Etiket: Carl Gustav Jung

Carl Gustav Jung’un 1939’da yapılan söyleşide Hitler, Mussolini ve Stalin hakkında yaptığı yorumlar

Carl Gustav Jung’un 1939’da yapılan söyleşide Hitler, Mussolini ve Stalin hakkında yaptığı yorumlar oldukça ilginç ve düşündürücüdür. İşte Jung’un söylediklerinin ana noktaları: Bu söyleşide Jung, liderlerin farklı karakteristiklerini ve toplumlar üzerindeki etkilerini anlamak için bilinçaltının rolünü vurgulamaktadır. Ayrıca Hitler’in mistik ve sihirli kişiliği ile Alman halkının ona olan tutkusunu da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung; Yoga ve Meditasyon Türlerini Nasıl Ele Alıyor ?

Carl Gustav Jung’un Yoga ve Meditasyon Psikolojisi üzerine verdiği seminer notlarından derlenmiş olan Yoga ve Meditasyon Kitabı, Doğu ve Batı’daki çeşitli yoga ve meditasyon türlerini ele almakta ve bunları birbiriyle karşılaştırmaktadır. Kitapta bahsedilen ve karşılaştırılan başlıca yoga ve ilgili pratik türleri şunlardır: ◦Kaynaklara göre bu, Doğu meditasyonunun başta gelen bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung Batılı insanın-zihnin neden yoga ve meditasyon pratiklerinde zorlanacağını düşünmektedir ?

Bu zorluklar temel olarak Doğu ve Batı kültürleri arasındaki temel psikolojik ve kültürel farklılıklardan kaynaklanır: 1.Dışa Yönelim vs. İçe Yönelim: Batı zihni, din ve ruhani uygulamalarında genellikle dışa doğru yönelimlidir…. Batı, nesneleri ayırt eden, dış dünyaya odaklı bir bakış açısına sahiptir…. Doğu ise içe doğru yöneliktir ve uygulayıcılar dış dünyayı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung, Simya ile Neden İlgilenmiş ?

Carl Gustav Jung – Yoga ve Meditasyon Psikolojisi kitabında simya ile neden bu kadar ilgilendiğine dair görüşlerini anlatmaktadır. Kitap, Jung’un simya felsefesi üzerine yaptığı seminer notlarından derlenmiş olup, bu konu Batı’nın ruhani ve psikolojik gelişiminin anlaşılması bağlamında ele alınır…. Jung’un simyaya olan ilgisinin temel nedenleri ve simyaya bakış açısı: 1.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung; Doğu İle Batı’yı Hangi Açılardan Karşılaştırdı ?

Carl Jung Yoga ve Meditasyon Psikolojisi kitabında özellikle Batı ile Doğu’yu zihin-anlam-insan-doğa vb gibi konularda karşılaştırır. Burada ele aldığı temel noktaları şu şekilde özetleyebiliriz; 2. Spiritüel Uygulamaların Doğası: ◦ Batı Dinleri/Spiritüelliği: Özellikle Hristiyanlık dışa doğru yöneliktir (komşuyu sevmek, cennetteki Tanrı vb.). Batı’da spiritüel veya dini uygulamalar genellikle akıldan değil, insandan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung’un Yoga ve Meditasyon Sembolizmini Yorumlama Şekli

Carl Jung’un metinlerdeki sembolleri nasıl psikolojik olarak yorumladığını ve bu psikolojik sembol okumasını nasıl yaptığını şu şekilde anlayabiliriz: Carl Jung, Doğu mistisizmindeki (Yoga, Budizm, Tantra) ve Batı hermetik geleneklerindeki (özellikle simya ve Hristiyan mistisizmi) sembollerin ve kavramların derin birer psikolojik anlam taşıdığına inanıyordu. Bu metinleri “spiritüalist metinler” olarak tanımlar ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

