Yazar: Özgür Atlas

Zıtların Kutsal Evliliği: Jung’dan Bütünleşme ve Bilinçdışının Yönetimi

Ego’nun En Büyük Görevi: Bilinçli Hızı Durdurup Köklere Dönmek Carl Gustav Jung’un bireyleşme (individuation) sürecinin nasıl işlediğini, bilinçdışı ile bilinç arasındaki çatışmayı ve bu sürecin neden toplumsal bir zorunluluk haline geldiğini anlamak önemlidir. Jung, bu dönüşümün kesin bir reçetesi olmadığını, ancak semboller aracılığıyla yönetilebileceğini vurgular. I. Bütünleşmenin Zorunlu Geri Dönüşü

OKUMAK İÇİN TIKLA

C. G. Jung ve Rüyaları Yorumlama

C. G. Jung, rüyaları yorumlarken sadece kişisel içeriği değil, aynı zamanda kolektif bilinçdışından kaynaklanan ve bireyleşme yolculuğuna rehberlik eden arketipsel temaları ve imgeleri ele alır. 1. Rüyalarda Yorumlanan Ana Temalar ve İmgeler Jung’un rüyaları yorumlarken kullandığı temel temalar, imgeler ve arketipsel kişilikler şunlardır: A. Su İmgeleri: Bilinçdışının Sembolü B. Gölge

OKUMAK İÇİN TIKLA

Felsefe Yumurtası (Philosophical Egg) Nedir?

“Felsefe Yumurtası” (philosophical egg) kavramı, özellikle simya (alşimi) ve bireyleşme (individuation) süreçlerindeki merkezi sembolik rolüyle açıklanabilir. “Felsefe yumurtası” terimi, C. G. Jung’un analitik psikolojisinde ve simya felsefesinde kullanılan yüksek sembolik değere sahip bir yaşam tohumu veya kabıdır. 1. Simyadaki Kökeni ve Amacı Simya geleneğinde (Orta Çağ doğa filozoflarında) felsefi yumurta,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bireyleşme Süreci Üzerine Bir İnceleme

C. G. Jung’un “A Study in the Process of Individuation” (Bireyleşme Süreci Üzerine Bir İnceleme) başlıklı makalesi, esasen bireyleşme sürecini ampirik olarak göstermek amacıyla yazılmıştır ve bu süreci, orta yaşlı bir kadın hastanın (“Miss X”) kendiliğinden ürettiği sembolik resim serileri üzerinden detaylı bir vaka analizi sunar. I. Giriş ve Vaka

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aklın ve Karanlığın Evliliği: Kendini Bütünlemenin İmkansız Reçetesi

Transcendent Fonksiyon: Sembollerle Gelen Dönüşümün Gizemi Yazar: Jungish (Hayatın Problemi Çözmek Değil, Onu Aşmaksa, Anahtar Nerededir?) Aziz Okuyucularım, Ey Bütün Olma Arzusu Taşıyanlar! Şimdi size, ruhun o en büyük görevini, yani bilinçli olanla (aklınızla) bilinçdışı olanı (gölgenizle, rüyalarınızla) nasıl birleştireceğinizi anlatacağım. Carl Gustav Jung, bu sürece “Transandant Fonksiyon” (Transcendent Function)

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yengeç Dönencesi’nin Hükmü: Batı Aklı Neden Doğulu Huzuru Taşıyamaz?

Jung’dan Coğrafi Psikoloji Dersi: Meditasyon, Neden Bize “Sisli Kaos” Getirir? Yazar: Jungish (Olanın Bitene Dair Hem Gülüp Hem Düşündüren Filozof) Aziz Okuyucularım, Ey Kendi İçindeki Boşluğu Dolduramayanlar! Şimdi size, Carl Gustav Jung’un o koca bilgeliğinden süzülen, hem coğrafi hem de psikolojik bir sırrı ifşa edeceğim: Yengeç Dönencesi! Bu, sadece haritada

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zihnin İki Yakası: Bilinçdışını Kontrol Etme Yanılgısı ve Yoga’nın Tehlikesi

