kurdish or Turkish origin, as long as there is profit.Example:Apple has production in Foxconn factories in China. American capital uses

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zimanê hevpar ê kapîtalîstên ku bi zimanên cuda diaxivin: Qezenc

Armanca wan a sereke berfirehkirina sermayeya wan e, ne neteweya wan.Ger rêjeya qezencê bilind be, şefekî Alman karkerên li Çînê tercîh dike.Veberhênerekî Fransî dikare bi karsazên bi eslê xwe Kurd an Tirk re hevkariyê bike, heya ku qezenc hebe.Mînak:Apple li kargehên Foxconn ên li Çînê hilberînê dike. Sermayeya Amerîkî ji

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski: İnsan kendini, bütün gerçeği keşfettiğinde mi tanır, yoksa bütün yalanlardan vazgeçtiğinde mi?

“İnsan, bütün gerçeği keşfettiğinde değil, ancak bütün yalanlardan vazgeçtiğinde kendini tanır.”Bu derin söz, Dostoyevski’nin insan psikolojisine ve kendini bilme meselesine dair felsefesinin özünü taşır. İşte bu cümlenin katmanlı analizi: 1. “Bütün Gerçeği Keşfetmek” Neden Yetersiz? 2. “Yalanlardan Vazgeçmek” Neden Dönüştürücüdür? 3. Kendini Tanımanın Diyalektiği: Çöküş ve Yeniden Doğuş 4. Modern

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevsky: Gelo mirov xwe nas dike dema ku hemû rastiyê kifş dike, an jî dema ku dev ji hemû derewan berdide?

“Mirov xwe nas nake ne dema ku ew tevahiya rastiyê kifş dike, lê tenê dema ku ew dev ji hemî derewan berdide.” Ev gotina kûr bingeha felsefeya Dostoevsky li ser psîkolojiya mirovan û mijara xwenasînê vedibêje. Li vir analîzek qatqatî ya vê hevokê heye: Sînorên Lêgerîna Rasyonel: Di Notên ji

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevsky: Does one know oneself when one discovers the whole truth, or when one renounces all lies?

“Man knows himself not when he discovers the whole truth, but only when he renounces all lies.” This profound statement conveys the essence of Dostoevsky’s philosophy on human psychology and the issue of self-knowledge. Here is a layered analysis of this sentence: The Limits of the Rational Search: In Notes

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Çehov’un oyunlarındaki insanların çoğu, neden başkalarını dinlemek yerine, sıranın kendisine gelmesini bekler?

Anton Çehov’un oyunlarındaki karakterlerin birbirlerini dinlememesi, yalnızca bir iletişimsizlik sorunu değil, aynı zamanda insan doğasının, toplumsal değişimlerin ve varoluşsal yalnızlığın derin bir yansımasıdır. Bu durum, Çehov’un tiyatroya getirdiği devrimci yaklaşımın da bir parçasıdır. İşte bu iletişim kopukluğunun nedenleri ve anlamları: 1. İçsel Yalnızlık ve Ruhsal Kopukluk 2. Toplumsal Değişim ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çima piraniya kesên di şanoyên Anton Çehov de li şûna guhdana yên din, li benda dora xwe ne?

Nekarîna karakterên di lîstikên Anton Chekhov de guhdarîkirina hev ne tenê pirsgirêkek kêmbûna ragihandinê ye, lê di heman demê de nîşanek kûr a xwezaya mirovan, guhertinên civakî û tenêtiya hebûnî ye. Ev beşek ji nêzîkatiya şoreşger a Chekhov a ji bo şanoyê ye. Li vir sedem û encamên vê kêmbûna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Why do most people in Anton Chekhov’s plays wait their turn instead of listening to others?

The failure of characters in Anton Chekhov’s plays to listen to one another is not merely a problem of lack of communication, but also a profound reflection of human nature, social changes, and existential loneliness. This is part of Chekhov’s revolutionary approach to theater. Here are the reasons and implications

OKUMAK İÇİN TIKLA

İvan İlyiç’in ölmeden önce fark ettiği “hakiki yaşam” nedir?

Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü adlı eserinde, başkahraman İvan İlyiç’in ölüm döşeğinde fark ettiği “hakiki yaşam”, varoluşçu ve fenomenolojik bir perspektifle derinlemesine irdelenebilecek bir kavramdır. Bu kavram, yüzeysel toplumsal normların, otantik olmayan yaşam tarzlarının ve ölümün kaçınılmazlığının farkındalığıyla ortaya çıkan bir tinsel uyanışı temsil eder. İvan’ın trajedisi, yaşamının son anlarına kadar

OKUMAK İÇİN TIKLA