Olmazsa Olmaz Şart: Sine Qua Non ve O Zaruri Mazeretimiz!

Azizim, Eksik Olan Tek Bir İmzadır; Lakin O İmza Olmazsa Kıyamet Kopar!

Yazar: Jungish

(O Yüksek Mertebeli Latin Lafının Gündelik Hayatımıza Musallat Oluşu)


Aziz Okuyucularım, Ey Evrak Peşinde Ömür Tüketenler!

Şimdi size, o koca mekteplerde, o kalın Latince kitaplarda yazan, lakin bizim gündelik hayatımızın ve bürokratik dertlerimizin tam kalbinde oturan bir yüksek mertebeli ecnebi lafı anlatacağım: Sine qua non!

Bu laf, öyle basit bir “gerekli” demek değildir, efendim. Bu, “onun olmadığı yerde, hiçbir şey olmaz!” anlamına gelen, mutlak, zaruri ve kaçınılmaz bir şarttır. Hayatınızdaki o en basit işin bile, bu Sine qua non tuzağına düşmesi an meselesidir.

I. Gündelik Hayatta Sine Qua Non: Eksik Kaşenin Felaketi

Bizim memleketimizde bu “olmazsa olmaz” durumu, en çok resmi dairelerin kapısında yaşanır.

  1. Damat Bey’in Başarısızlığı: Düşünün ki, bizim o aceleci Damat Bey, hanımının nüfus cüzdanını yenilemek için bütün evrakı toplamıştır. Sanır ki, iş bitti. Lakin kapıdaki memur efendi, o soğuk bakışıyla der ki: “Beyim, şuradaki vesikalık fotoğrafın arka fonu, açık mavi olmalıydı! Bu fotoğraf turkuazdır! Sine qua non şartı budur!”
    • Sonuç: Turkuaz fotoğraf, meselenin çözülmesinin önündeki mutlak engeldir. O fotoğraf olmazsa, ne dünya döner, ne de cüzdan çıkar!
  2. Aşkın Şartı: Bir genç, sevdiği kızın peşinden koşar. Kızın gönlünü çalmak için nice şiirler yazar, nice fedakârlıklar yapar. Lakin kızın annesi (o gizli patriyark) gelir ve der ki: “Oğlum, bizim kızımızla evlenmenin Sine qua non’u, evvel emirde bir devlet memuriyeti maaşıdır! Senin o boş boğaz edebiyatın, bu işte geçmez!” Aşkın bütün güzelliği, tek bir maddi şarta (sine qua non) takılıp kalır.

II. Mesleki Ahlakın Temeli: Ruhunu Yıkayıp Gelmek

Bu Latin lafı, sadece bürokratik evrakta değil, ahlaki ve mesleki sorumlulukta da karşımıza çıkar.

  1. Jungcu Hekimin Yemini: Jung, “İyi bir analist nasıl olunur?” diye sorulduğunda, der ki: Analistin, önce bizzat kendisinin analiz sürecinden geçmesi, Sine qua non’dur!
    • Anlamı: Bir hekim, kendi ruhundaki çocuksu talepleri, önyargıları ve karanlık gölgeleri (shadow) temizlemeden, başkasının ruhuna neşter vuramaz. Analistin kendi ruhunu yıkaması, tedavi sanatının olmazsa olmaz, en asli şartıdır! Analistin diploması, zekâsı falan hikâyedir; kendi vicdanı ve dürüstlüğü bu işin anahtarıdır.
  2. Kötü Otoritenin Dili: Bir lider, topluma “adalet” vaat ediyorsa, bunun Sine qua non’u, kendi çıkarlarını adil kanunların önüne koymamasıdır. Lakin ne yazık ki, çoğu otorite için “güç”, “hürriyetin” Sine qua non’u olmuştur.

Sonuç: Sine qua non, hayatımızdaki kontrolün ve zorunluluğun simgesidir. O, bazen mutlak ahlaki bir şartı (dürüstlük) temsil ederken, bazen de zorbaca bir bürokratik engeli (açık mavi fotoğraf) işaret eder. Bizim vazifemiz, bu yüksek mertebeli lafın ne zaman hakikatten ne zaman saçmalıktan geldiğini ayırt edebilmektir.