?Doğu Öyküleri?, Yourcenar?ın, otantik masal ve efsaneleri az ya da çok, özgürce geliştirdiği yeniden yazımlarıdır. Yazar, eksiksiz ve muhteşem bir dil ziyafetinin yanı sıra bize doğuyu, söylenceleri, masalları ve onların eski zamanlarda kalmış hikâyelerini anlatır.
Marguerite Yourcenar?ın yıllar sonra yeniden, (önceki baskısı Adam Yayınları?nca yayımlanmıştı) özenle basılan Doğu Öyküleri eksiksiz ve muhteşem bir dil ziyafetinin yanı sıra bize doğuyu, söylenceleri, masalları ve onların eski zamanlarda kalmış hikâyelerini anlatır. Yourcenar bunu yaparken o masalları yeniden ele alıp, kendi süzgecinden ve yazarlık yeteneğinden geçirir. Böylece ortaya dünya edebiyatı açısından çok önemli bir eser çıkarmış olur. Doğu, tarihin her döneminde bir cazibe merkezi olmuştur. Orada anlatılanlar, insanın gizli kalmış yanlarını ortak bir toplumsal hafızaya yakınlaştırır ve dilden dile, ustadan çırağa, coğrafyalar arasında gezinerek yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmüştür. Bazıları zaman içinde yazıya geçirilmiş ve ölmez birer masal, söylence olarak insanlığın önünde birer yol işaretçisi olarak belirmiştir. Yourcenar da bu masallardan yola çıkarak aslında bugünün kayıp insanına bir yol gösterir. Çünkü doğunun anlatıları hep bir yol göstermeye, onlara rehberlik etmeye, hayat karşısında daha güçlü kılmaya, insanı ve dünyayı anlamaya yönelik olmuştur.
Bir Çin kıssası
Sanat çoğu zaman hayattan üstündür. Hayattan aldığı malzemeyi, hayatın bizatihi kendisinden daha ölmez ve daha etkileyici bir hale getirir. Sanatın pazarlanamayacağı, onun ancak insanın kendine yeni bir dünya yaratmak, var olan dünyadan memnun olmadığında kolları sıvayıp yeni bir dünya tasavvur etmek ve bütün zorluklara katlanmak olduğunu anlatır ilk masalında Yourcenar. Bu masal Wang-Fo Nasıl Kurtuldu?dur. Eski bir Çin kıssası olan bu masal Doğu Öyküleri?nin en dikkat çeken masallarındandır. Wang-Fo Nasıl Kurtuldu her türlü dünya nimetini reddetmiş, sadece fırçası ve tuvaliyle yaşamasını bilen bir ressamın fantastik hikâyesidir. Wang-Fo?nun yarattığı dünyanın, önce çok zengin bir genci yolundan alıkoymasını, malını mülkünü, güzel eşini ona feda etmesini sonrasında ise genç bir imparatorun, Wang-Fo?yu ölüme mahkum etmesi anlatılır. Çünkü bu genç imparator doğduğu günden itibaren uzun yıllar boyunca babası tarafından Wang-Fo?nun resimleriyle dolu bir odaya kapatılmış ve dışarıdaki dünyadan habersiz bırakılmıştır. Genç imparatorun çevresine o odada özenle yerleştirilmiş yalnızlıklar örülmüştür. İnsan ruhunun çamurundan uzak tutulmuş ve dünyayı bu tablolardan ibaret sanmıştır. Oysa dışarı çıktığında durum hiç de tablolarda göründüğü gibi değildir. Wang-Fo?nun tabloları hayattan daha güzel, dünyadan daha esin verici ve zararsız gibi görünmektedir. İmparator bu şekilde aldatıldığını düşünür ve ressamı cezalandırmak ister. Dünyayı farklı gören gözlerine mil çekmek ve bu farklılığı tuvale geçiren ellerini kesmek ister. Ancak son bir defa dünyayı görsün, yarım kalmış bir tablosunu tamamlasın diye de şans verir. Bu yarım kalmışlık fantastik bir şekilde ressamın kurtuluşu olur.
Ölü bir kadın üzerine
Doğunun gerçeği ile batının gerçeği farklıdır. Sanatın gerçeği ile hayatın gerçeği de. Bu masal özünde bize bunu anlatır. Gerçek nedir? Gördüğümüz, sahip olduğumuz dünya mı yoksa imgesine sahip olduğumuz, her an ellerimizle değiştirmeye muktedir olduğumuz dünya mı?
Doğu Öyküleri?nde bir diğer dikkati çeken masal ise Ölü Kadının Sütü?dür. (Ben de bu söylenceyi okumadan önce, bir Kürt köylüsünün bana anlattığı, annesinin ölü bedeninden süt emen çocuğu, Heveskuşu adlı öykü kitabımda yazmıştım. Dünya kültürlerinin bu kadar yakın olması sevindirici.) Bu hikâyede üç kardeşin yağmacılardan korunmak için bir kule inşa etmesi ve bu kuleye genç bir kadının bedenini yerleştirmesi anlatılır. Öyle ki bu kadın bedeni evden birisinin eşi olacaktır. Türlü oyunlardan, dalaverelerden sonra en masum ve art niyetsiz olan oyuna gelir ve kuleye gömülür. Ancak kadının bir tek isteği vardır. Memeleri ve gözleri dışarıda kalmalı ve o ölene kadar beşikteki çocuğuna sütünü verebilmeli, çocuğu sütü emerken ona bakabilmelidir. İstek kabul edilir. Yine fantastik bir şekilde çocuk büyüyene kadar ölmüş annesinin sütünü emer. Kadının her yeri çürüse de, kemikleri darmadağın olsa da memeleri diri kalır.
Doğu Öyküleri, Yourcenar?ın, otantik masal ve efsaneleri az ya da çok, özgürce geliştirdiği yeniden yazımlarıdır. Yourcenar?ın ele aldığı Boynu Vurulan Kali söylencesi ise başka yazarlarca da tamamen farklı bir yorumlayışla ele alınmıştır. Örneğin Thomas Mann?ın Değişen Kafalar?ı ve Goethe?nin Tanrı ve Hintli Çengi?si…
ABİDİN PARILTI, 27/02/2009 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki
Arka Kapak Yazısı
Biz gençken bu kitabı tekrar tekrar okuduk. Başucu kitabımız yaptık. Ernesto Saboto’nun Tünel’i, Italo Calvino’nun Görünmez Kentler’i neyse, Doğu Öyküleri de oydu bizim için. Bir şölen. Düzyazı sevmeyen dostlarımız bile önünde secdeye dururlardı bu kitabın. Yourcenar, efsanevi isim. Bu kitap, efsanevi bir kitap.
Nefî divanını Bulak baskısıyla karşılaştıran ve şiir diyince, açıyorum eskileri okuyorum diyen en yakın arkadaşım, adını vermeyeyim, Doğu Öyküleri deyince sadece mutluluktan havalara uçardı.
Tabii, çevirmenin payı büyüktü bu durumda. Hür Yumer, okuyup okuyabileceğimiz en güzel çevirilerden birini hediye etmişti Türkçeye.
Herhangi bir okur, mesela, “Wang-Fo Nasıl Kurtuldu” başlıklı ilk öyküyü okuduğunda, hakikaten selamlayacaktır edebiyatın gücünü. Güzelin niye güzel olduğunu açıklamakta zorlanırız genelde. Ben de anlatamazdım eskiden bu kitabın niye güzel olduğunu. Şimdi biliyorum: Yaratıcılığın, yeni bir şey yapmanın yani poiesis’in en has örneği bu. Uzun müddet de aşılabilecek türden değil. Güzel, bu. Tam da bu. Başdöndürücü.
DOĞU ÖYKÜLERİ / Marguerite Yourcenar
Çeviren: Hür Yumer, Helikopter Yayınları,
2009, 112 sayfa
Marguerite Yourcenar ‘in Hayatı
1903?te Brüksel?de doğdu. Asıl adı Marguerite de Crayencour?dur. Fransa?da, İtalya?da, İsviçre?de ve Yunanistan?da yaşadıktan sonra 1937?de ABD?ye gitti. 1987?de Northeast Harbor, Maine?de öldü. 1968?de L?oeuvre au Noir (Zenon) adlı yapıtıyla Femine Vasacesro Ödülü?nü aldı. 1980?de Fransız Akademisi?ne seçilerek bu kurumun ilk kadın üyesi oldu. Fransa?nın Légion d?honneur, Ordre de Mérite, Belçika?nın Ordre de Léopold nişanlarıyla onurlandırıldı. Roman, öykü, şiir, oyun ve deneme yazmıştır. Başlıca yapıtları: Le Coup de Grace (1939; Bir Ölüm Bağışlamak, 1988), Mémoires d?Hadrien (1951; Hadrianus?un Anıları, 1984), L?oeuvre au Noir (1968; Zenon, 1985), Nouvelles Orientales (1938; Doğu Öyküleri, 1985).