Yaşar Kemal’in 1982 yılında yayımladığı ”Yılanı Öldürseler” romanı, bir tragedyadır.
Kan davası güderken sınır tanımayan Büyükana’nın gelini Esme’yi kendi çocuğuna öldürtmesini anlatan ”Yılanı Öldürseler”, şimdi ne denli geride kaldığını bilmediğim bir hayatın anneyi nasıl hiçleştirdiğini de anlatıyor. Çocuk Hasan, çok küçük yaşlardan başlayarak babasının ölümünden sorumlu tutulan annesini öldürmeye koşullanır. ”Yılanı Öldürseler” bir tragedya, ama çocuğun annesini öldürmesi değil de, annenin çocuğuna duyduğu sevgi yüzünden ölümü umursamaz yaşamasıdır trajik olan. Hasan’ı alıp köyden kaçmayı da dener Esme, ama başaramayacağını anlayınca, yalnızca kara yazgısını beklemeye başlar, köyden ayrılmak için yapılan baskılara da oğulsuz gitmeyeceği karşılığını verir. ”Yılanı Öldürseler”de az rastlanır bir ana-oğul öyküsü anlatır Yaşar Kemal.
Hasan, aile onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandıramayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır.
“Zengin yaratısı, Yaşar Kemal’i herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır.”
Michel I. Makarius, Jeune Afrique, (Fransa)
“Yılanı Öldürseler’deki derinlik hem ekonomik ve toplumsal yanları gösterilerek işlenen temanın anlamsal yoğunluk taşıması, hem de roman kişilerinin karakteristik özelliklerinin başarıyla işlenmesinden kaynaklanır.”
Feridun Andaç, Yazınsal Gerçekçiliğin Boyutları
“Yaşar Kemal’in sanatı, kimi yerlerde acı, kimi yerde şiirsel dokunuşlarla keskin, haşin, kontrollü, sertçe boyanmış.”
The Listener
“Şiddetli, yaratıcı enerjinin sürüklediği, özlü bir kısa roman.?
World Literature Today, (A.B.D.)
Yılanı Öldürseler, Yazar: Yaşar Kemal, Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları, Sayfa Sayısı: 112
YILANI ÖLDÜRSELER (35 mm) FİLMİ
Yönetmen : Türkân Şoray
Senaryo : Yaşar Kemal, Türkân Şoray, Işıl Özgentürk, Arif Keskiner (Yaşar Kemal’in aynı ismi taşıyan romanından)
Görüntü Yönetmeni : Güneş Karabuda, Muzaffer Turan
Müzik : Zülfü Livaneli
Oyuncular : Türkan Şoray, Talat Bulut, Mahmut Cevher, Ahmet Mekin, Aliye Rona, Yaman Okay, Erol Demiröz, Hüseyin Peyda, Pars Sezer
Yapımevi (şirket) : Umut Film (Abdurrahman Keskiner)
Konu : Esme (Türkan Şoray) köyün en güzel kızıdır. Yaşadığı yörede herkes ona vurgundur. Esme de köyün yiğit delikanlısı eşkıya Abbas’a (Mahmut Cevher) sevdalıdır, ama köy ağası Halim’le (Ahmet Mekin) evlenmek zorunda kalmıştır. Bu evlilikten çocuğu olmuştur. Esme uğruna elini kana bulayıp, onbir yıldır hapislerde yatan Abbas bir gün çıkar gelir. Abbas kararlıdır. Çünkü hâlâ Esme’ye vurgundur. Onu kaçırmak ister. Esme de ona boş değildir. Gene de direnir, kaçmaz. Çünkü çocuğu Hasan’ı (Pars Sezer) düşünür. Abbas, bir gece evi basıp Esme’nin kocasını öldürür. Esme’yi kaçırır. Ama köylüler Abbas’ı öldürüp cesedini köy meydanına atarlar. Esme’nin uğursuz güzelliği felaketler getirmektedir. Esme’nin köyden alıp başını gitmesi ya da ölmesi istenmektedir. Bu kez Esme’yi öldürmek için Ali (Talat Bulut) görevlendirilir. Ali de bu işi beceremez. Çünkü bu güzelliğe kıyamaz. Peki ya kim yapacaktır bu işi ? Oğlu Hasan mı? Silah Hasan’a verilir. Babasının kanı yerde kalmamalıdır. Bütün olaylardan suçlu olan Esme öldürülmezse Hasan’ın babası Halil, mezarında hortlayacaktır. Esme çırılçıplak leğende yıkanırken, Hasan anasına silahı ateşler…
Ödüller : Ankara Sanatevi adına sinema yazarlarının düzenlediği (1982) “En İyi 5 Yerli Film” seçiminde “Yılanı Öldürseler” 5 filmden biri seçildi. “En İyi Özgün Müzik” dalında da Zülfü Livaneli “birinci” oldu.
TADIMLIK
Babası öldürüldüğünde Hasan ya altısında, ya yedisindeydi.
Anavarza kayalıklarının üstünde kartallar dönüyordu, kanat kanada. Çirişsikleri çiçeklerini güneşe uzatmışlardı, ak. Uzaklarda bir bulut bu yana savruluyor, gölgesi bataklık yerini yalayıp Dumlu üstüne kayıp gidiyordu. Çirişsikleri çiçeklerinde arılar, kara, yanardöner arılar, sarıca, bal arıları, boncuklu, mavi arılar… Mavi kengerler dikenlerini kayalıkların arasından som mavi çıkarmışlardı. Hasan kayalıkta bir keklik gibi kayıyordu. Aşağısı, gündoğusu uçurumdu. Başı dönüyordu Hasanın. Uçurumda kartal yuvalarına inmiş, ne bir yumurta, ne de kartal yavrularını bulabilmişti. Onu gören kartallar duvar gibi düz kayalığın yüzünden koskoca kanatlarını çırparak, havayı sallayarak uçuşuyorlardı. Bahar güneşi kayalıkları kızdırmıştı. Kaya aralarında mavi sütleğenler, sarı safranlar, mor üçgül çiçekleri… Kekikler açtı açacaklar, güneşte ağır kokuları ılgıt ılgıt esiyor.
Hasanın son umudu duvarın dibindeki yuvadaydı. Ama bu yuvaya her zaman zor inmişti. Bir keresinde asılı kalmıştı da kayada, nasılsa kurtulmuştu ama, kurtulması çok zor olmuştu. Bir daha da o yuvaya inmemişti. Eğer, o zaman eline o eşek inciri kökü geçmemiş olsaydı, ya da kök kopsaydı, yanmıştı, belki aşağısı on minare boyuydu. Daha dibe varmadan paramparça olurdu. Ortalık karmakarış kokuyordu. Hasan böyle bahar güneşinde ortalık karmakarış kokunca, kokuları hiçbir kokuya benzetemeyince, bunu kaya kokusu sanıyordu. Bu koku Anavarza kayalıklarının kokusuydu. Arılar, kertenkeleler, keklik yavruları, yuvaları, kartal yavruları, çıngıraklıyılanlar, okyılanları da böyle kokarlar. Anavarza kayalıklarında insanlar bile böyle bu kaya kokusuyla kokarlar. Hoş, ballı, bayıltıcı bir kokudur bu bahar güneşinde. Anavarza kayalıklarında yağmur da başka türlü kokar, o da ıslak kaya kokar. Bulut da kokar, o da başka başka kokar.
ben çok seviyorum hikayelerinizi hele hele şiirlerinize bayılıyorum
Sevgili Buse, Yaşar Kemal’in yazdıkları elbette seviklir ama bu kadarı yetmez. Neden çok sevdiğinizi kısa da olsa anlatmanız gerekir. Okumanın sonunda yazmak vardır çoğunlukla. Kendinizi yazmaya zorlayarak kaleminizi güçlendirebilirsiniz. “…hikâyelerinizi çok seviyorum ” deyip kaçmak olmaz. Olur olmasına da kolaycılık olur. Kolaycılıktan da bir şey çıkmaz. Ben çıkmasını istediğimden yazdım bunları. İçtenlikle.
Yazınızı çok beğendim oldukça eski bir tarih ama yorum yapmadan geçmek istemedim. Yazmak gerçek anlamda yetenek isteyen bir eylem. Sizler yazın bizler okuyalım. Okumak çok daha keyifli. Sevgiler.