Rıfat Ilgaz , yaşam tarzıyla ve eserleriyle yaşadığı haksızlıklara baş kaldırırken; ürettiği mizah öyküleriyle, kendi döneminin yanı sıra gelecek kuşakların da uslarında yer edinen, zarif bir karşı duruş sergilemiştir.
Üreten ve paylaşan kişilerin duyumsadığı mutluluk, Rıfat Ilgaz’ın yapıtlarında da kendini gösterir. Halk için doğruluğuna inandığı yolda tüm engellere karşın ilerlerken; aydınlatmayı, paylaşmayı hiç terk etmez. Yılgınlık, umutsuzluk yaşamında yer vermediği kavramlardır.
Can Yücel, Rıfat Ilgaz’a yazdığı şiirde şöyle der;
“Ilgaz, Anadolu’nun sen bir Yüce Dağısın. Eteklerinde Kitaplar…”
Babası ise, Rıfat Ilgaz’a yazdığı mektupta, oğluna şu öğüdü verir;
“Oğlum, Ben senin mühendis doktor olmanı düşünüyordum. Sen kalktın şair oldun, yazar oldun. Ne istersen ol, karışmam. Ama neyi iyi yapacağın aklına yatıyorsa, onu yap. İstersen zurnacı ol, ama zurnayı en iyi şekilde çal…”
‘Sınıf’ kitabı nedeniyle hapse girişi ve ‘Hababam Sınıfı’ ile tanınması aynı dörtlükte yer alır; “Okutma” adlı şiirinde:
‘Sınıfın ozanıyım mimli,
Hababam Sınıfı’nın yazarıyım ünlü.
Kim ne derse desin,
Çocuklar için yazdım hep
Canım yansın diye
İşimden atarlar sık sık,
Acısını hep çocuklar çeker?
Kendi öz çocuklarım,
Benden önce.
Şunu demek istiyorum!
İki iş tuttum ömür boyu köklü.
Çocukları okutmaktı ilk işim,
İkincisi,
Yazdığımı çocuklara okutmak.
Ne gençlerden, ne çocuklardan
Bir yakınmam yok
Arap’ın dediği doğru:
‘Çocuk mazbut?’
Memleketse görülüyor işte,
Güllük gülistanlık?
Ne var ki güllerin dikeni çok!?
Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğan Rıfat Ilgaz’ın yaşamında bu kentin etkisi de büyüktür.
Rıfat Ilgaz ‘ın doğup büyüdüğü Cide’den sonra orta ve lise eğitimini gördüğü Kastamonu’da ne yazık ki 70 yaşındayken, 29 Mayıs 1981 tarihinde tutuklu olarak da bulunacaktır.
Bundan iki yıl sonra, 1983 yılının Temmuz’unda Cide’de Ramazan Tuğtepe ile yaptığı söyleşide, yapıtlarını üretirken kentten, yöreden etkilenişini ve bunun önemini şu tümcelerle vurgular, Rıfat Ilgaz:
‘Sanatçı eserlerinde yöresel olmadan evrensel olamaz. Yaşar Kemal deyince Çukurova, Bodrum deyince Halikarnas Balıkçısı, Rıfat Ilgaz deyince Karadeniz akla gelir. Yakından uzağa’ Önce Memiş köylü, sonra Cideli, sonra Kastamonulu ve Karadenizli’.
Yöresel olmaktan korkmamalı sanatçı.
Picasso öldü ama Picasso deyince İspanya, İspanyol Faşizmi akla gelir. Faşizmi simgeleyen resimler akla gelir. Bu resimleri gören şer kuvvetleri ?Bu resimleri siz mi yaptınız?? deyince, ?Hayır, siz yaptınız.? diyebildi sanatçı. Belki bu sözler söylenmedi ama, bu öykü ona yakıştırıldı.
yaptınız?’ deyince, ‘Hayır, siz yaptınız.? diyebildi sanatçı. Belki bu sözler söylenmedi ama, bu öykü ona yakıştırıldı.
Yöresel olan sanatçıda; yeryüzünün kişileri nereyle ilgili olursa olsun, kendilerini ilgilendiren bir yan bulur. Çünkü sanatın konusu insandır.
