Nietzsche

Çernişevski’nin ‘Nasıl Yapmalı’ romanında Rahmetov ile Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ eserindeki Zerdüşt, despot bir hükümdara karşı birlikte mücadele etseler nasıl olur?

Nikolay Çernişevski’nin Nasıl Yapmalı? romanındaki Rakhmetov ile Friedrich Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt eserindeki Zerdüşt’ün, despot bir hükümdara karşı birlikte mücadele ettiğini hayal etmek, bu iki karakterin felsefi temellerinin kesişim ve çatışma noktalarını gözler önüne seren ilginç bir düşünce deneyi sunar. Rakhmetov’un materyalist, kolektivist ve teleolojik duruşu ile Zerdüşt’ün bireyci, yaratıcı ve varoluşsal yaklaşımı, böyle bir mücadelede hem işbirliği hem de gerilim yaratırdı. Bu senaryoyu, felsefi bir dil ve ayrıntılı örneklerle, özne-nesne ilişkisi, ahlak anlayışı ve eylem felsefesi üzerinden ele alalım.

1. Ortak Amaç ve Farklı Motivasyonlar

Rakhmetov ve Zerdüşt, despot bir hükümdara karşı mücadelede birleşebilir, çünkü her ikisi de otoriteye karşı bir duruş sergiler. Rakhmetov için bu hükümdar, halkı ezen bir toplumsal yapının somutlaşmış halidir; onun amacı, bu tiranlığı yıkarak eşitlikçi bir düzen kurmaktır. Marx’ın tarihsel materyalizminden beslenen Rakhmetov, despotu maddi koşulların (sömürü sisteminin) bir ürünü olarak görür ve mücadelede halkı örgütlemeyi hedefler. Örneğin, köylüleri bir araya getirip gizli bir direniş ağı kurar, onlara bilinç aşılar ve fiziksel dayanıklılığını (çivili yatak deneyimi gibi) bu kolektif çabanın hizmetine sunar.

Zerdüşt ise despotu, Nietzsche’nin “köle ahlakı”nın bir temsilcisi olarak algılar; bu hükümdar, sürüye boyun eğdiren ve bireyin güç istencini (Wille zur Macht) bastıran bir figürdür. Zerdüşt’ün motivasyonu, halkı kurtarmaktan çok, bireyleri özgürleştirip “üstinsan” yolunda kendi değerlerini yaratmaya teşvik etmektir. O, dağdan inip hükümdarın sarayına doğru yürür, halka hitap ederek “Tanrı öldü, şimdi kendiniz olun!” diye seslenir; ancak bu, kolektif bir devrimden ziyade bireysel bir uyanış çağrısıdır.

Örnek Senaryo: Rakhmetov, köylülerle birlikte hükümdarın vergi depolarını basmayı planlarken, Zerdüşt sarayın önünde tek başına durup despotun otoritesini alenen sorgular. Rakhmetov, “Bu adam halkın kanını emiyor, onu alaşağı etmeliyiz!” derken; Zerdüşt, “Bu adam sizin korkularınızın gölgesi, ona boyun eğmeyi bırakın!” diye haykırır. Amaçları çakışsa da, Rakhmetov’un nesnel (toplumsal) dönüşüm arayışı ile Zerdüşt’ün öznel (bireysel) özgürlük vurgusu arasında bir gerilim doğar.

2. Eylem Felsefesi ve Strateji Çatışması

Rakhmetov’un eylem felsefesi, teleolojik ve pragmatiktir; o, sonuç odaklıdır ve despotun tahtını devirmek için sistematik bir plan izler. Utilitarian bir yaklaşımla, eylemlerini “en büyük fayda” ilkesine göre şekillendirir. Örneğin, hükümdarın muhafızlarını alt etmek için bir ayaklanma örgütler, silah depolarını ele geçirir ve halkı bu mücadelede birleştirir. Onun disiplinli yapısı (kişisel zevklerden vazgeçmesi, fiziksel dayanıklılığını artırması), bu kolektif direnişin omurgasını oluşturur. Hegel’in tarihsel akıl anlayışına yakın bir şekilde, Rakhmetov kendini tarihin ilerleyişinde bir araç olarak görür.

Zerdüşt’ün eylem felsefesi ise teleolojik olmaktan çok varoluşsaldır; o, bir sonuca ulaşmaktan ziyade bir süreci başlatmayı amaçlar. Nietzsche’nin “ebedi dönüş” ve “amor fati” kavramları, Zerdüşt’ün despotla mücadelesini şekillendirir: O, bu tiranlığı yıkmayı bir hedef olarak değil, bireyin kendini gerçekleştirme yolunda bir sınav olarak görür. Örneğin, hükümdarın karşısına çıkar ve onu bir düelloya davet eder; bu, fiziksel bir zaferden çok, despotun otoritesini sembolik olarak çökertmeyi amaçlar. Zerdüşt, halkı örgütlemek yerine onlara ilham verir: “Kendi yolunuzu çizin, bu adamın gölgesinden kurtulun!”

