Ruhi Su mülakatı (BBC Türkçe, 1977)
BBC Türkçe, opera ve halk müziği sanatçısı Ruhi Su ile 1975’te Londra’da bir mülakat yapmıştı. 1985 yılında ölen Ruhi Su, bu mülakatta, o dönemdeki projelerinden ve sanat geçmişinden söz ediyor.
OKUMAK İÇİN TIKLAsorguluyorum o halde varım…
BBC Türkçe, opera ve halk müziği sanatçısı Ruhi Su ile 1975’te Londra’da bir mülakat yapmıştı. 1985 yılında ölen Ruhi Su, bu mülakatta, o dönemdeki projelerinden ve sanat geçmişinden söz ediyor.
OKUMAK İÇİN TIKLAAĞIT Karalı bir haber düşmüş geliyor Bakır antenlere kardeş gümüş tellere Ne bir ezan sesi ne çan çalıyor Sabahın seheri kardeş, çıkmış yollara Sabahın seheri Nazım Kardeş, çıkmış yollara Her hali aklımda, aklımdan gitmez Sol yanım unutsa kardeş sağım unutmaz Böylesi bir cana ölüm kar etmez Sürer tazelenir kardeş, gelir
OKUMAK İÇİN TIKLAÖĞÜTLER Dostlarım, kardeşlerim, canlarım Kaldırın başlarınızı Suçlular gibi yüzümüz yerde Özümüz darda durup dururuz Kaldırın başlarınızı yukarı Bize göz verildi, gözleyin diye Dil verildi, söyleyin diye Kulak verildi, dinleyin diye El, gövdede kaşınan yeri bilir Dert bizde, derman ellerimizdedir Ararsan bulursun Verirsen, alırsın İnanmazsan, gelir görürsün. Ruhi Su
OKUMAK İÇİN TIKLARuhi Su’yu sesiyle, türküleriyle, müzik alanındaki etkinlikleriyle tanımak başka; kişi olarak, ödünsüz gerçek bir aydın, dünya görüşü ile yaşamını bütünleştirmiş çağdaş bir bilge olarak tanımak daha başka. Bu kitapçık, birlikte sunulan ve özgün ses bantlarından seçilip düzenlenen CD’si ile birlikte, Ruhi Su’nun diğer plak kaset ve CD’leri ile yanyana konunca,
OKUMAK İÇİN TIKLAİNSAN VE EMEK Bir sergiyle geldi bahar Ne don vurur, ne meyve verir Öylece bir çiçek düşlemesi Ne güzel bir oyundur canım Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi Benim memleketimde bugün Kırk elli bin liradır Resmin metrekaresi Ve dillere destandır canım Turan Erol beyazıyla Bodrum’un mavisi Bir gece kulübünde bugün Kırk
OKUMAK İÇİN TIKLA“Asl’olan da sanmak değil, saymaktır.” Nazlı babaannem onu dinlerken bir akrabasını yıllar sonra bulmuş gibi yaşarırdı. Boşuna değildi yaşarması, akrabalık duygusu da kadim bir şeydir, kabileden, aşiretten başlarsınız, sonra dil olur, lehçe olur, sonunda da bir aksan olur ve oradan akraba olursunuz: “Keder Aksanı” diyelim ya da “Kahır lehçesi”. Bu
OKUMAK İÇİN TIKLARuhi Su, 1934’te tifo nedeniyle hastanede yatan Sabahattin Ali’yi ziyarete gitmiş, birkaç yıl sonra Ankara’da konservatuvarda yeniden buluşmuşlar. Ruhi Su, konservatuvarın opera bölümünde Cari Ebert’in öğrencisi olmuş; Sabahattin Ali’den de diksiyon dersleri almış. Sonraki yıllarda, sıkça Muvaffak Şereflerin evine gider, oradaki akşam toplantılarında türkü söylermiş. Sabahattin Ali’nin ölümünden sonra, Ali
