Tomris olmayı kim istemez? Elif Kutlu

aşkın_yıpranma_payı (1)Her kadının sırf âşıkları yüzünden Tomris Uyar olmak isteyeceği safsatasıyla başarılı kadınların uğraşlarını hiçe sayanlar; hikâyelerine buladığı yaratıcılığını görebilmek, öykülerine yakından bakabilmek, fikirleriyle tanışmak ve onu gerçekten tanımak için Tomris’le biraz daha konuşmalı/yazdıklarını biraz daha okumalı. ‘Aşkın Yıpranma Payı’ bu buluşmayı sağlayabilecek kitaplardan biri. Çoğu zaman sözünü sakınmayan yazılarla zamanında konuşması ‘ayıp’ olan ve toplumun ‘hassasiyetle’ baktığı konuları anlatıyor Tomris. 70’li ve 80’li yılların Türkiye’si ile kadınlarının panoramasını çizerken zamanın ruhu değişse de toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunların bir türlü değişmediğini anlamamızı sağlıyor.

İçinde yaşamak durumunda kaldıkları toplum düzenine ayak uydurmak yerine bu “düzene” karşı gelmeyi tercih eden ve bu durumdan bunaldıkları için hayatlarına son veren kadınlar; hep depresif, melankolik, aşırı romantik vb olarak anılırlar ve bir “genç kız” gibi düşündükleri için eleştirilirler. Ürettiklerine, yaşadıklarına varoluş sorunlarına ve acılarına bakılmaksızın sığ bir düşünceyle eleştiri oklarına maruz kalırlar. Ancak bunların dışında kalan kadınlar da çoğu zaman başarılı olarak anılmazlar. Yazdıklarından ya da ürettiklerinden çok kimle ne yaptıklarıyla/yaşadıklarıyla öne çıkartılırlar -ki bir kadının başarılı olabileceği fikri “en arka” planda kalabilsin.

Erken kaybettiklerimiz arasında sayabileceğimiz Tomris Uyar da bu talihsizliği yaşayan kadınlardan. Şöyle bir araştırmaya kalkışıldığında Uyar’ı ona âşık olan/hayatına giren İkinci Yenicilerle (Ülkü Tamer, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya) ananların sayısının; öykülerinden, kitaplarından, yazdıklarıyla aldığı ödüllerden ve bir kadın olarak zamanının edebiyat dünyasında sürdürebildiği başarılardan bahsedenlerin sayısından çok olduğuna dair bir veriye ulaşılabilir. Öyle ki günümüzde edebiyat dünyasına “çok satan kitap” yazmak için “didinen” kadın yazarlardan birinin Tomris Uyar’ın İkinci Yenici bu âşıklar olmadan bir “hiç” olduğunu söyleyebildiği bir fütursuzluğa kadar erişir bu söylemler.

Her kadının sırf âşıkları yüzünden Tomris Uyar olmak isteyeceği safsatasını ve başarılı kadınların uğraşlarını hiçe saymayı her zamanın modası hâline getirenleri bir kenara koyup Tomris’e âşık olan adamların ona âşık olma sebeplerini irdeleyelim: Pek tabii ki Edip Cansever, Turgut Uyar ya da Cemal Süreya’yı kendine aşık ettiği için var olmadı Tomris. Zamanında oldukça başarılı öykülere ve denemelere imza atan, eleştirme gücünü ortaya koymaktan çekinmeyen, ruhuyla mayasının tuttuğu yazarları Türkçeye kazandıran bir yazardı. Bir tercih hakkı olsa özel hayatında yaşadıkları yerine yazdığı kadın sesli öykülerin, özgüveninin ve yaratmakla ilgili cesaretinin ön plana çıkmasını isterdi elbette.

