Hasan Cüneyt Bozkurt, bir sınıf öğretmeni. Ama edebiyat çalışmaları ile yazarlığı, mesleğini aşan önemli isimlerden birisi. Kuşkusuz öğretmen olmasının yazarlığındaki payı çok büyük. Özellikle çocuk yazını konusunda bundan epeyce yararlandığı aşikâr.
Bozkurt, roman, öykü ve çocuk edebiyatı alanlarında kalem oynatan bir isim. Kitapları şimdiye kadar, Agora Kitaplığı, Geniş Kitaplık, Pupa Yayınları ve Siyah Beyaz kitaplık tarafından yayınlanmış. Senaristliğini yaptığı Latmos Belgeseli, Hindistan’da düzenlenen 4. Chennai Uluslararası Film Festivali’nde en iyi belgesel ödülüne değer görüldü. 2010 Alt Kitap ve 2011 Ümit Kaftancıoğlu seçkilerinde de Bozkurt’un öykülerine rastlıyoruz.
Öykü ağrılıklı bir yazı verimliliği gösteren Bozkurt’un öykülerini yayınladığı dergilerin çeşitliliğine bakınca, ne kadar geniş bir okuyucu kitlesine ulaştığını görüyoruz: Notos, Sarnıç, Sancı, İstanbul Art News Edebiyat, Altzine, Oggito, Çoğul, Karahindiba, Edebiyat Nöbeti, Edebiyat Haber, Yeşil Gazete, Deliler Teknesi, Galapera, Kıyı, Lacivert, Patika, Gerçek Edebiyat, Berfin Bahar, Nif Sanat, Beşparmak, Afrodisyas Sanat, Çağdaş Yaşam, Tmolos Edebiyat, Kirpi, Kasabadan Esinti. Yazdığı bu dergilerin bazılarının Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yayımlanan edebiyat dergileri olduğu düşünüldüğünde bir yazar için gurur verici bir durum olduğunu düşünüyorum. Bu, aynı zamanda yazarın okuyucuya ulaşma çabası konusunda da ne kadar azimli olduğunu gösteriyor.
Bozkurt, Sökeli bir yazar. Bereketli Söke Ovası ve tarihin en önemli yerleşim yerlerinden Beşparmak Dağları’nın (antik adıyla Latmos’un) engin tarihsel birikimi yazara düşünsel bir miras yüklemiş.
Bozkurt son öykü kitabı Latmos’ta, Bafa Gölü’nün doğusunda Aydın ve Muğla sınırları içerisinde yer alan, doğal ve kültürel olarak Türkiye’nin en önemli alanlarından birisi olan bölgenin günümüzde yaşadığı trajediyi merkezine almış. Bilindiği gibi Latmos’un 550 milyon yıllık kaya yapıları şimdilerde tehlike altında. Kapitalizmin simgesel direği taş ocakları, hem doğal yaşamı hem de tarihi tehdit ediyor. Bölgede bulunan kaya resimlerinin diğer yerleşim yerlerindeki kaya resimlerinden ayrılan en temel özelliği, savaş ve şiddet sahnelerine rastlanılmaması. Bir nevi cennet tasviri şeklindeki mutluluk anları ile dolu olan kaya resimlerinden oluşan Latmos’un ruhunu ve sesini yansıtan şiirsel bir anlatımı var Bozkurt’un.
Kitabın sayfaları arasında gezerken, çoban Endymon ile Ay Tanrıçası Selene’nin aşkını, doğanın bin bir çeşit zengin atmosferi içinde okuyoruz.
Latmos konusunda arkeologların ve doğaseverlerin mücadelelerine karşı yapılan propagandalar gösterildikten sonra, kökü Tanzimat’a uzanan aydın düşmanlığının nedenleri sahneleniyor.
Doğasını, tarihini ve gizemini hala koruyan yanıyla Latmos, kitapta tekrar canlanıyor ve iş makinesi seslerinin yok oluşuyla, çevre tahribatına karşı bir umut ışığı muştuluyor.
Konunun uluslararası önemi açısından, öykünün İngilizce çevirisi Latmos’un zengin fotoğraflarıyla birlikte kitapta yer almış. Fakat fotoğrafların renkli değil de siyah beyaz kullanılması bu güzel düşüncenin etkisini biraz kırmıyor değil.
Beşparmak dağlarının güzelliklerinin ve sorunlarının tasvir edildiği sahneler, kitabın belgesel uyarlamasından da izlenebilir. Üstelik kitap, Selçuk İMKB Anadolu Lisesi’nde performans ödevi olmuş.
Latmos’un çığlığını duymak isteyenler ve insanlık tarihinin eşsiz hazinesine öykü yoluyla dahil olmayı hak edenler için önemli bir kitap Latmos.
Hasan Cüneyt Bozkurt, Latmos, Siyah Beyaz Yayınları, 104s. 2017
Serkan Fırtına
serkanfirtina35@gmail.com