Fakirsen, açsan, kirliysen, üşümüşsen hürriyetin ne anlamı var?
Kölelik yapmak, kuşkusuz hepimizin tanık olduğunu düşündüğümüz hatta birebir yaşadığımız, pek de yabancısı olmadığımız bir durum. Geçmişten günümüze ismiyle birlikte, içeriğinin de şekil değiştirdiği düşünülürse, çoğumuzun fark etmediği bir durum aynı zamanda. Eğer herkes her şeyin böyle olduğuna ve olması gerektiğine inanıyorsa o zaman insan bunun yanlış olduğunu zaten bilemiyor. Yani kölelik kanıksanmış bir durumsa yapılacak tek şey, mağdur durumda olanların uyanmasını beklemek yada mümkünse uyanmalarına yardımcı olmaktır.
Efendinin hükmü ve kölenin itaatinin, kutsal bir güven ilişkisi içerisinde yürüdüğünü düşünmek büyük bir ahmaklık olacaktır. Haksızlıklar üzerine kurulmuş bir toplumda eşitliğin olabileceğini düşünmek ne kadar saçma ise, adaletin olamayacağı gerçeği de bir o kadar mantıklıdır. Adaletli bir yaşam, ancak üretim ilişkilerini adalet üzerine kurabilen insanlarla mümkün olabilir.
Durmaksızın savaşların yaşandığı, savaşlarla birlikte askerliğin ve askeri eğitiminde önemli olduğu, hür insanların altlarında onlara bağlı kölelerin bulunduğu bir devlet düşünün. Bu devlette köleler, evlenemeyen, yasal hakları olmayan, evden eve satılan, evler içinde hediye olarak sunulan, hizmet etmek dışında hiçbir işe yaramadığı düşünülen insanlardır. Zaten kölelik deyince, birçoğumuzun aklına bütün bu saydıklarımla birlikte, hürriyet yoksunluğu ve bağımsız olamamak gelecektir.
İşte Ursula K. Le Guin son romanı ?Güçler? de, inancıyla kendi gözlerini kör etmiş köle Gavir?i ve onun hüzünle başlayan hürriyet arayışını anlatır. Diğer tüm romanlarında yaptığı gibi dünya haritasını yeni baştan çizer ve okurunu bambaşka coğrafyalara götürür.
Kör gözün gör dediği?
Gavir gelecekte yaşanacak olayları görme yetisine sahip bir köleydi. Zira o, olay olduğu anda onun olduğunu, daha önce ne zaman ve nerede gördüğünü hatırlıyordu. Etra şehir devletlerinde köleler savaşta veya istilalarda ele geçirilir yada evlerde yetiştirilir ve üst sınıflar tarafından satın alınır veya hediye edilirdi. Olağan hallerde yani herhangi bir savaş durumu yaşanmıyorsa, köleler evin diğer üyelerinden pek ayırt edilmezdi.
Nedense, yaşanan her savaşta, hemen kontrol altına alınan ve kapalı kapılar ardına kilitlenen ilk insan topluluğu köleler olurdu. Şehri içeriden çökertebileceği düşünülen kölelerin bir çoğu ise birlikteliklerinden doğabilecek olaylardan habersizdi. Kölelerin gözlerini kör eden inançları, ardı ardına şehirlerde gerçekleşen saldırılarla kısmen dağıldı. Çünkü eşitliğin olmadığı bir devlette, adalette olamazdı.
Yalana inanmak, yalan bir hayat yaşamaktır?
Gavir?in ablası Sallo, evin küçük oğlu yüzünden öldürülür ve bu olay Gavir?in evden uzaklaşmasına neden olur. Büyük bir ihtimalle, o gün köle mezarlığından herkes ayrıldıktan sonra, Gavir?in kendini suya attığı ve boğulduğu düşünülür. Fakat Gavir sonunu kendisinin de bilmediği bir yolculuğa ?gidemeyeceğim tek yol, geriye döneceğim yol? diyerek başlar ve bambaşka insanlarla tanışır.
Hayatını kurtaran mağara adamı Cuga, Orman Kardeşleri ve orman içinde bağımsız bir devlet oluşturan Barnacılar bunlardan bazılarıdır. Kız kardeşiyle kendisinin kaçırıldıkları yer dahil birçok yere gider.
Bilinçsizce başlayan bu yolculuğun Gavir?e kazandırdığı en önemli öğreti, tüm yaşamının bir esaretten ibaret olduğunu anlaması olur. Ve o kendisine geçmişte öğretilen yalanlara inat, hep aynı şiiri okur;
Zemheri gecesinin karanlığında
Şafağı arar gözlerimiz,
Keskin soğuğun kollarında
Güneşe hasret yüreğimiz.
Böyle kör, böyle tutsakken ruhumuz
Sesleniriz sana
Gel bize, ışık ol, ateş ol, hayat ol
Hürriyet!
Yazının Yazarı: Canan Koçak
Güçler (Powers)
Yazar: Ursula K. Le Guin
Yayınevi: Metis Yayınları
Çeviren: Çiğdem Erkal İpek
Baskı Tarihi: Şubat 2009
Sayfa Sayısı: 349 sayfa
Yazarın Diğer Yazıları
- Cemil Kavukçu’nun Dönüş Romanına Dair
- ?Örgütlü bir devlet yenik düşmez, yoksa dünyanın sonu gelir, ya da bu, yeni bir dünyanın başlangıcı olur.?
- ?Karanlıktaki Adam? Yada Şu Garip Dünya Yuvarlanıp Giderken?
- Öldürmeyen ?Ölüm? Öldürmüyor
- Gölgesiz Yoklar Sürüsü
- ?Demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu? kimin?
- Kendi Hayatımızın Efendisi Olmak Ya da Olmamak??
- Yaşayıp da Farkına Varamadığımız Hayat!
- Mantığın Hükmünün İptali Ve ?Kayboluş?un İktidarı
- Tarihin Akışını Sekteye Uğratanlar
- Ve ipek bir halıya benzeyen toprak / Bu cehennem, bu cennet bizim!..
- Gel Bize, Işık Ol, Ateş Ol, Hayat Ol Hürriyet!
- Hep Anladıkları Sandıkları Şeyi Ancak Şimdi Anlıyorlardı: Yoksuldu Onlar
- Herkes kendi kişisel komasında ?Günce?sini yazar?
- Çirkef Dünyanın ?Cici? Yalancı Tanıkları Ve Yanlış Zamanlı Bir Roman
- ?Hayat, insanın yaşadığı değildir; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır.? Gabriel Garcia Marquéz
- Körlük: Zamanı Ve Mekanı Alt Etmeye Yarayan Bir Silah Mıdır?
- Dünya Bizim Hem Beşiğimiz, Hem de Kapanımız?
- Masumiyetin Yitirilişi Ve Tarihin Çocuk Gözleri?
- Bazı Şehirlerde Sadece Tek Bir Mevsim Yaşanır, Yollar Hep Kapalı, Tutulacak Eller Hep Uzaktadır
- Büyümemek İçin İnat Eden Bir Çocuk Ve Trampet?in Vurduğu Gerçekler?
- Sallanmakta Olan Bir Gevezelik Kulesi Ve ?Ninni?