Ego’nun En Büyük Hatası: Bilinmeyeni Sindirebileceğini Sanmak Yazar: Jungish (Batı Aklı, Neden Doğunun Huzurunu Taşıyamaz?) Aziz Okuyucularım, Ey İçindeki Karanlıkla Güreşenler! Şimdi size, insan olmanın en büyük psikolojik paradoksunu anlatacağım. Hepimiz bütün olmak (individuation) isteriz. Lakin bu bütünlüğe giden yolda, karşımızda öyle bir düşman var ki, ne onu biliyoruz ne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Genlerimizin Derin Tarihi ve Yaşadıklarımızın Mirası: Filogenetik ve Epigenetik

Hücrelerimize İşlenen Hikayeler: Biyolojinin En Büyük Sırları Yazar: Jungish (Biz, Sadece Annemizden Babamızdan Değil, Bütün Kâinattan Geliyoruz.) Aziz Okuyucularım, Ey Varoluşunun Kökenini Merak Edenler! Şimdi size, insan olmanın en temel iki sırrını, yani “Ne kadar eskiyiz?” ve “Yaşadıklarımız Kaderimizi Nasıl Değiştirir?” sorularının cevabını anlatacağım: Filogenetik ve Epigenetik. Bu iki ilim,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anima arketipinin kolektif ve tarihsel doğası

Anima’nın Arketipsel ve Tarihsel Yönü Bu bölüm, bilinçdışının figürlerinin (Anima gibi) gerçek dışı, ancak kendiliğinden bir benzeşimin ürünleri olan çarpıcı mitolojik veya şiirsel ifadelerle bağlantılar gösterdiğini kanıtlamaktadır. Bu örnekler, Anima’nın sadece kişisel bir fantezi değil, aksine bilinçdışının filogenetik substratında (kolektif bilinçdışında) işleyen, uzak geçmişe ait bilinmeyen bir psişik yaşamı çağdaş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçdışında Neler Var ?

Bilinçli, Bilinçsiz ve Bireyleşme Üzerine Bir İnceleme bölümünde anima figürünün bilinçdışı bağlamında anlatılıp açıklanmasının temel nedeni, bireyleşme (individuation) sürecini ve bilinçdışının kişisel merkezinin (ikinci bir ego) olmaması durumunda bile gösterdiği parçalı kişilik tezahürlerini detaylandırmaktır. İşte kaynaklarda belirtilen temel nedenler ve bağlamlar: 1. Bilinçdışının Fragmenter (Parçalı) Kişilik Tezahürlerini Açıklamak Yazar, bilinçdışında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gölgenin Parçalı Oyunu: Bilinçdışında İkinci Bir “Ben” Yok, Sadece Kompleksler Var!

Rüyanın Kalabalığı: O Kaotik Sesler, Bütünlüğün İmkansız Merkezini Arıyor Yazar: Jungish (O Görünmez Karakterler Neden Hep Kusurlu ve Yarım Kalmıştır?) Aziz Okuyucularım, Ey Kendi İçindeki Kalabalıkla Uğraşanlar! Şimdi size, insan ruhunun o en karanlık, en gizemli meselesini, bilinçdışımızın doğasını anlatacağım. Çoğumuz, rüyalarımızda, fantezilerimizde öyle karakterlerle karşılaşırız ki, sanırız içimizde bizden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sezgilerimiz

Bilinçdışının özerkliğini ve önemini gösteren başka bir örnek Sezgi (Intuition)dir. Sezgi, çok karmaşık nitelikteki bilinçdışı süreçlere büyük ölçüde bağlıdır. Bu özelliğinden dolayı, sezgi “bilinçdışı aracılığıyla algılama” (“perception via the unconscious”) olarak tanımlanmıştır. Bu açıklama, bilinçdışının zekice ve amaçlı işbirliği sergilediği ve yalnızca “unutulmuş veya bastırılmış içeriklerin bir toplanma yeri” olmadığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Pythagorasçı Karşı Dünya Fikri

“Pythagorasçı karşı dünya” (Yunanca: antichthon) fikri, hem kozmolojik hem de simgesel açıdan çok derin bir kavram — ve Jungiyen bakışla da büyüleyici biçimde okunabilir.Şöyle adım adım açıklayayım: 🌍 1. Antik Pythagorasçı Kozmoloji Pythagorasçılar, evreni sayısal bir uyum ve denge (harmonia) olarak görürlerdi.Onlara göre göksel düzen, yalnızca fiziksel bir sistem değil,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçdışının Merkezi Sorunu

Özet: Paragraf, bilinçdışında egonun düzenine eşdeğer bir düzen bulma umudunun az olduğunu belirterek başlar . Bilinçdışında Pisagor’un “karşı-dünya”sı gibi bilinçsiz bir ego-kişiliği keşfetmek olası görünmemektedir . Ancak yazar, bilincin bilinçdışından doğduğu gibi, ego merkezinin de bir şekilde potansiyel olarak içinde barındığı karanlık bir derinlikten billurlaştığı gerçeğini göz ardı edemeyeceğimizi vurgular

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Bireyleşme” kavramı ne anlama gelir?