Benim eserlerimde yöremden söz edişim; doğanın güzelliğini, doğa ile insan ikilemini ve değerlendirememiş üretimi, sömürüyü, geri bırakılmışlığı bulup çıkarabilmek, kendi anılarımdan, yaşantımdan, birikimlerimden yararlanarak bu gerçekleri yeryüzü insanına göstermekte başarılı olabilmek içindir.
Demek ki amacımın içinde yöresel olmaktan çok evrensel olma çabası var.?
1924 yılında Cide’den Kastamonu’ya giderek, ablasının yanında orta okula başlayan Ilgaz’ın, 16 yaşındayken yazdığı ?Sevgilimin Mezarında? adlı ilk şiiri Kastamonu’daki Nazikter gazetesinde yayınlanır.
2005 yılı Mayıs?ında 120. yılını görkemli törenlerle kutlayan, Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, Türkiye?de açılan ilk devlet lisesi olma özelliğini de taşıyor. 1885 yılında halkın gönüllü olarak verdiği 8500 altın ve bu paranın halkın güdümünde harcanması ile inşa ediliyor, o günkü adıyla Kastamonu Lisesi.
Kastamonu Lisesi’nde orta okula başlayan Rıfat Ilgaz , babasının ölümü üzerine parasız yatılı olarak öğretmen okuluna geçer. Yazarın her iki okulda geçen öğrencilik yaşamından esinlenerek yazdığı Hababam sınıfı; önce İlhan Selçuk?un yönetimi?ndeki Dolmuş Mizah Dergisi?nde yayınlanır. Ardından kitaplar ile aramıza karışır, Hababam Sınıfı. Filmleri seyirci rekorları kırarken, ard arda yenileri çekilir, yayınlanır.
Rıfat Ilgaz , Hababam Sınıfı?nın filmlerinin zaman zaman kitaptan uzaklaşmasına duyduğu tepkiyi şöyle ifade eder:
?Sonraları filmlerde gösterildiği gibi ben paralı okullarda öğrenim görmüş bir zengin çocuğu değilim. Hele hele Galatasaray?larda, Saint Benoit?larda başlayıp ta Hayriye Liselerinden diploma alanlardan hiç değilim.
Kastamonu?nun bakır kupalı, bakır sürahili yemekhanelerinden gelip geçmiş kenar vilayetli bir talebeyim.
Hababam Sınıfı?nın gücü bana kalırsa buralardan yetişmemeden geliyor. Bir de o dönemin ?Maarifçilik? anlayışının ele alınması var işin içinde. Açıkçası toplumsal bir eleştiri. Daha da söze geleni; yergi var.?
Hababam Sınıfının temellerinin atıldığı bu okullardaki Rıfat Ilgaz ?ın arkadaşları , öğretmenleri de esin kaynağı olur yazara.
Örneğin İnek Şaban adlı öğrenci; Öküz Ahmet olarak çıkar karşımıza. Güdük Necmi ise kendisidir.
Rıfat Ilgaz ?ın oğlu Aydın Ilgaz Kel Mahmut?un Nihat Dicle adlı öğretmen olduğunu ifade ederek şöyle diyor: ? Nihat Dicle , Atatürk?ü Kastamonu?ya gelip, Şapka Devrimi yaptığı günlerde eşi ile şapka giyerek birlikte karşılamıştır. Kastamonu Kent Tarihi Müzesi?nde de yer alan fotoğrafdaki Atatürk?e çiçek veren çocuk da onların kızlarıdır.?
Yıllar sonra televizyonda Hababam Sınıfı?nın filmini izleyen Nihat Dicle , Rıfat Ilgaz ?a; ?Bana verdiğiniz Kel Mahmut rolünden dolayı size minnettarlığımı, takdirlerimi, gurur ve iftihar duygularımı iletmektir amacım.? tümcelerinin içinde yer aldığı bir mektup yazar.