Örnek Senaryo: Rakhmetov, geceyarısı bir baskınla hükümdarın sarayını kuşatırken, Zerdüşt aynı anda sarayın balkonunda despotla yüzleşir. Rakhmetov’un askerleri kapıları kırıp içeri girerken, Zerdüşt hükümdara, “Sen bir hiçsin, çünkü insanlar sana inanmayı bıraktı,” der. Rakhmetov zaferi toplu bir çabayla ölçerken, Zerdüşt’ün zaferi bireylerin zihinlerinde başlar. Bu, Rousseau’nun “genel irade”si ile Stirner’in egoist bireyciliği arasındaki bir çatışmayı yansıtır.

3. Ahlak ve Özveri Üzerine Anlaşmazlık

Rakhmetov’un ahlakı, özveriye ve kolektif faydaya dayanır. Despotla mücadelede, kişisel hayatını riske atmaktan çekinmez; hatta gerekirse kendini feda eder. Romandaki aşkı reddetmesi gibi, bu mücadelede de duygusal bağlardan uzak durur ve tüm enerjisini halkın kurtuluşuna adar. Bu, Stoacı bir çilecilikle birleşir: Acıya katlanmak, onun için bir erdem değil, bir gerekliliktir. Feuerbach’ın materyalist hümanizmine uygun olarak, Rakhmetov’un Tanrı’sı halktır ve despot, bu halkın sömürücüsüdür.

Zerdüşt’ün ahlakı ise özveriyi reddeder; o, bireyin yaşamını ve iradesini yüceltir. Despotla mücadelede, halk için kendini feda etmek yerine, bireylerin kendi güçlerini keşfetmesini ister. Nietzsche’nin “köle ahlakı” eleştirisi, Zerdüşt’ü Rakhmetov’un özverisinden uzaklaştırır; o, despotu yenmeyi bir “sürü” zaferi olarak değil, bireysel bir güç istenci olarak görür. Schopenhauer’in irade kavramını tersine çeviren Zerdüşt, yaşamı onaylar ve bu mücadelede bile bir neşe bulur.

Örnek Senaryo: Hükümdarın ordusuyla çarpışmada Rakhmetov yaralanır ve yoldaşlarına, “Devam edin, bu dava benden büyük!” diye seslenir. Aynı anda Zerdüşt, savaş alanından çekilip bir tepeden olanları izler ve “Bu kaos, sizin kendinizi bulmanız için bir ayna,” der. Rakhmetov’un fedakârlığı, Zerdüşt tarafından “sürüye boyun eğme” olarak görülebilir; Zerdüşt’ün mesafesi ise Rakhmetov için “halkı terk etme” gibi algılanır.

4. Zaferin Tanımı ve Sonuç

Rakhmetov için zafer, despotun tahttan indirilmesi ve yeni bir toplumsal düzenin kurulmasıdır. Hükümdar devrildikten sonra, o, halkı eğitmeye ve eşitlikçi bir sistem inşa etmeye devam eder; bu, onun teleolojik vizyonunun bir uzantısıdır. Marx’ın sınıf mücadelesi zaferine benzer şekilde, Rakhmetov’un başarısı, kolektif bir yeniden doğuşla ölçülür.

Zerdüşt için zafer, bireylerin despotun otoritesini zihinlerinde yıkmasıdır; fiziksel bir tahtın düşmesi onun için ikincildir. Hükümdar yenilse bile, Zerdüşt halka dönüp “Şimdi ne yapacaksınız? Yeni bir efendi mi arayacaksınız?” diye sorar. Onun başarısı, “üstinsan”ın doğuşuyla, yani bireylerin kendi değerlerini yaratmasıyla tanımlanır.

Örnek Senaryo: Despot yenildiğinde, Rakhmetov halkla birlikte sarayı yeniden inşa etmeye başlarken, Zerdüşt kalabalığa sırtını dönüp dağlara geri döner. Rakhmetov, “Bu bizim zaferimiz,” der; Zerdüşt ise, “Zafer, kendinizi bulduğunuzda sizin olacak,” diye mırıldanır.

Felsefi Sonuç

Rakhmetov ve Zerdüşt’ün despot bir hükümdara karşı mücadelesi, materyalizm ile varoluşçuluğun, kolektivizm ile bireyciliğin, teleoloji ile an’ın kesişimini ve çatışmasını gözler önüne serer. Rakhmetov, Marx ve Hegel’in izinde, tarihin akışını değiştirmeyi amaçlarken; Zerdüşt, Nietzsche’nin yolunda, tarihin ötesinde bir anlam yaratır. Birlikte etkili olsalar da, Rakhmetov’un halkı örgütleyen disiplini ile Zerdüşt’ün bireyi uyandıran ilhamı, strateji ve ahlakta sürekli bir gerilim yaratır. Bu mücadele, 19. yüzyıl felsefesinin iki büyük damarının, sosyalizmin ve bireyciliğin, hipotetik bir karşılaşmasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir