Kategori: Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik Abasıyanık: Nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?

“Yedi senedir bu sokaktan gayri İstanbul şehrinde bir yere gitmedim. Ürküyorum. Sanki döveceklermiş, linç edeceklermiş, paramı çalacaklarmış ne bileyim, bir şeyler işte gibime geliyor da şaşırıyorum. Başka yerlerde bana bir gariplik basıyor. Her insandan korkuyorum. Kimdir bu sokakları dolduran adamlar? Bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı adamlarla dolu. Sevişemeyecek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık: Zenginin deli, haris, egoist, gaddar, fakirinin kayıtsız sersem olduğu bir şehirde uyanıyorum

“Büyük hayaller kuralım sevgilim! Ben şimdi böyle yapıyorum… Tertemiz bir şehirde, asfalt caddeler üstünde, dibinden metrolar geçen, üstünden kolosal otobüsler uçan, muazzam, eğlenceli bir şehirde seninle yaşamak istiyorum. Yazılarım bize yaşamak için lazım olanı getiriyor. Büyük kahvelerde çay içiyor, temiz lokantalarda kolalı peşkirlerle yemek yiyor, latif rayihalı şaraplar içiyor, tertemiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık: İstanbul’da her şey bir insanı sevmekle bitiyor

“Yine hava karlı. Yine İstanbul çirkin. İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir. Pis şehir. Hele yağmurlu günlerinde. Başka günler güzel mi, değil; güzel değil. (…) Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık’ın ilk öyküsü: İpekli Mendil

Sait Faik Abasıyanık, İlk öyküsü olan İpekli Mendil’i Bursa Erkek Lisesi’nde edebiyat dersi ödevi olarak yazdı. İpekli Mendil adlı ilk öyküsü 15 Nisan 1934 tarihli Varlık Dergisi’nin 19. sayısında çıktı. İPEKLİ MENDİL İpek fabrikasının geniş cephesi ayla ışıldadı.Kapının önünden birkaç kişi,acele acele geçtiler.Ben isteksiz,nereye gideceği mechul adımlarla yürürken,kapıcı arkamdan seslendi:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mahkeme Kapısı: Modern Bir Karı Koca – Sait Faik Abasıyanık

Cürmümeşhut hâkimi evvela onlara barışmalarını teklif etti. İkisi de ayak dirediler. Her ikisi de suçlu, her ikisi de davacı. Karı kocadırlar. Sirkeci’de (adını yazmamışım) bir otelde otururlar. Kadın orada müdür sıfatıyla çalışır, kocası aslen şofördür. Kadın otuz beş yaşını aşmış; erkek 330 doğumlu*. Erkeğin ismi Ahmet, anasının güzel bir ismi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mahalle Kahvesi – Sait Faik Abasıyanık “İnsanların susması korkunç bir şeydir. Dehşetli sükut.”

Yazın bu küçük mahalle kahvesinin bahçesine sık sık gittiğim için, karayelin, tipinin çılgınca savrulduğu akşam, içeriye girdiğim zaman yadırganmadım. Kahve, sapa bir yerdeydi. Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı ile üzerinde hala üç dört kuru yaprak sallanan bir asmayı kar öyle işlemişti ki, bahar akşamları, yaz geceleri pek sevimli olan bahçenin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oktay Akbal: Sait Faik’in Kayıp Aranıyor’u mutluluk arayışında düşülen düş kırıklıklarının hikayesi

Kayıp Aranıyor tam anlamıyla aydın, kültürlü, zevk ve anlayışın en ileri düzeyine varmış genç bir kızın gerek hayatta, çevresinde, yaşadığı toplumda, gerek aşklarında, mutluluk arayışında durup dinlenmeksizin düştüğü bir yığın düş kırıklıklarının hikayesidir. (…) Şurasını açıkça söylemek gerekir, Sait Faik’in bu romanı derli toplu, okuyanı baştan sona kadar sürükleyen bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mahkeme Kapısı – Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik’in mektuplarından sonra şimdi de Haber gazetesinin “Mahkemelerde” köşesi için kaleme aldığı 26 yazısı okurla buluşuyor. Edebiyatın bu büyük ve yalın kalemi mahkeme kapılarında yaşanan dramları, gülünç olayları ama hep insanı anlatıyor. Yazıya kalemini açtıktan sonra öpecek kadar bağlı olan Sait Faik’in bu yazıları da öykü tadında… 