Bilinçli ile bilinçsiz arasındaki ilişki ve bireyleşme (individuation) süreci, analitik tedavi (bilinçsizliğin varlığını hesaba katan bir prosedür) sırasında düzenli olarak ortaya çıkan sorunlardır. Özetle, bu bölüm “bireyleşme” kavramının ne anlama geldiğini açıklamak için başlangıç niteliğinde sözler sunar. Normal koşullar altında, bilinçsiz, bilinçli ile sorunsuz ve fark edilmeden işbirliği yapar. Ancak,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Olmazsa Olmaz Şart: Sine Qua Non ve O Zaruri Mazeretimiz!

Azizim, Eksik Olan Tek Bir İmzadır; Lakin O İmza Olmazsa Kıyamet Kopar! Yazar: Jungish (O Yüksek Mertebeli Latin Lafının Gündelik Hayatımıza Musallat Oluşu) Aziz Okuyucularım, Ey Evrak Peşinde Ömür Tüketenler! Şimdi size, o koca mekteplerde, o kalın Latince kitaplarda yazan, lakin bizim gündelik hayatımızın ve bürokratik dertlerimizin tam kalbinde oturan

OKUMAK İÇİN TIKLA

İki Yüzlü Tanrı: Janus – Başlangıçların, Bitişlerin ve İnsan Ruhunun Kapısı

Roma’nın O Unutulmaz Sırrı: Neden Ocak Ayı Bir Yüze Geçmişi, Diğeri Geleceği Taşır? Yazar: Jungish (Hayatın Her Geçişinde İlk Zikredilen O İlahî Güç) Aziz Okuyucularım, Ey Yeni Yıla Umutla Bakanlar! Şimdi size, bütün bir medeniyetin, bütün bir yılın ve bütün bir hayatın gizemini sırtında taşıyan o koca Roma tanrısından bahsedeceğim:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçdışının Janus Yüzü: Kaderimiz Geçmişten mi, Gelecekten mi Geliyor?

Antik Roma mitolojisinde Janus, genellikle biri geçmişe, diğeri geleceğe bakan iki yüze sahip olarak tasvir edilen tanrıdır; başlangıçların, geçişlerin ve sonların tanrısıdır. C. G. Jung, psişenin en derin katmanını incelerken bu güçlü metaforu bilinçdışının doğasını açıklamak için kullanır: “Bilinçdışı Janus yüzlüdür”. Bu ifade, bilinçdışının basit bir unutulmuş anılar deposu (Freud’un

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçdışının İhtilali: Ego’nun Kontrolü Ne Zaman ve Nasıl Kaybolur? (Jungiyen Bir Analiz)

Yazar : Jungish Psikolojik hayatımızda kendimizi rasyonel kararlar alan, duygularını yöneten bilinçli bir varlık, yani Ego olarak algılarız. Oysa, Carl Gustav Jung’un analitik psikolojisi, bu kontrol merkezinin ne kadar kolay devrilebildiğini ve insan kaderinin büyük ölçüde bilinçdışı faktörlere bağımlı olduğunu gösterir. Sürekli olarak sorduğumuz bu kritik soruların yanıtları, Ego’nun sınırlarını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ben (Ego) ve Bilinç: Jungiyen Perspektifte Kimliğin Sınırları

Bilinçli varoluşumuzun merkezinde yer alan Ben (Ego) kavramı, psikolojik bütünlüğün anlaşılmasında kritik bir rol oynar. C. G. Jung’un analitik psikolojisine göre, zihnimizdeki bu merkezi figürün sınırları son derece nettir ve bu sınırlar doğrudan bilinçlilik durumuyla çizilir. Sıklıkla karşılaşılan “Ben ile ilişkili olan her şey bilinçlidir” ifadesi, psikolojik bireyin kimliğinin nasıl

OKUMAK İÇİN TIKLA