Corona İçin Aykırı Varsayımlar – Dr. Suat Kamil Aksoy

Türkiye bir aydır yayılma hızındaki azalmanın durduğu bir evreden geçiyor. Alınmış önlemlerin ya da bireyler tarafından takınılmış tutum ve alışkanlıkların etkisiyle hız düşmüş oldu. Bu hız konusundaki ortalama tahmin rakamım yüzde 3,5 civarında. Yani taşıyan her kişi ortalama 28 günde bir kişiye bulaştırıyor. Hastalığın iyileşme süresi bundan kısa olduğu için zaman içerisinde hem vakıalar hem de ölümler azalmaya devam edecek. Ancak bu süreç çok hızlı olmayacak.Tutum ve alışkanlıklardaki genel değişimler bu hızı dramatik bir biçimde artırabilir.

Şu an hastalığı geçirmekte olduğu saptanmış 30000 kişi ve bunun çevresi takip ediliyor. Sadece bu kitle bile kontrolsüz davrandığında büyük bir patlamaya yol açabilir. Bu nedenle sabırlar azalmadan bu kitlenin ortadan kalkması önemli. Bundan sonra oluşacak yeni vakıaların ortaya çıkarılıp sınırlanması önemini korumaya devam edecek.

Tüm dünyada ve Türkiye’de üzerine gidildiğinde salgının potansiyel hasarının büyük bir bölümünün yok edilebileceği ispatlanmış oldu.
Hatta irade birliği ve sıkı çalışma sayesinde etkenin tamamen ortadan silinmesinin de mümkün olduğu ispatlanmış oldu. Yani insanlık elde herhangi bir aşı bulunmadığında da böyle durumlarla başa çıkabilecek araçlara sahip.

Hastalığın öldürücülük oranı tam bilinmiyor ama ekonomiyi olmasa bile siyaseti sarsabilecek bir orana sahip olduğu anlaşılıyor. Şu ana kadarki ekonomik hasar gerçekte virüsün yarattığı fiziki hasar değil, siyasi reflekslerin yarattığı bir hasardır. Nüfusun yüzde birinin ölmesi ekonomiye hiç bir hasar vermez.Ama böyle bir şeyin gerçekleşmesi halinde hiç bir siyasi iktidar varlığını sürdüremez. Bu gerçek kendisini hissettirdiği oranda siyasi iktidarların ekonomiyi sarsacak önlemleri hiç çekinmeden aldığı her yerde görünüyor. Elbette ekonominin hasar görmesi de siyaseti yaralayabilir. Ama bu yara diğerinin yanında önemsizdir.

Gelelim aykırı varsayımlara
Önce iki gözlem
Değişik ülkelerde saptanan vakıalara oranla ölenlerin miktarı büyük farklılıklar arz etti. Yüzde 1, 2, 3, 4, 5, 6, 10, 12, 14, 17 biçiminde farklı oranlar var.
Kimi bireylerin ölümlerinde bazı ilginçlikler var. Aynı aileden bir kaç kişinin birden ölmeleri ya da ağır geçirmeleri şeklinde istatistik olarak olasılık dışı durumlar var.
Bunlar henüz tam olarak analiz edilebilecek şeyler değil.
İlk durumla ilgili olarak ülkelerin yaşlılık oranları ve sağlık sistemleri arasındaki farklar bir açıklama olarak kabul görüyor.
Siyasi yönetimlerin refleksleri de bir açıklama başlığı oluyor. İkinci durum pek tartışılmadı ama genetik eğilim ya da rastlantı falan denilebilir.

Ben şimdi tamamen varsayım olarak corona mutantlarının farklı öldürücülük dereceleri olabileceğini konuşmak istiyorum. Şu ana kadar genetik zincirinde ufak tefek değişiklikler olsa bile asıl hikayenin değişmediği iddia edildi. Bu da aslında bir varsayım.
Ancak gerçekten çok minimal değişikliklerden dolayı büyük farklar olması olağan değil.

Ama bir an için varsayalım. Bir ülkede yayılmış olan tipin kaynağı saptanabiliyor. Türkiye’de Arabistan kökenli olduğu biliniyor. Sadece öyle değil elbette ama bu sayede ülkede öldürücülük derecesi daha düşük bir tip yayılmış olabilir. Yayıldıkça da değişimler oluşuyor elbette. Yani daha öldürücü yada daha zararsız tipler oluşuyor da olmalıdır. Ancak sonuçta bir ana tema vardır. Örneğin İtalya’dan gelen daha öldürücü tip yayılmış olabilir ve küçük bir yüzde teşkil ettiği için etki gösteremez.

Yani özetle ülkeler arasındaki farkları bu şekilde açıkladığımızı kabul edersek öldürücülük derecesi çok yüksek olan tiplerin de var olabileceği düşünülebilir. Bu da aynı ailede ya da yakın çevrede üst üste gelen ölümleri açıklamaya hizmet edecektir.

Elbette kişilerin genetik arka planı mevcut sonuçların oluşmasında rol oynuyor olabilir. Ancak belkide hastalığı hafif atlatanlar asıl öldürücü tipe denk gelmedikleri için de kolay atlatıyor olabilirler.
Bu durumda bir gün bağışıklıkları ortadan kalktığında pek ala öldürücü bir tiple karşılaşacak ve bu sefer şanssızlar arasına girebileceklerdir.

Bu varsayımlar için elde henüz bir kanıt yok. Pek ala yapılacak araştırmalar sonucunda aslında tüm ülkelerdeki düzeltilmiş ölüm oranları aynı çıkacak olabilir. Bu yönde henüz yeterli veri oluşmadığı için şu an ileri geri konuşmak mümkün.

Şimdi ben New York için yüzde bir oranını her yerde aynı kabul ediyordum. Eğer şimdi sağlık bakanlığının yaptığı antikor araştırması sonucunda Türkiye’deki oran anlamlı derecede farklı çıkarsa oturup yukarıda saydığım olasılıkları düşünmek zorunlu hale gelecek.
Ben önceden söylemiş olayım.

Dr. Suat Kamil Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir