EMiR VE iDAM. HOŞNUT CELLAT
Özel bir vaka buraya kadar bu araştırmanın kasıtlı olarak dışında bırakıldı. Emir bir ölüm tehdidi olarak gösterildi ve emrin orijinal olarak kaçış emrinden türediği söylendi. Bildiğimiz evcilleştirilmiş emirler, bu tehditle ödülü birleştirir. Yiyecek vaadi tehdidin etkisini zenginleştirir, ama karakterini değiştirmez. Tehdit, muhatap aldığı kimse tarafından asla unutulmaz. Bu insan, emri, bir başkasına geçirerek bundan kurtulma fırsatı doğana kadar orijinal biçiminde saklar.
Ama emir aynı zamanda bir öldürme görevi de olabilir. Böyle olduğu zaman sonucu idamdır; aksi koşulda yalnızca tehdit olarak söylenen gerçekten olur. Ne var ki bu iş iki insan arasında paylaştırılır: Biri emri alır, diğeri idam edilir.
Cellat, ölüm tehdidi altında bir emre boyun eğen herhangi biriyle aynı konumdadır. Ama kendisi bu tehditten, öldürerek kurtulur. Kendi olası yazgısını derhal aktarır ve böylece kendi üzerinde sallanan nihai cezadan önce davranır. Ona öldürmesi söylenir, o da öldürür. Böyle bir emre direnecek bir konumda değildir; çünkü bu emir ona, kendisinin de onayladığı üstün bir kuvvet tarafından verilir. Bu emir çabuk uygulanmalıdır; genellikle derhal uygulanmalıdır. Bir sızının oluşması için zaman yoktur.
Ne var ki, zaman olsaydı bile, bir sızının oluşması için neden yoktur. Bir cellat kendisine dayatılmış olan şeyi tamı tamına aktarır. Korkacak hiçbir şeyi yoktur ve bu yüzden cellattan geriye hiçbir şey kalmaz. Onun ve yalnızca onun durumunda, kefeler eşittir; emrin temel doğası ortaya çıkardığı eylemle çakışır. Üstelik emrin gerçekleştirilmesi onun için kolaylaştırılmıştır; yoluna hiçbir engel konmaz ve kurbanın kaçması muhtemel değildir. Bütün bu koşullar cellat tarafından en başından bilinir. Böylelikle emri sükünetle değerlendirebilir; emre güvenebilir. Bu emri uygulamanın kendisinde hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bilir. Sanki ona hiç zarar vermeden, doğruca onun içinden geçer. Cellat, bütün insanların en hoşnut olanı, sızılardan en az etkilenenidir.
Bu, korkunç ve gerçekten asla yüz yüze gelinmemiş bir durumdur. Bu durum, ancak emirlerin gerçek doğası hatırlanırsa kavranabilir. Her emir ölüm tehdidiyle ayakta kalır ya da devrilir; bütün gücü bu tehditten türer. Bu güç neredeyse değişmez bir biçimde, arzulanan eylemi ortaya çıkarmak için kullanılması gerekenden fazladır; emrin sızıya yol açmasının nedeni bu fazlalıktır. Bütün emirler içinde, gerçekten öldürmeyi içeren, öldürmeye kasteden ve fiilen ölüme yol açan emirler, emri alanda en az iz bırakan emirlerdir.
Cellat, yalnızca kendisinden öldürmesi istenenleri öldürüyor olsa da, öldürmesi için ölümle tehdit edilen insandır. Eğer emirlere tam olarak uyarsa ona hiçbir şey olamaz. işini yaparken, farklı zamanlarda yaşadığı diğer tehditlerden etkilenmesi mümkündür. Görevinin başına ili doğal olarak biriktirdiği başka kökenlerden sızılarla gelir. Ama görevinin temel mekanizması her zaman aynı kalır: Başkalarını öldürmek kendisini ölümden kurtarır. Onun için bu, şoke edici ve doğal olmayan hiçbir yanı bulunmayan temiz bir iştir. Kendisinde, başkalarında uyandırdığı dehşetin izi bulunmaz. Bu konuda net olmak gerekir: Görevli katiller, kendilerine verilen emirler doğrudan ölüme yol açtığı için nispeten hoşnutturlar. Bir hapishane gardiyanının hayatı bir celladınkinden çok daha zordur. Toplumun, celladı, işinden aldığı tatmin nedeniyle toplum dışına iterek cezalandırdığı doğrudur; ama bu bile onun için bir olumsuzluk değildir. Aslında o bir araçtan başka bir şey değildir, ama yine de kurbanları ölürken o yaşar ve bu yüzden hayatta kalma prestijinin birazı ona düşer ve toplum dışı bırakılışını telafi eder. Kendisine bir eş bulur, çocukları olur ve normal bir aile hayatı sürer.
Elias Canetti
Kitle ve İktidar
Ayrıntı yayınları