Kastamonu?dan yola çıkarak tüm Anadolu? nun sesi oluşu Rıfat Ilgaz ?ın şu tümcelerinde gizlidir:
?Ben doğma büyüme Kastamonuluyum. Yani bu güne kadar İstanbul?da kent soylular tarafından çıkarılan mizah dergilerinde alay konusu olan Anadolu insanlarından biriyim. Hüseyin Rahmi yeri geldi miydi bize hödük demekten geri durmaz. İşte böyle bir anlayışta olan kent soylularını karşımıza almanın tam zamanıydı. Biraz da bizler Anadolu?dan gelenler, hödükler bu kent soylularına takılmalıydık. Yani onların silahlarını ellerinden alıp onlara çevirmekti benim mizah anlayışım.?
Rıfat ILGAZ 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerinin başta gelenlerindendir.
1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27.07.1927’de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü nedeniyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu. Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı.
1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri büyük dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Hasan TANRIKURT, Sabahattin KUDRET AKSAL, Salah BİRSEL’le tanıştı.
Ömer FARUK TOPRAK ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan KEMAL, Sait FAİK, Cahit IRGAT, A.Kadir, Nâzım HİKMET (İbrahim SABRİ) ile birlikte çalıştılar.
1943’te ilk kitabı “Yarenlik”i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de “Sınıf”adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. Pertev Naili Boratav “Sınıf” için : “Yeni Türk şiirine inanmayanlara, Rıfat ILGAZ’ın kitabını okuyup anlamalarını dilemekten başka yapılacak birşey yoktur” diye yazdı.
1945’te Gün Dergisi çıktı. Ilgaz bu dergide sekreterdi. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz NESİN’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı.1946’da Esat ADİL, Sabahattin ALİ ve Aziz NESİN ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisini’ni Esat Adil MÜSTEÇAPLIOĞLU ve Adil YAĞCI ile birlikte çıkardılar.
Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı.
Şubat 1947’de Sabahattin ALİ, Aziz NESİN ve Mim UYKUSUZ’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. İmzasız yazılar yazdı. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu.
1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler. 1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-düzeltmen ve röportaj yazarı olarak çalıştı.
Turhan SELÇUK ve İlhan SELÇUK’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne “Stepne” takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle “Stepne”(Yedek Lastik) takma adıyla yazdı.
Ocak 1953’te “Devam” adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı.
1958 de Semih Balcıoğlu’nun çıkardığı “Taş” dergisinde Rıfat Ilgaz (!) imzasıyla yazılar yazdı.
1959 “Büyük Gazete” adında çıkan yeni bir dergiye yönetici oldu. Aynı yıl arkadaşı Suavi ile birlikte “Gar Yayınları”nı kurdu.
1961 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra kendi adıyla yazı ve şiir yayınlama özgürlüğüne kavuşan Rıfat Ilgaz, Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazabildi. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı.
1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye (Kastomonu) yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve 1 aydan fazla gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da, oğlu Aydın ILGAZ ile birlikte ölümüne kadar yaşamaya başladı. Bu olaylar “Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra” adlı kitabında anlatılır. Birlikte Çınar Yayınları’nı kurdular.
1982 yılında Yıldız Karayel romanıyla “Orhan Kemal Roman Armağanı”nı ve “Madaralı Roman Ödülü”nü” aldı. 6 Aralık 1982 de İstanbul Şan Müzikholü’nde “55. Sanat ve70. Yaş Günü” çok sayıda sanatçı ve sevenlerinin katıdığı görkemli bir törenle kutlandı.
1987 de Ocak Katırı Alagöz kitabıyla” Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nü aldı.
Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına karşın onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Kitaplarında; çağdaş, ileri görüşlü, ulusumuzdan yana birlikteliği önerir.
1993 yılında Tüyap Onur Yazarı ödülününe layık görüldü. Ne yazık ödülünü alamadan öldü.
Yıllarca bizden kendisini uzaklaştırmaya çalışan yönetimlerden sonra, demokrasi yolunda ülkemizdeki gelişmeler Rıfat ILGAZ adını yeniden yücelttiyse de, Sivas Olaylarının acısına dayanamayan duyarlılığı 7 Temmuz 1993 günü aramızdan ayrılmasına neden oldu.
Eserleri
Şiir kitapları
Yarenlik (1943): 1946’da ikinci basımı yapıldı.
Sınıf (1944): Kovuşturmaya uğradı. 6 ay hapis yattı.
Yaşadıkça (1947): Toplatıldı.
