Kategori: Ergün Doğan

MOLOZLARDA UNUTULAN EZGİLER*

Otobüsün camından dışarı dalgın dalgın bakan gözlerine yeşil bir kalem çekmiş Sultan. Yanaklarında ateş parçaları, kızıl ejder pulları gibi pırıl pırıl geziyor. Vatan Caddesi’nin iki yanından akan sarı, gri binalara inat dudakları da pespembe. Bu canlı renkler, satamadığından elinde kalan bir demet gülle birlikte, kalın bacaklarını açıkta bırakan çiçekli kısa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Boş Kentin Masalı – Ergün Doğan

Bu hikâye aslında bir kentin var oluş ve yok oluş hikâyesidir. O nedenle bu hikâyeyi kadınıyla çocuğuyla, otuyla böceğiyle ve kurduyla kuşuyla bütün bir kent anlatmalıydı. Hep bir ağızdan, kesintisiz ve tek bir ses gibi anlatmalıydı. Bu kesintisiz ve hep bir ağızdan anlatımla giydirilmiş çok yönlü aydınlatma tekniği gibi deneysel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sessizlik Kulesi – Ergün Doğan

Bu şiir, Sivas Katliamı’nın 10. Yıl Anısına Pir Sultan Abdal Derneği’nin düzenlediği şiir yarışmasında birincilik ödülüne değer görülmüştür. SESSiZLiK KULESi (1) simya ve civayla giriyoruz hayata şakaklarımızda zonklayan bir mayayla kor ve ateşle küllenen yazgımızla kabzasında saklı tabutunu taşıyan yanağı keskin yırtıcı mavzerler gibi ne ki hayatta taşır kendi çarmıhını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yollar söner de yatağını kaybetmez – Ergün Doğan

Kartal Tepesi’nde oturmuş düşünüyordu. Şu dalgalar boyunca yosun tutmuş kıyılara vuran nice zerrecik, içindeki balıkçı tekneleri, tonlarca ahşap, demir, et, kemik yığınları… Nasıl anlatacağını bilemiyordu! Yani biriktirdikleri, Kıyıköy, baharı karşılarken yaprakların aldığı renkler… Deniz, suyunu hiç kaybetmez, döner döner yatağında bulur kendini, üzerinde yollar söner de kaybetmez kendini… O yüzden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aynaya Bakıyoruz – Ergün Doğan

Şu anda bana en korku veren şey, belki de posta memurlarımızın yazgıları… Ingeborg BACHMANN Açık pencereden dolan rüzgarın tül perdeyi havalandırmasıyla belden yukarısı açık seçik görünmeye başlamış, onu suçüstü yakalayan ilk biz olmuştuk. Gerçi tülperdenin dalga dalga akarak tekrar kapanması yüzünden, onu görebildiğimiz bütün zaman, zarfı açtığı birkaç saniyeyle sınırlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Boşluk – Ergün Doğan

Gülümü yaratacağım senin için. Hem de ne kadar elmas varsa deniz suyunda o kadar gülü, ne kadar yüzyıl varsa gök tozları içinde o kadar gülü, tek bir çocuk kafasında ne kadar düş olabilirse o kadar… Louis ARAGON BOŞLUK Birileri fısıldamalıydı bizlere, doğruyu söylemeliydi. Sözcüklerin taşıdıkları anlamları kavramamız nasıl mümkün olacaktı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Taş ve hançer – Ergün Doğan

Hiçbir yolculuk nedensiz değildir. Uzun ya da kısa fark etmez, gizli bir öğretinin nesilden nesile taşınması gibidir yolculuklarımız. Zaman aktıkça bu gizli öğretinin üzeri, sıra sıra katmanlarla örülür ve geriye yalnızca yolculuğun kendisi kalır. Öyle ya, bizler sırlarımızın ne kadarını biliyoruz! İçimizde büyüttüğümüz örüntüler hangi gizlerimizi saklıyor? Ve yollara düşerken,

OKUMAK İÇİN TIKLA