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Mesut Kimdir?”: Sait Faik’in hiçbir kitabına girmemiş öyküsü

Muhteşem bir finali olan hikâye “Mes’ut Kimdir?”, 12 Haziran 1948’de Yedigün’de (sene 16, No 13) yayınlanmış. Bu dönemde yazdığı başka metinleri de başka araştırmacılar bulursa hiç şaşmam. Zira o sıralarda zaten hep belli bir geleneği olmuş bu tür “edebiyatlı magazin” dergilerinde (bunu özel bir tür adı olarak teklif etmek isterim)

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sokaktan Geçen Kadın”: Sait Faik’in hiçbir kitabına girmemiş öyküsü

“Sokaktan Geçen Kadın” Salon dergisinin 1 Şubat 1949 tarihli 31 nolu sayısında yayınlanmış. Sait Faik, yine bu dergide yayınladığı diğer üç hikâyeyi (“Karanfiller ve Domates Suyu”, “Ermeni Balıkçı ve Topal Martı” ve “Sinağrit Baba”yı), 1950’de çıkan Mahalle Kahvesi kitabına almış ama nedense bunu almamış. Belki bu metni ileride çıkacak bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık – Abidin Dino “Sait Faik Adalı’ya büyük adamsın derseniz, o size…”

Sait Faik Adalı’nın soyadı Abasıyanık’tır. Sait Faik Adalı Abasıyanık’ı tanımakla yeni bir ada keşfetmiş kadar sevinebilirsiniz, Adalı’nın adası bir dünyadan büyüktür, içinde her şey var. Gorki’nin Rus edebiyatına yaptığı hizmeti, Adalı Türk edebiyatına yapacak. Fakir fukaralar anafordan futbol maçına girer gibi Sait Faik’le beraber kitaplarımıza girdiler, yuria! Tiyatroda, her tiyatroda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şair Sait Faik

Şair Sait Faik?i, öykücü Sait Faik karşısında düşünmek, iyiden kabullenmek belki zor, ama üstüne düşünüp yeniden zevkle okumak hiç zor değil. Sait Faik, Türk öyküsünün tek başına kurucusu değildir belki ama esas yazıcısıdır demek abartı sayılmaz. Her türlü retoriğin dışında, siyasal tavır ve dilciliğin ötesinde, İstanbul?a inen bu öykü, oradan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hikâyecinin Kaderi – Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik?in dergi ve gazetelerde yayımlanan öykü ve yazılarından oluşan Hikâyecinin Kaderi?nde yer alan, ?Sur Dışında İnsanoğlu?, ?İnsanlığın Haline Doğru?, ?Mösyü Edmond Rostand?ın Cyrano?su? ve ?Galata Köprüsü?nün Sabahı ve Akşamı? başlıklı yazıları ölümünden sonra ilk kez kitaplaşıyor. Yazarın gazete ve dergi sayfalarında yayımlanmış yazıları ve röportaj-öyküleri Hikâyecinin Kaderi ile ilk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Havada Bulut – Sait Faik Abasıyanık

?… Bir adam Burgazadası?nda oturmuş, düşleri, anıları karışıyor birbirine, çocukluk, gençlik, yaşlılık yılları karışıyor birbirine, birtakım insanlar var hikâyelerinde, onlar da karışıyorlar birbirine, öyle yerler oluyor, anlatılan kişilerle, anlatan kişileri seçemiyorsunuz birbirinden…? Nurullah Ataç ?Haksızlıkların olmadığı bir dünya… İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya… Hırsızlıkların,

OKUMAK İÇİN TIKLA