Sadece edebiyatı düşünen, edebiyatın içinde bir kadın olmak için yazdıklarını yaşadı, hissettiklerini yazdı. Bunları bilmeyenlerin hikâyelerine buladığı yaratıcılığını görebilmek, öykülerine yakından bakabilmek, fikirleriyle tanışmak ve onu gerçekten tanımak için Tomris’le biraz daha konuşmalarında/yazdıklarını biraz daha okumalarında fayda var. Çünkü Tomris Uyar, ona yüklenilen her sıfatın ötesinde kendi ayakları üzerinde durmaya ve kadın olarak ayakta kalmaya çalışan kadınlardan biri. Kadının kendisine ait sesi ortaya çıkarmasını sağladığı için de Virginia Woolf’ün “Kendine Ait Bir Oda”da bahsettiği kendi varoluşunu kendi sağlayanlardan aynı zamanda. Bu bağımsız ruhu onun sadece kendi ayakları üstünde durmasını değil kendine ait bir odanın ta kendisi olarak anılmasını da sağladı. Bu sayede Ernest Hemingway’den esinlenerek oluşturduğu üslubuyla yazdığı öykülerle olduğu kadar öykü dışı yazılarıyla da okurlarında derin izler bıraktı.

Önce “Bir Uyumsuzun Notları”nda sonra da “Gün Dönümleri 1-2” de topladı bu yazılarını Tomris Uyar. Handan İnci ise Tomris’in tüm yazdıklarını okurla buluşturma arzusuyla önce “Kitapla Direniş” adlı kitapta, Tomris’in dışarıda bıraktığı yazıları bir araya getirdi. İnci, şimdilerde hazırladığı ve Tomris Uyar’ın “Elele” dergisinde yayımlanan 1976-1985 Türkiye’sinden kesitler sunduğu yazıları toplayan “Aşkın Yıpranma Payı” ile de Tomris’in külliyatının tamamlanmasına ön ayak oluyor.

“Aşkın Yıpranma Payı”, alışık olduğumuz Tomris’in dışında yazan bir kadınla bir araya getiriyor bizi. Öykülerinde olduğu kadar ironik ya da derin olmasa da özgünlüğüyle Tomris Uyar’a ait olduğunu hissettiren ve çoğu zaman sözünü sakınmayan 96 yazıdan ve 13 söyleşiden oluşuyor. Kadın, aile, cinsellik, çocuk büyütme, bekâret, kürtaj, cinsel kimlik, doğum süreci gibi zamanında konuşması “ayıp” olan ve toplumun “hassasiyetle” baktığı konuları anlatıyor çatır çatır. Okurlarını kadın hakları konusunda eğitmeyi amaçlayarak her defasında toplumu eleştirmekten geri durmuyor. Kadınlara dair akla gelebilecek birçok konuya el atıp, kilim altı edilen kadın sorunlarını su yüzüne çıkarıyor. Bir kadın/aile dergisi olan “Elele” 1985’te yayın çizgisini değiştirip magazine yer vermeye başladığında Tomris bu yazıları yazma serüvenine son veriyor.

Sağmalcılar’daki kadın tutuklular, modern hayata ayak uydurmaya çalışanlar, ev içi emeği sürdürmek zorunda olanlar, çocuğunu en iyi şekilde yetiştirme arzusuyla yanıp tutuşanlar, ilişkiler, anlamlar, aktüel konular ve daha nicesi Tomris’in daktiloda gezinen parmaklarıyla hoşbeş oluyor. Okudukça sorunların sadece evrildiği, hiçbir zaman değişmediği ya da yok olmadığı da görülüyor. Tomris Uyar, 70’li ve 80’li yılların Türkiye’si ile kadınlarının panoramasını çizerken zamanın ruhu değişse de toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunların bir türlü değişmediğini anlamamızı sağlıyor.

Elif Kutlu

Aşkın Yıpranma Payı

Yazarı : Tomris Uyar
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları

Bu yazı, https://kultursanat.halkbank.com.tr sitesinden alınmıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here