Bilimin Maskesi ve İhanetin Tanısı: “Drapetomani” Adlı Utanç Verici Hastalık

Köleliğin En Büyük Yalanı: Özgürlük Arzusu “Delilik” İlan Edildiğinde

Yazar: Âkil Bîçare

(Tarihin Kara Lekesi: Sömürgecilik Zihniyeti, Nasıl Olup da Tıp Kıyafetine Bürünmüştür?)


Aziz Okuyucularım, Ey İnsan Onurunun Değerini Bilenler!

Şimdi size, insanlık tarihinin en utanç verici, en akıl almaz ve en zalim safsatalarından birini anlatacağım. Bu hikâye, bilimin, siyasi ve ekonomik zulmün bir aracı olarak nasıl kullanıldığının tüyler ürpertici bir ispatıdır. Hikâyenin adı: Drapetomani.

I. Tanı: Köleliğin Mutluluğuna İnanmak

Mesele 1851 yılında, Amerikalı doktor Samuel A. Cartwright adında bir zâtın zihninden çıkmıştır. Doktor Bey, köleleştirilmiş Afrikalıların tarlalardan kaçma eğilimine takmıştır kafayı.

  • Akıl Dışı Mantık: Cartwright, şöyle bir sonuca varmıştır: Kölelik, bu insanlar için öylesine doğal ve faydalı bir düzen olmalıdır ki, eğer bir köle kaçmak isterse, bunun tek sebebi akıl hastalığıdır!
  • Hastalığın Adı: Yunanca’da “kaçak köle” anlamına gelen drapetēs ve “delilik” anlamına gelen mania kelimelerini birleştirerek bu “hastalığa” Drapetomani adını vermiştir.
  • İdeolojik Temel: Bu tanı, köle sahiplerinin vicdanını rahatlatmak için tasarlanmış sarsılmaz bir inanca dayanır: “Köleler durumlarından memnundur; kaçanlar, işlerin doğal düzenine karşı bağışıklık kazanmış hastalardır.” Tıp, böylece bilimsel ırkçılığın ve sömürünün maskesi haline gelmiştir.

II. Tedavi: Kırbaç ve Çocuk Muamelesi

Cartwright, bu “hastalığın” sadece nedenini değil, önlenmesini ve çözümünü de öneriyordu ki, işte işin zalimliği burada başlar.

  1. Önleyici Tedbir: Doktor Bey, “sebepsiz somurtkan ve tatminsiz” olan kölelerin (kaçışın ilk uyarı işareti) durumunda, “Şeytanı kırbaçlamak” gibi “önleyici bir tedbirden” bahsediyordu. Yani, zihinsel hastalığın tedavisi, fiziksel şiddetti!
  2. İtaatkâr Konum: Cartwright, İncil’den alıntılar yaparak köleliğin Tanrı’nın iradesi olduğunu savunur. Kölenin “teslimiyet pozisyonunda” (itaatkar diz bükücü) tutulması, efendisinin ona karşı nazik olması ve yaşamın temel rahatlıklarını sağlaması gerektiğini söyler. Ancak, kölenin efendisiyle eşit seviyeye çıkmaya çalıştığı en ufak bir eğilimde bile, çocuğa davranır gibi cezalandırılması gerektiğini iddia eder.

Bu, modern psikolojinin ve sosyolojinin gözünde, kölenin bedeninin tiranlaştırılması ve özgürlük arzusunun patolojikleştirilmesi demektir.

III. Tarihin Hicvi: Kuzey’in Alayı ve Günümüzün Utancı

Cartwright’ın makalesi Güney’de ciddiye alınsa da, Kuzey Amerika’da alay konusu oldu ve sertçe hicvedildi.

  • Olmsted’in İronisi: Ünlü mimar Frederick Law Olmsted, bu duruma ironik bir şekilde yaklaştı: Beyaz sözleşmeli hizmetçilerin de sıkça kaçtığını gözlemleyerek, bu “hastalığın” aslında beyaz Avrupa kökenli olduğunu ve tüccarlar tarafından Afrika’ya getirildiğini varsaydı. Bu, kölelik savunmasının ne kadar akıl dışı olduğunu gösteren muazzam bir eleştiriydi.
  • Çağdaş Hüküm: Bugün Drapetomani, bilimsel olarak tamamen çürütülmüş bir sözdebilim (pseudoscience) olarak kabul edilir ve bilimsel ırkçılığın en utanç verici parçalarından biridir.

Sonuç: Drapetomani, bize sadece köleliğin zalimliğini değil, aynı zamanda iktidarın, zulmü meşrulaştırmak için bilimi ve dili nasıl çarpıtabileceğini gösteren karanlık bir derstir. Özgürlük, ne zaman bir akıl hastalığı olarak tanımlansa, orada bir tiranlık hüküm sürüyor demektir. İnsan onurunun ilk şartı, zincirleri kırma arzusunu “delilik” ilan eden her türlü otoriteye karşı uyanık olmaktır.