CARL GUSTAV JUNG: “Artık elinde mitolojinin anahtarı var. Ruhun tüm bilinçdışı kapılarını açmakta özgürsün,” diye düşündüm. Ama sonra içimden bir ses, “Bütün kapıları neden açasın ki?” diye fısıldadı ve …

Bilinçdışını irdelemeFreud’la yollarımız ayrıldıktan sonra bir kararsızlık dönemine girdim. Bu duruma uyumsuzluk demek abartılı olmaz sanırım. Dayanacak bir şey bulamadığım için sanki havada asılı kalmıştım. En önemlisi de, hastalarıma yeni bir tutumla yaklaşmam gerektiğine inanmamdı. Onlara herhangi bir kuramla baskı yapmak yerine, bir süre durup onlardan geleceklere kulak kabartmaya karar

OKUMAK İÇİN TIKLA

CARL GUSTAV JUNG’un Sigmund Freud hakkında düşünceleri

Sigmund FreudPsikiyatrist olmayı seçmekle zihinsel gelişme maceram başlamış oldu. Tüm saflığımla akıl hastalarını dıştan izlemeye başladım ve çarpıcı ruhsal süreçlerle karşılaştım. Bu vakaları içeriğini hiç anlamadan not ediyor ve sınıflandırıyordum. Zaten bu vakalar “patolojik” diye değerlendiriliyor ve iş orada bitiyordu. Zamanla daha iyi anladığım, paranoya, manik depresif delilik ve psikojenik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Masallardaki Ruh – Carl Gustav Jung

Okuyucuma günümüz düşleriyle ilgili daha fazla örnek sunmak isterdim. Ama korkarım, düşlerin bireyselliği daha ayrıntılı tasvir edilmeyi, elimizdeki kısıtlı yerden de daha fazlasını gerektiriyor. Bu nedenle biz, bireysel vakaların karmaşıklığıyla yüz yüze gelmeyeceğimiz ve ruh motifinin çeşitlemelerini, az çok benzersiz bireysel koşulları dikkate almadan inceleyebileceğimiz halkbilime dönelim yine. Ruh, düşlerde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhun Düşlerde Kendini Göstermesi – Carl Gustav Jung

Ruhun psişik tezahürleri onun arketipik bir doğası olduğunu gösterir, yani ruh denen fenomen, insan psike’sinin bilinçöncesi yapısında evrensel olarak var olan özerk bir ilkimgeye dayanır. Benzer tüm konularda olduğu gibi, bu sorunla da hastalarımın düşlerini incelerken karşılaştım. İlk önce dikkatimi çeken şey, belirli bir baba kompleksinin “ruhsal” bir karakterde olmasıydı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung: OLUMLU – OLUMSUZ ANNE KOMPLEKSİ

Anne kompleksi denen kompleksin temelini anne arketipi oluşturur. Bu kompleksin annenin nedensel bir etken olarak açıktan açığa katılımı olmadan da oluşup oluşmadığı sorusu henüz yanıtlanabilmiş değildir. Deneyimlerim bana, özellikle de çocuk nevrozlarında ya da etiolojik olarak erken çocukluk evresine dek uzanan nevrozlarda, rahatsızlığın oluşumunda annenin daima aktif bir rol oynadığını

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçe Dönük Sezgisel Tip ve Nostradamus

Jung’a göre bu tip, tarifi en zor olan psikolojik tiptir. “Bu tipler gizemli, hayalci ve kâhin olmalarının yanında sanatsal ve tuhaf kişiler olarak da tanımlanmışlardır.” (Jung, 2019, s. 418) Eğer sanatçı olurlarsa tuhaf ve anlaşılması güç eserler ortaya koyan biri, olmazlarsa hata yapmış büyük bir adam veyahut bir bilge olarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dışa Dönük Duyumsal Tip ve Niccolò Machiavelli

