Bir yayın türü olarak gazeteden söz ederken, herhalde artık kimse sadece kağıda basılı ürünleri kastetmiyordur. Zaten bir iki kuşak sonra çocuklar, ?Eskiden yazılar taşa, parşömene, kağıda yazılıyormuş.? diye konuşacaklar.
Hangi ortamda yayımlandığından bağımsız olarak, gazetelerin temel işi, çeşitli konularda haber ve bilgi vermek. Televizyondaki haber bültenlerinin de bu kapsama girdiğini unutmamalı.
Bu iş kasaba ölçeğinde yapılabileceği gibi, ülke genelinde veya dünya ölçeğinde de olabilir.
Gazetelerin, bilindiği gibi, işi sadece haber toplamak ve dağıtmak olan ajanslarla aralarında önemli farklar var.
Ajanslar, topladıkları haberleri üyelerine dağıtırlar; haber geçerler.
Gazeteler ise ajanslardan ve kendi muhabirlerinden gelen haberi seçerler. Dünyada yaşanan onca olaydan, meydana gelen onca gelişmeden seçtiklerini haber yaparlar. Ayrıca, haberlerin veriliş biçimini ve sırasını belirlerler. Hangi haberin hangisinden sonra verileceğine, hangisinin öne çıkarılacağına karar verirler.
Okurlarını nelerden haberdar edeceğine, dikkatlerini nelere çekeceğine karar veren bir gazete, dolayısıyla onları nelerden habersiz bırakacağını ve dikkatlerini nelerden uzak tutacağını da belirlemiş olur.
Bu yöndeki tercihlerinden dolayı eleştiri almamış bir gazete yoktur herhalde. Farklı dünya görüşündeki onca okurun, günün haberleri içinde örneğin bir protesto gösterisine ayrılan yer konusunda aynı görüşte olması mümkün mü?
Gazeteler haber ve bilgi vermek dışında yorum da yaparlar, yaşanan gelişmelerle ilgili görüş bildirirler. Aslında bir kanaat oluşturmaya çalışırlar. Genellikle haberle yorumu birbirinden ayırarak, daha çok köşe yazarları aracılığıyla (veya televizyondaki yorumcularla) yaparlar bunu.
Haberin içine yorum karıştırmayı, düpedüz yalan bilgiler vermeyi zaten kimse kabul edilebilir bulmuyor. Böyle durumlarda çoğu okurun gözünde saygınlık kaybına ek olarak, zaman zaman yasal yaptırımlar da devreye giriyor.
Kendini anlatmak ve düşünce yaymak amacı zararlı bulunamaz. İnsanların düşüncelerini, inançlarını, tercihlerini değiştirmek için uğraşanlara ancak zorlama yoluna sapmamaları için kısıtlama getirilebilir. Bir de, en az bunun kadar önemli, çalışmalarında hile yapmamaları için.
Ama ?gazete? denen şeyin yapısında hile var.
Nesnel veriler karşısında insanlar sadece algılama ve öğrenme tutumunda kalırlar; öznel nitelikteki düşünceleri, yayılmak istenen görüşleri ise eleştiri süzgecinden geçirirler.
Haber yapmak, olayların ve gelişmelerin öne çıkarılmasıyla ilgili tercihlere bağlı olduğu için, öznel bir değerlendirmeye dayanıyor. Oysa haber vermek nesnel bir görüntü yaratıyor. Bu nedenle, okur ve izleyicinin eleştirel sürecine yönelik bir hile oluşuyor.
Gazetelerin işlevi insanlara haber iletmek mi, toplumda belli bir kanaat oluşturmak mı? ?Her ikisi de.? denebilir; ?Ajansların yaptığı gibi haber toplamak ve yayımlamak, dergilerin yaptığı gibi konuları inceleyip gelişmeleri yorumlamak ve düşünce yaymak işi??
Ne var ki, birbirinden net olarak ayrılsa da, ?gazete? adı altında aynı ortamda toplanınca, bu iki işin de niteliği bozuluyor. Gazeteler, insanları habersiz bırakmanın olduğu gibi, onları düşünmeden kanaat sahibi yapmanın aracı olarak da işlev görüyor.
Böyle düşünenler için ?Öyleyse gazeteleri, haberleri izleme!? türünde bir çözüm önerilemez. Çünkü bu yaklaşım, hava kirliliğinden yakınan birine ?Öyleyse nefes alma? demek gibi olurdu. Sonuçta aynı atmosferin içinde soluyan, bu gazetelere ve haberlere maruz kalan insanlarla bir arada yaşamaya devam edeceksiniz.
Gazetelerin faydalı oldukları yönünde en akla yatkın kanıtın ?araştırmacı gazetecilik? olduğu düşünülebilir. Ama araştırmaya dayanan metinlerin ille de gazete denen yayınlarda değerlendirilmesinin şart olduğunu kimse ileri süremez.
Ayrıca, ajans türü kaynaklar aracılığıyla dünyadan haberdar olmak konusunda, inanılmaz çok sayıda haberin nasıl takip edileceği sorunu akla gelebilir. Bu çok uzun ve ayrıntıları bol konudaki böyle kısa bir yazı mutlaka eksik kalacaktır. Ama haberler arasında tercih kullanmadan ve aynı ortamda yorum yapmadan haber iletmek işi, kategorilere ayırarak yapılabilir. Kağıda basılan yayınlarda, internette, televizyon kanallarında haberler magazin, spor, uluslararası siyaset, iç politika, sanat gibi birçok ana başlık altına toplanarak verilebilir. Aynı şekilde yerel, bölgesel, evrensel… Haberi verenler değil ama takip edenler tercih kullanabilirler.
Bir de, haber almanın bir insan hakkı olduğunu dikkate alarak, habercilik işinin kamu tarafından finanse edilmesini düşünmek gerek. Kişilerin faydalandığı oranda değil, geliri oranında karşılayacağı bir gider. E, vergiler kamu giderlerini karşılamak için toplanıyor olsa gerek.
Son olarak, işini dürüstçe yapan gelmiş geçmiş gazetecileri anmamak haksızlık olur. Kamusal bir alanda çalışma bilincini hep hisseden, daha güzel bir dünya yolunda ilerlemek için uğraşan, iletişim araçlarının çıkar amaçlı kullanılmasına direnen yürekli gazetecilere saygıda kusur etme hakkımız olamaz.
?Halkın gazetesi? anlayışıyla, ?Halka yalan söylemek suçtur? diye düşünerek işlerini yapan, yerel ve ulusal yayınlarda özveriyle çalışan onurlu gazetecilere çok şey borçluyuz. Ne yazık ki, onlara ihtiyacımız devam ediyor. Gazetelerden kurtulana kadar da devam edecek.
Zafer Köse
zaferxkose@gmail.com