Devam (1953): Toplatıldı.
Üsküdarda Sabah Oldu (1954)
Soluk Soluğa (1962): Yeni şiir çok azdır, genellikle derleme.
Karakılçık (1969)
Uzak Değil (1971)
Güvercinim Uyur mu (1974)
Kulağımız Kirişte (1983)
Ocak Katırı Alagöz (1987)
Çocuk Bahçesi (1995): Çocuklar için şiirler
Bütün Şiirleri (1983): 9 cilt olarak
Bütün Şiirleri: 1927-1991 (2004)
Romanları
Hababam Sınıfı (1957): Önce dizi hikaye olarak Dolmuş dergisinde yayınlandı. Sonradan roman olarak toplandı. Film uyarlamalarına esin kaynağı oldu. Ayrıca tiyatroda da sahnelendi.
Pijamalılar (Bizim Koğuş) (1959): Önce Bizim Koğuş adıyla yayınlandı. Daha sonra 1973’te Pijamalılar olarak çıktı.
Karadenizin Kıyıcığında (1969)
Halime Kaptan (1972)
Meşrutiyet Kırathanesi(1974)
Karartma Geceleri (1974): Yusuf Kurçenli tarafından filmi çekildi. Başrolünü Tarık Akan oynadı.
Ana madde: Karartma Geceleri (film)
Sarı Yazma (1976)
Yıldız Karayel (1981)
Apartıman Çocukları (1984)
Hoca Nasrettin ve Çömezleri (1984)
Hababam Sınıfı İcraatın İçinde (1987)
Anı kitapları [değiştir]
Yokuş Yukarı (1982)
Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra (1986)
Dördüncü Bölük (1992): Damian Croft tarafından İngilizce’ye çevrildi, Milet Publishing tarafından yayınlandı.
Köşe Yazarlığı
Nerde Kalmıştık
Cart Curt
Öykü kitapları
Radarın Anahtarı (1957)
Don Kişot İstanbul’da (1957)
Kesmeli Bunları (1962)
Nerde O Eski Usturalar (1962)
Saksağanın Kuyruğu (1962)
Şevket Ustanın Kedisi (1965)
Garibin Horozu (1969)
Altın Ekicisi (1972)
Palavra (1972): Önceden Don Kişot İstanbul’da adıyla yayınlandı.
Tuh Sana (1972)
Çatal Matal Kaç Çatal (1972)
Bunadı Bu Adam (1972)
Keş (1972)
Al Atını (1972)
Hababam Sınıfı Uyanıyor (1972)
Hababam Sınıfı Baskında (1972)
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1972)
Rüşvetin Alamancası (1982)
Sosyal Kadınlar Partisi (1983)
Çalış Osman Çiftlik Senin (1983)
Şeker Kutusu (1990)
Çocuk Edebiyatı
Bacaksız Kamyon Sürücüsü
Bacaksız Okulda
Bacaksız Paralı Atlet
Bacaksız Tatil Köyünde
Bacaksız Sigara Kaçakcısı
Öksüz Civciv
Küçük Cekmece Okyanusu
Cankurtaran Yılmaz
Kumdan Betona
Çocuk Bahçesi(Şiir)
Tiyatro Oyunları
Hababam Sınıfı Uyanıyor: Filme çekildi.
Ana madde: Hababam Sınıfı Uyanıyor (film)
Hababam Sınıfı Baskında
Hababam Sınıfı Sınıfta kaldı: Filme çekildi.
Ana madde: Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (film)
Türk Çocukları Türk Çocukları: Çatalzeytin Festivalinde öğrenciler tarafıdan sahnelendi.
Çatal Matal Kaç Çatal (1972): Daha sonra Uzun Eşek Oyunu olarak yeniden yazıldı. Çatal Matal 1972’de Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından, Uzun Eşek ise Cide’de sahnelendi.
Abbas Yola Giden: 1993’de Kartal Rıfat Ilgaz Sahnesi Oyuncuları tarafından sahnelendi.
Ödülleri
1982 Yıldız Karayel ile Madaralı Roman Ödülü
1982 Yıldız Karayel ile Orhan Kemal Roman Armağanı
1987 Ocak Katırı Alagöz ile Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü
1993 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü.