Yel değirmenleri hep vardı ama her dönem farklı şekillerde göründü gözümüze. Bunlara karşı savaşabilecek kahramanlarımız da oldu her zaman. Tüm romantikliğiyle hakikatlerin peşinden koşan, hatta zaman zaman ?hakikat? fikrinin yıkılmasına izin vermeyen kahramanlar. Hakikatimizi koruyan kahramanlardan biri de en az Cervantes?in olağanüstü romanındaki kadar incelikli bir espri anlayışı ile çıktı sahneye. Postmodernlerin hakikat fikrine karşı açtıkları sinsi savaşta ?La Manchalı Becerikli Şövalye?miz gibi dikildi karşılarına. Postmodernlerin dergilerine, ?bilimsel gerçekliğin, nihayetinde toplumsal gerçeklik gibi dilsel bir şeyden ibaret olduğu? tezine dayanan ve hiçbir gerçek kanıt içermeyen, bir dolu zırvadan ibaret olan bir yazı göndererek (1996 yılında) küçük bir şaka -belki de bir deney- yaptı. Alan Sokal?ın yazısının dergide yayımlanmasının ardından büyük bir tartışma çıktı. Kimileri onun kıta Felsefesine savaş açtığını iddia ederken kimileri de pozitivizmle malul düşünme tarzının eksikliklerine dikkat çekti. Ama nihayetinde Sokal çok önemli bir tartışmanın fitilini de ateşlemişti.
Sokal Vakası olarak bilinen bu olayın ardından Jean Bricmont ile birlikte yazdıkları (1998) Son Moda Saçmalar isimli ki-tap, 2002?de iletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Sokal?ın 2008?de tamamladığı, yine bu konuyu işleyen ve temel derdini daha net ortaya koyduğu kitabı Şakanın Ardından-Postmodernizmin Bilimsel, Felsefi ve Kültürel Eleştirisi ise geçtiğimiz yıl dilimize çevrildi.
Şakanın Ardından
Ülkemizin saygın fizikçilerinden Doç. Dr. Kerem Cankoçak?ın editörlüğü ve önsözüyle yayımlanan kitap, Sokal?ın neden böyle bir tartışmaya girdiğini ve bu tartışmanın bizim için neden önemli olduğunu anlamamız Sokal?m giriştiği tartışma ve etkileri çok büyük olsa da aslında çok naif bir amacı ve en az onun kadar basit bir gerekçesi var.
?Kendi payıma postmodernist sokulan eleştirmeyi, onları aklın ve bilimin başlıca tehdidi ki öyle değillerdi- olarak gördüğüm için değil; onların fikirlerinin, adalet için verdiğimiz mücadeleye ortak bağlılığımızı baltaladığını düşündüğüm için seçtim.? (sf:18 )
?Anlatmaya çalıştığım şey basitçe Darridacı yapısökümün ve aynı türden safsataların işçi sınıfı ya da Afro-Amerikalılar ya da geyler ve lezbiyenler (…) ya da diğer ezilen topluluklar için pek bir şey yapamayacağıdır.? (sf: 90-91)
Kendini en genel anlamıyla ezilenlerin tarafında tanımlayan Sokal, sahte- bilimlerin, ezilenlerin elinden haklılıklarım aldığım anlamış görünüyor. Sosyal bilimlerin ya da doğa bilimlerinin somut dünyadan tamamı ile kopuk olan, hiçbir kanıta dayanmayan düşünme tarzının kontrolü altına girmesi, yani mutlak bir epistemolojik göreceliğin hakim olması kimin işine yarar? Bu soruya net bir cevap verebileceğimizi düşünüyorum. İşsizlik aslında artarken, gelirlerimiz düşerken, fakirler daha fakir zenginler daha zengin olurken, bu gerçekleri gözümüzün önünden çekip din, karizma, otorite gibi sahte ?kanıtlar? ile kendilerinin haklılığını kanıtladıklarını sanan yöneticiler kimin tarafında?.
Biz kendi hakikatlerimizden nasıl vaz geçeriz? Bunu nasıl olur da yönetenlerin eline bırakmayı kabul ederiz? Sokal?ın Alan Ryan?dan alıntıladığı şu pasaj da bu açıdan oldukça açıklayıcı:
Michel Foucault?yu bile kucaklamaları açıkça intihar demektir… Azınlıkların bakış açısı hep gücün hakikat tarafından baltalanabileceğiydi… Bir kez . Foucault?nun hakikatin basitçe gücün eseri olduğu sözlerini okuduğunuzda vay halinize…? (sf:92)
Sokal kitabına Sokal Olayı?ndaki yazısının açıklamalı hali ile başlıyor ve birinci bölümün devamında bunun nedenlerini ve sonuçlarını açıklayan yazılar yer alıyor. Bu bölümden soma epistemolojik tartışmaların yer aldığı ikinci bölüm geliyor, kitabın üçüncü ve son bölümünde de sahte bilimler ve din mercek altına alınıyor.
Sokal?ın, gerçeklik ile aramıza yeni setler çekmeye çalışanlarla girdiği bu kavga saflarına bizi de çağırıyor.
Güven Orhan
(30 Ekim 2012 tarihli SoL Gazetesi Kitap Eki)
Tanıtım Yazısı
Alan Sokal, Türkiyeli okurların yabancı olmadığı bir isim. Jean Bricmont ile birlikte yazdıkları kitap 2002’de Son Moda Saçmalar başlığıyla yayınlandı. New York Üniversitesi’nde fizik profesörü olan Alan Sokal, 1996 yılında Social Text isimli bir postmodern kültür dergisine tam da postmodern bir dergiye yakışır bir makale yollar ve ardından “şaka” yaptığını açıklar. Böylece “Sokal Vakası” başlar ve postmodern felsefeciler ile pozitif bilimciler arasındaki bilim savaşlarında yeni bir cephe açılmış olur.
Şakanın Ardından, Sokal Vakası’ndaki tartışmaları toplayan bir kitaptır. Kitabın ilk bölümünde Social Text’te yayınlanan makalenin tam metni ve açıklamaları sağlı-sollu yer almaktadır. Diğer bölümleri ise bilim ve bilim felsefesi tartışmalarına ayrılmıştır. Kendisini “sol görüşlü” olarak niteleyen Sokal, en çok sol çevrelerdeki bilim düşmanlığının tehlikelerine dikkat çekmektedir. Kitapta, Sokal Vakası tartışmalarının yanı sıra, bilim felsefesinin kadim sorunları da ele alınmaktadır: Popper’cı bilim felsefesinin eleştirisinden, Kuhn’un “bilimsel devrimlerine”, Feyerabend’in “yönteme karşı”sına kadar, son dönem bilim felsefesi tartışmalarına değinen Sokal, bu tartışmalar karşısında bilim insanının konumunu irdeler.
“Burada amaçlarımdan biri de Sol içinde beşeri bilimlerle uğraşanlar ve doğa bilimcileri arasında doğacak bir diyaloga küçük bir katkıda bulunmaktır; çoğu ilk gruptan gelen bazı iyimser beyanlara rağmen, “iki kültür” zihniyeti arasındaki fark belki de son elli yılda olduğundan daha fazla açılmıştır. söz oyunları toplumsal gerçeklerin titizlikle incelenmesinin yerini alınca bundan en çok mağdur olanlar tarih, sosyal bilimler ve sol siyasettir…”
Alan Sokal
“Sokal sonu nereye varırsa varsın okuru sağlıklı düşünmeye, kanıtların peşinden gitmeye davet ediyor ve sırf bunun için bile saygıyı hak ediyor.”
Publishers Weekly
“Bilimin dünyamıza anlam kazandırmadaki rolüyle ilgileniyorsanız, bu kitabı okumalısınız.”
Robert Matthews, BBC Focus
“Sokal’ın bu olağanüstü kitabında söylediklerine pek çok bilim insanı fazlasıyla minnettar olacak ve derin bir hayranlık duyacak.
Chemistry World
Kitabın Künyesi
Şakanın Ardından / Postmodernizmin Bilimsel, Felsefi ve Kültürel Eleştirisi
Yazar:Alan Sokal
Çeviri: Gülsima Eryılmaz
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Ekim 2011
530 sayfa