Jung, bu tipi tarif ederken, hiçbir insan tipi gerçeklikte Dışa Dönük Duyumsal Tip’inin dengi olamaz ifadesini kullanmıştır (Jung, 2019). Bu ifadede de açık şekilde görüleceği gibi bu tipler için nesnel olgulara karşı olan duyular inanılmaz gelişkindir. Onlar için tecrübeler ve bu tecrübelerin sağlayacağı faydalar önemlidir. Fayda sağlamayan bilgi veya herhangi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçe Dönük Duyumsal Tip ve John Berger

Bu bireyler, nesneden çok nesne ile ilgili algılamalara odaklanan, görünenden çok görünenin ardındaki anlama önem veren tiplerdir. Yerel değil, küresel kişilerdir. Yetiştikleri toplumun kültürlerinin, geleneklerinin, göreneklerinin, ön yargılarının ve yüklediği diğer tüm kalıplardan sıyrılmışlardır. Jung, Duyumsal tip ile ilgili şu cümleyi kuruyor: “Örneğin çok sayıda ressam aynı manzaranın resmini yaptığında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dışa Dönük Duygusal (Hisseden) Tip ve Salvador Dali

Jung’un tecrübelerine göre en bariz duygusal (hisseden) tipler genellikle kadınlardan çıkar. Jung, dışa dönük olanların örneklerine de ezici çoğunlukla kadınlarda tespit ettiğini belirtmiştir (Jung, 2019). Bu tip bireyler, ömürleri boyunca hislerini pusula olarak kullanırlar. İçe Dönük Duygusal Tiplerden farklılıklarına bakıldığında ise duygularını coşkulu yaşamaları, insanlarla paylaşma eğilimleri, yalnızlıktan ve depresiflikten

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçe Dönük Duygusal (Hisseden) Tip ve Franz Kafka

Franz Kafka, 1924 yılının Haziran ayında, 40 gibi genç bir yaşta akciğer kanseri sebebiyle ölürken, bugün Dünya üzerindeki popülaritesini hayal bile edememişti. Hatta öyle ki yaşamı boyunca bir eserini bile basılmaya layık görmemiştir. Kafka, ölmeden kısa süre önce en yakın arkadaşı Max Brood’a tüm eserlerini yakmasını vasiyet etse de o

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dışa Dönük Düşünen Tip ve Charles Darwin

Charles Darwin, 1835 yılında Galapagos takımadalarına ayak bastığında 26 yaşındaydı. Adaya geldiğinde onu müthiş çeşitli ve bol miktarda, diğer bölgelerde bulunmayan bitki ve hayvan türleri karşılamıştı. Böylece bu adalarda, küçük bir alanda bulunan değişik habitatları inceleyebilmiş, adaların farklı kesimlerinden farklı örnekler toplamıştır. Tüm bu örnekleri inceleyerek buradaki türlerin, diğer bölgelerdekilerden

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçe Dönük Düşünen Tip ve Albert Einstein

Newton’un ortaya koyduğu fizik ve mekanik kurallar, 17.yy’ın sonlarından 20.yy’ın başlarına kadar test edildiği her sınavdan başarıyla geçmiştir. Hala da dünya üzerinde yapılan pek çok çalışmanın temelinde, Newton’un fiziği yatmaktadır. Ancak Einsten’ın ortaya attığı Özel ve Genel Görelilik kuramları Newton’un yanıldığını, onun Klasik Fizik de denilen öğretilerinin ışık hızına yaklaşıldığında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung: “Yaşamım, bilinçdışının kendini gerçekleştirdiği öykülerden biridir.”

İç konuşma Yaşamım, bilinçdışının kendini gerçekleştirdiği öykülerden biridir. Bilinçdışında var olan her şey dışa çıkıp varlığını göstermeye çalışır. Kişilikse, evreler geçirerek bilinçdışı durumundan kurtulup bir bütün (alt türlerin sonsuzluğu) olarak kendi deneyiminden geçmek ister. Kendimi bilimsel bir sorunsal olarak algılayamayacağıma göre, içimde oluşan bu gelişme sürecini izleyebilmek için bilim dilinden

OKUMAK İÇİN TIKLA