OKUMAK İÇİN TIKLARuhi Su’nun ölüm yıldönümü vesilesiyle herkes bir şeyler söylüyor; herkes bir şeyler yazıyor. Bazıları, Ruhi Su müziğini onun siyasi duruşundan, onun siyasi bakışından ayırarak, sözüm ona, “üzüntülerini(!) ifade etmektedirler. “Ne güzel türküler söylerdi!” diyerek, soyut ve anlamsız bir ?üzüntü? dile getiriliyor. Buna izin vermeyelim. Vermeyeceğiz. Zira Ruhi Su, yalnızca mükemmel
OKUMAK İÇİN TIKLAMerak ediyorum, o pasaport duruyor mu? Hani Ruhi Su’ya ‘sakıncalı’ fişinden dolayı uzun süre verilmeyip iş işten geçtikten sonra verilen pasaport… Hani artık kullanılmasına gerek olmayan pasaport. Hani şu ‘bir defaya mahsus’ verilen… “O kullanılamayan pasaport özenilerek saklansın; çünkü bizden sonraki kuşaklar bugünü öğrenmek ve anlamak için o kullanılamayan pasaportu
OKUMAK İÇİN TIKLA“Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi” Çarpık düzen ve bununla birlikte halk kültürünün yozlaşmaya yüztuttuğu bir dönemde bütün zorlukları göze alarak geçmişin direncini taşıyan kültür mirasını sahiplenen ilk isimdir Ruhi Su. Halkıyla bütünleşmek, sanatçı yönüyle
OKUMAK İÇİN TIKLA1. 1912 yılında Van’da doğdu. Günü, ayı bilinmiyor. Annesi, babası bilinmiyor. Adı Mehmet’ti. Kimin koyduğu bilinmiyor. Soykırım yapanların ‘kılıç artığı’ dediği Ermeni çocuklardan biri olduğu söylenir. 4 yaşındayken Adana’da çocuksuz bir ailenin yanına verdiler. Kimin verdiği bilinmiyor. 2. 6 yaşındayken Fransızlar Adana’yı işgal edince Adanalıların ‘kaç-kaç yılları’ dedikleri dönem başladı.
OKUMAK İÇİN TIKLAİNSAN VE EMEK Bir sergiyle geldi bahar Ne don vurur, ne meyve verir Öylece bir çiçek düşlemesi Ne güzel bir oyundur canım Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi Benim memleketimde bugün Kırk elli bin liradır Resmin metrekaresi Ve dillere destandır canım Turan Erol beyazıyla Bodrum’un mavisi Bir gece kulübünde bugün Kırk
OKUMAK İÇİN TIKLA“İnsan sesi, çalgıların en soylusudur. Hiçbir çalgı, insan sesinin anlatma gücüne sahip değildir. Fakat insan sesi de dahil, kullandığı çalgının gerektirdiği yeteneklerden yoksun kişi, hem kullandığı enstrümanı, hem de o enstrümanla yaptığı işi yozlaştırır. Şarkı söylemeyi meslek olarak seçen bir insan için, bu -en azından- bir klasik eğitim, bir ses
OKUMAK İÇİN TIKLAİNSAN VE EMEK Bir sergiyle geldi bahar Ne don vurur, ne meyve verir Öylece bir çiçek düşlemesi Ne güzel bir oyundur canım Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi Benim memleketimde bugün Kırk elli bin liradır Resmin metrekaresi Ve dillere destandır canım Turan Erol beyazıyla Bodrum’un mavisi Bir gece kulübünde bugün Kırk
OKUMAK İÇİN TIKLAORTAK BELLEĞİMİZDİR DOSTLAR(*) “ Benim memleketimde bugün Kırk elli bin liradır Resmin metre karesi Ve dillere destandır canım Turan Erol beyazıyla Bodrum’un mavisi Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi” (**)
OKUMAK İÇİN TIKLA