Canavarın Beşiği: Terörizmin Dertli Çocukluğu ve İçimizdeki Gölge Hâlleri
Yazar: Jungish
Ey ahali! Hepimiz biliriz ki, şu cihanda kör taassup ve kanlı şiddet denen maraz eksik olmaz. Gazeteleri açsak, televizyonu izlesek, hemen bir yerde bir canavarın zuhur ettiğini görürüz. Biz de deriz ki, “Allah belasını versin bu hainlerin, nereden çıktı bu vahşet?”
Lakin, bizim Jung Efendi’nin de dediği gibi, yeryüzünde ne varsa, evvela bizim içimizde filizlenir. Bir alim (makalenin müellifi) kalkmış, demiş ki: O büyük, o dehşetli terör denen Gulyabani, meğerse küçücük, yalnız kalmış bir çocuğun ruhunda doğup büyüyormuş!
👶 Erken Yaşın Ziyanı: Teröristin Kimlik Kompleksi
Şimdi siz diyeceksiniz ki, canavarın çocukluğu mu olurmuş? Olur efendim, bal gibi olur! Alimler diyor ki, bu şiddete meyyal kişiler genellikle çocuklukta öyle noksanlıklar, öyle ihmaller, öyle travmalar yaşamışlar ki, ruhlarında bir fay hattı açılmış.
- Bağlanma Yetersizliği: Tıpkı bahçede susuz kalmış bir fidan gibi, bu çocuklar anneden, babadan o güvenli bağlanmayı ve koşulsuz sevgiyi alamamışlar. İçlerinde sürekli bir değersizlik kompleksi büyümüş. Bu noksanlık, o çocuğun “Ben Kimim?” diye sorduğu Kimlik Kompleksini zehirlemiş.
- Yabancılaşma ve Utanç: O çocuk, büyüdükçe bu utancı ve yalnızlığı taşımakta zorlanmış. Hani bizim mahallede, komşusu ne der diye ödü kopanlar var ya, işte bu çocuk da kendi ailesine, toplumuna yabancılaşmış ve içindeki büyük öfkeyi gizlemiştir.
🎭 Gölge’nin Silahlanması: Yansıtmalı Özdeşleşme
Peki, o küçük dert nasıl büyüyüp patlayan bir bombaya dönüşür? İşte burada Jung’un en can alıcı kavramı, Gölge (Shadow) devreye girer.
Hepimizin içinde kabul etmek istemediği, bastırdığı o karanlık, agresif, nefret dolu bir parçamız var, buna Gölge deriz. Normal insanlar bu gölgeyle hayat boyu güreş tutar. Lakin, ruhu travmayla yaralanmış bu zavallılar, o içlerindeki nefreti ve zayıflığı kendilerine kabul ettiremezler.
Ne yaparlar?
- Dışarıya Yansıtma: Kendi içlerindeki kötülüğü, günahı ve zayıflığı alıp, başka bir gruba, başka bir inanca, başka bir millete fırlatırlar! (Yansıtmalı Özdeşleşme’nin bir tezahürü). Canavar, artık kendisi değildir; canavar, “Öteki”dir!
- Arketipsel Doyum Arayışı: Yabancılaşmış birey, bir anda “Kutsal Davaya” katılır. Bu davanın getirdiği mutlak itaat, şiddet ve fanatizm, ona iki milyon yıllık evrimimizden gelen o güçlü Savaşçı/Kahraman Arketipini yanlış yoldan doyurma imkanı sunar. Artık yalnız ve değersiz değildir; bir grubun parçasıdır, bir misyonun savaşçısıdır!
💣 Kolektif Karanlığa Sığınma
Bu bireysel dert, bir anda kolektif bir hale gelir. İşte bu durum, terörist gruba katılan kişiye bir anda “sahte bir bütünlük” hissi verir.
- Denge Bozukluğu: Bireysel ruhun dengesini (kompanzasyonunu) kuramayan kişi, grubun dengesine sığınır. Grubun “Biz daima haklıyız, onlar daima suçlu!” şeklindeki tek taraflı, hastalıklı bilinci, onun kişisel ruh sağlığının yerine geçer.
- Kolektif Bilinçdışının Kurbanı: Grubun liderleri, üyelerin bu derin arketipsel açlıklarını (güç, ait olma, anlam) sömürür ve onları kolektif bir deliliğin içine çeker. Artık bu kişiler, kendi Bireyleşme yolculuklarından vazgeçmiş, sadece kolektif bir Gölgenin piyonu haline gelmişlerdir.
📜 Netice-i Kelam
Aziz okuyucum, terör denen illet sadece dışarıdaki bir düşman değil, aynı zamanda içimizdeki ihmal edilmiş çocuğun büyüyüp canavara dönüşmüş halidir. O yüzden, kendi içimizdeki Gölgeyi tanımak, kendi komplekslerimize sahip çıkmak ve çocuklarımıza sağlıklı bağlanma miras bırakmaktır.
Aksi takdirde, o iki milyon yıllık evrim mirasımız, bizi yeniden ilkelliğin ve vahşetin karanlığına sürükleyebilir.
Selametle ve müşahedeyle kalınız.


