Efendim Türkçe fakir bir dildir. Ne münasebet en zengin dildir, Sümerler de Türktür. Al sana, vatan haini! Kahrol, faşist!
Sevgili okurlarım, bunların hepsi cahil muhabbetidir. Üniversitede beş kuruşluk dilbilim gören herkes bilir. KONUŞMA DİLİNİN zenginliği aşağı yukarı her dilde aynıdır. Ancak eğitim ve sosyal hareketlilik düzeyine göre farklılık gösterir. Yeni Gine yerlilerinin konuşarak kendilerini ifade etme becerisi / kıvraklığı / ifade zenginliği, mesela İngiliz kamyon şoförlerinden yahut Suudi Arabistanlı ev kadınlarından veya Türk kahvehane müdavimlerinden farklı değildir. Yani “Bu Türkçe çok zengin abi o dalganın otuz tane adı var” geyiğini yapanlar, basitçe, başka dil bilmediklerinden öyle konuşuyorlar.
YAZI DİLİ farklıdır. Dil yazıya döküldükçe, büyük miktarda “özel vokabüler” biriktirir. Değişik çevrelerde, değişik mesleklerde, değişik dönemlerde belirip kaybolan onbinlerce kelime kayda geçer, ortak kültüre malolur. Dolayısıyla bir dilde ne kadar çok yazı üretilmişse YAZI DİLİNİN kelime hazinesi de onunla bire bir orantılı olarak artmıştır. Dünya tarihinde en çok yazı üretmiş dil İngilizcedir, en zengin yazı dili de (açık farkla) İngilizcedir. Toplam yazı üretimi bakımından Türkçe sanıyorum dünya dilleri arasında yirminci sıralarda bir yerdedir. Kelime hazinesi bakımından klasmandaki yeri de işte o kadardır, ne fazla ne eksik. Ki, yedibin küsur yaşayan dil arasında hiç fena bir yer sayılmaz.
Hele dokuzyüz yıllık yazı birikimini tek kalemde çöpe atmış bir ulus için, gene büyük başarı diyebiliriz.
Zengin Farsça, aslı sengîn, “ağır” demek. Fakir Arapça, çoğulu fukara. Zenginin Arapçası gani, fakirin Farsçası derviş oluyor. Bunlar da Türkçede varlar, ama başka kutucuğa oturmuşlar.
Al sana zenginlik, ne kadar karmaşık bir anlamlar ağı, değil mi? İyi bir yazar şu dört-beş kelimeyle ne ince dantelalar örebilir.
Sevan Nişanyan
12 Aralık 2008
Kelimebaz
Propaganda Yayınları