Göklerden Gelen Umut – Döngü Bir insanlık Üçlemesi – Kemal Sinan Özmen

Kemal Hoca, Gazi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nde Uygulamalı Dilbilim ve Öğretmen Eğitimi profesörüdür. Kendisiyle tanışmamız, Bilim ve Gelecek dergisi sayesinde oldu. Aynı sayfada ikimizin de kitaplarının tanıtımı yapılmıştı. Bilgi Yayınları’ndan çıkmış olan “Göklerden Gelen Umut” adlı kitabının ilgimi çekmesi çok da zor olmadı. Çünkü yerli bilim-kurgu kitaplarının sayısı, o kadar da fazla değil ne de olsa! Ardından Kemal Hoca ile ortak tanıdıklarımız vesilesi ile mesajlaşmaya başladık… Bu şartlarda kitabını alıp bir çırpıda okuduktan sonra, değerlendirme yapmam, şart oldu. Meraklandıysanız, buyurunuz…

Kitap, aslında bir üçlemenin ilk kitabı! Zaten kitapta da üst başlık olarak şu cümleyi görüyorsunuz: “Döngü/Bir İnsanlık Üçlemesi”. Yani kitabın, bir serinin ilki olduğu, akılda tutulmalı.

“İnsanın ölüme dair duyduğu korkunun kaynağını oluşturan tam olarak nedir? Ölüm deneyimi ve sonrasındaki insanı bekleyen bilinmezlikler mi yoksa benlik duygusunun yok olmasına karşı insanın geliştirdiği karşı konulamaz endişe mi?” Kitabın 208. sayfasında geçen bu bölüm, aslında kitabın kilit sorularından en önemlisini dile getirmiş: Ölüm ve ölümden sonraki yaşama arzumuz… Peki, ama nasıl? Mümkün mü? Ölümden sonra vaat edilen cennette ya da korkusu ile ürkütülen cehennemde, “sonsuz yaşam” nasıl bir şeydir acaba? Peki, bu cennet-cehennem tarzı bir yaşamı, “sanal” olarak yaşamak mümkün müdür? Bilincinizle, bir program olarak…

Peki, siz çok insani amaçlarla ve yine bilimsel sorgulamalar amacıyla böyle bir programı hayata geçirseniz ve ardından bu uygulamanızın büyük şirketler tarafından sırf kar etmek için kullanıldığını görseniz, ne yapardınız? Kitap boyunca, bu sorunun cevabını, “Mansur” karakteri üzerinden izleyeceğinizi belirteyim!

Yıl, 2177 yılıdır. Yaşam ve teknolojik aygıtlar günümüzden oldukça farklıdır. Ama insanlar ve toplumlar değil! Yine sömürü, yine savaşlar, yine ihtiras, yine insanlık ve toplum hallerinin bugünküne benzer durumları… Bu bölüm her ne kadar bilim-kurgu üzerinden gitse de aslında gayet “gerçekçi” bir şekilde işlenmiş. Yazarımız Özmen, tam bir roman dili yaratarak, konuya hâkimiyeti ile de birlikte, sizi tam da anlattığı dönemin içinde “yaşatıyor”. Çünkü dediğim gibi, tam bir edebiyatçı var karşımızda. Tam bir dil ustası!

İlerleyen bölümlerde, bu konunun üzerine, bir de dünyamıza saldırı girişiminde bulunan uzaylı düşmanlar ve aynı anda olmak üzere iyi bir uzaylı medeniyetin yardımı… Bu esnada dünyanın kurtuluşu adına, tüm devletlerin, konfederasyonların “ortak” mücadeleleri… Bu bölümler ise artık kitapta “fantastik” denilecek bölümlerin başladığı bölümlerdir. Ama yine aynı dil ustalığı ile birlikte!

Kitabın eleştirilebilecek belki de tek yönü, biraz uzun olmasıdır. Toplamda 623 sayfa olan kitap, kanımca en fazla 400 sayfada bitirilebilirdi. Ve hatta bence bitirilmeli idi. Çünkü yazarın son derece yetkin roman dilinin böylece daha da rafine, daha da yoğun olması kaçınılmaz olacaktı. Bunun sonucunda da çok daha akıcı, çok daha sürükleyici olabilecekti! Ama anladığım kadarıyla yazar, bu kitabı biraz hacimli tutmasının nedenini, bundan sonraki serinin iki kitabı için yapmış bulunuyor. Son olarak, bu haliyle de son derece yetkin ve okunası bir kitap olduğunu bir daha belirteyim. Mutlaka okuyunuz… Hele de kısaca anlattığım, kitabın içindeki “sosyal, politik, felsefik” sorulara meraklıysanız… Kaçırmamalısınız…

Kadir Can Aydemir
13 Mart 2021/Mersin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir