Unutturulan Bir Yazar: Suat Derviş

Hiç hayıflandınız mı? Şimdiyer kadar ben bunu niye okumamışım dediğiniz kitap oldu mu? Suat Derviş, edebiyatımızın unutulan isimlerinden. Osman Balcıgil öyle bir anlatmış ki kitabı okurken kendimi suçladım sürekli. Neden bu yazarı bilmiyordum, neden okumadım hiçbir yapıtını?

İstanbul’un işgal edildiği günlerde, işgalcilere karşı Sultanahmet Mitingi’ne giderken bir lise öğrencisi olan Suat Derviş’in yazarlık serüveni anlatılırken dönemin panoraması da gözler önüne seriliyor.

Nazım Hikmet’in Suat Derviş’i yazın dünyasına sokması, Mehmet Rauf gibi, Yusuf Ziya Ortaç gibi o dönemin büyük edebiyatçılarının ona destek olmaları, onu yüreklendirmeleri ile başlayan yazın serüveni, Osman Balcıgil’in akıcı ve ayrıntılı anlatımıyla bir belgesel gibi ayrıntılarıyla, hiç de sıkmadan anlatılıyor.

Suat Derviş, bir burjuva kızıdır. Babası varlıklı bir hekimdir. Konakta hizmetçiler, mürebbiyeler vardır.
Paris modasını yakından takip eder, aşk romanları yazar, birçok yabancı dil bilir, güzeldir. Çevresinde onu pohpohlayacak çok insan vardır. Her yazdığı göklere çıkarılmaktadır. Memleket işgal edilince Suat Derviş Almanya’ya gönderilir. Kızlarının iyi bir öğrenim görmesini düşünen entelektüel baba böyle uygun görmüştür. Suat Derviş Almanya’da takma adla yazılar yazar. Yazdıkları burada da beğenilir. Almanya’da yavaş yavaş dünya görüşü şekillenmeye başlar.

Yabancı dil bilmesi ona çok kapı açmaktadır. Lozan Antlaşması’nı izleyen gazeteciler arasındadır ve hazırladığı haber yazılarıyla sükse yapar.

Oldukça çalışkan biridir Suat Derviş. Öyküler, romanlar yazar. Gazetelere dizi yazılar hazırlar, çeviriler yapar. Gözlemleri, tanıştığı kişilerin dünya görüşleri onu yavaş yavaş toplumcu gerçekçi bir çizgiye çeker. Artık ülke gerçeklerini daha çok gündeme getirmeye başlar.

Genç Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin despotlaşmalarına tanık olur. Yazdıklarından dolayı suçlanır. Onu yere göğe sığdırmayan gazeteler artık ona iş vermezler. Tefrika eserlerinin karşılığını ödemezler. Bunların hiç biri yabancısı olduğumuz şeyler değil elbet. Fırsat bu fırsattır deyip yazarı sömüren asalak yayıncılar her zaman vardı. Gazetelerin bazıları kapatılır. Kapatılmayanlar da fırdöndücülük oynarlar.

Babasının ölümüyle birlikte geçim sıkıntısı da başlar. Sıkıyönetimler yazarın canını burnuna getirir. Aydınların, gençlerin saygı duyduğu bir önder olan eşi tutklanır. Kendisine kimse iş vermez. Paris’e gider. Orada yazdıklarıyla geçinmeye çalışır.

İkinci Dünya Savaşı’na tanıklık eder. Onun tanıklığı ile biz de bu lanet savaşların acımasızlığına bir kez daha tanık oluruz.

Çok partili hayat, demokrasi vaadleri ile ülkede bir iyimserlik havası esse de bu rüzgar hemen diner ve olan yine yurtseverlere olur. Her fırsatta solun solcunun üzerine abanır yönetenler. Bütün bunlar olurken Suat Derviş toplumcu gerçekçi bir yazar olarak çeviriler yapar, romanlar yazar, dizi yazılar hazırlar. Basın dünyası Suat Derviş’e kapılarını takma ad koşuluyla açmaktadır. Adı çıkmıştır bir kere. Pes etmez. Her fırsatta doğruları dile getirmeye devam eder.

1960’lara, 1970’lere tanıklık eder. Amerikancıların güzel ülkeyi ne hale getirdiklerine tanık olur. Bütün bunları yapıp çatanların iftiralarıyla soruşturmalar geçirir.

İpek Sabahlık’ı okurken Cumhuriyet dönemi basın dünyasının birçok yüzünü de yakından tanıma fırsatınız olacak.
Şimdi Suat Derviş’in kitaplarını okuma zamanı.

Kitabın adı niye “İpek Sabahlık” diyecekseniz o da Suat Derviş’in insani yönüyle ilgilidir. Anneciğinin hediyesidir ve her seyahatte yanından ayıramayacağı en önemsediği eşyasıdır.

Sadık Güvenç

Kitabın Künyesi
İpek Sabahlık Bir Suat Derviş Romanı,
Osman Balcıgil
Destek yayınları, 431 sayfa, roman
Eylül 2017 İstanbul

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir