Etiket: Sema Kaygusuz

Gaflet / Modern Türkçe Edebiyatın Cinsiyetçi Sinir Uçları

Devlet ve hükümetler eliyle yıllardır yürütülen kültürel yıkıma karşı sakınma güdüsüyle de olsa, sırf muhalif değer atfettiğimiz için edebiyatı fazla mı kutsuyoruz? Edebiyat metinlerindeki cinsiyetçiliği, homofobiyi ya da satır arasına gömülü mizojinik tasvirleri, türcülüğü, insanmerkezciliği, kısacası bugün kuramsal açıdan gittikçe kuvvetlenen feminist eleştiri bağlamında Türkçe edebiyattaki her cinsiyetten ve cinsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kendi kafasına sığamayan “Karaduygun” – Sema Kaygusuz

“Karaduygun, kendi kafasına sığamayandır. Düşüncenin yüzyıllar içinde tamamlandığının bilinciyle zamanın kör kuyularına dalmayı göze alır. Dünyaya alışamaz, tahammül edemez, dünyevileşemez. Öç duygusu olmadan dehşete kapılır, iğrenmeden yadırgar, hamasete kanmaz, için için bağışlasa da aynı döngü tekrarlanmasın diye affedemez, sürekli anımsar, anımsadığı için uyuyamaz, uykusuzluk yüzünden unutamaz. Güzelliği bir lütuf gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sema Kaygusuz: Çaresizlik diye bir şeyin olmadığını, çaresizliği bizim uydurduğumuzu, bizim birbirimize ettiklerimiz yüzünden doğan bir şey olduğunu anlıyorsun.

“…O zaman çaresizlik diye bir şeyin olmadığını, çaresizliği bizim uydurduğumuzu, bizim birbirimize ettiklerimiz yüzünden doğan bir şey olduğunu anlıyorsun.” (Sayfa 33, Barbarın Kahkahası) Deniz kıyısında taş sektirmek gibi kimi kitaplar. Zıplaya zıplaya kaya kaya gider taş suyun üstünde. Taşı sektiren de taş da deniz de hatta suyun dibindeki yosun da bilir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mavi Kumru Moteli’ndeki Memleket – Selma Sayar

Çevremdeki kitapsever arkadaşların önerileri, hakkında okuduğum yorumlar, Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandığı haberi ve Sema Kaygusuz’un adı; bunların bir araya gelmesi, Barbarın Kahkahası’nı okumak için bir heves, bir heyecan yarattı. Böyle yüksek beklentiyle bir kitaba başlamak, elbette hayal kırıklı yaşamak riskine de neden oluyor. Ama daha ilk sayfalarda felsefesi, meselesi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Miras kalan suskunluğun poetikası

Tüh ve ah… Ağrıyı, pişmanlığı, perişanlığı en iyi anlatan iki ünlem… İlk buluşması bundan beş yıl önce olan ‘Yüzünde Bir Yer’, her sözcüğün değerini bilen bir yazarın, Sema Kaygusuz’un kaleminden bir kitap. İşte bu iki ünlem kitabın bölümleri aynı zamanda. Yazar da can havliyle ağızdan çıkan bu ünlem ifadelerinin hakkını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüzünde Bir Yer – Sema Kaygusuz

“Gözüm!” Bir keresinde babaannen böyle diyerek okşamıştı seni, halk dilinden türeyen bu epeski sevgi sözcüğüyle. Kendi görüp göremeyeceği her şeyi bir tek sen göresin diye mi üçüncü gözü kıldı seni? Kendinden verdiği bu göz, bakışın, algının, ışığın ve tanıklığın çok ötesinde gizil bir mirassa eğer, ne zaman fotoğraf makineni bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Üşüyen / Efsıri – Sema Kaygusuz

Her öğlen üç tas yemek götürmem lazım babaanneye. Genellikle hoşaf, pilav, kıymalı patates. Annem sefer tasını yerleştirdiği bir naylon torbayı elime tutuşturup (çok değerli naylonlarını geri getirmemi sıkı sıkıya tembih ederek) beni babaanneye gönderir. Bazen torbaya bir iki elma da atar. Bir tanesi benim hakkım. (…) Her nîvro dive ez

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karaduygun – Sema Kaygusuz

Sema Kaygusuz, yine değişik bir edebiyat yaklaşımıyla çıkıyor karşımıza. Hikâyelerle bezeli çarpıcı bir anlatıyla… Kimi can yakan kimi güldüren sahnelerle örülmüş, çoksesli bir kitap elinizdeki. Üstelik, çok değerli bir şair, bu kitabın adlı adınca yazınsal kahramanı oldu. Günümüzün usta şairlerinden Birhan Keskin’i, bu kez gaipten gelen seslerin peşinden sürüklenirken okuyacaksınız.

OKUMAK İÇİN TIKLA