Yazar: Özgür Atlas

Kadınlar İçin Bir Yolculuk: Özgün Dişil ve Sağlıklı Eril ?

Bir kadının hayatındaki en derin ve en dönüştürücü yolculuklardan biri, kendi otantik dişil kimliğini bulması ve içsel eril enerjisini sağlıklı bir şekilde entegre etmesidir. Bu süreç, toplumun ve kültürün dayattığı beklentilerin ötesine geçerek, benliğin en saf halini keşfetmeyi içerir. Otantik Dişiliğe Uyanış Otantik dişil kimlik, yalnızca biyolojik bir durum değil,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babasının Kızı: İdealleştirme ve Reddedilme Arasında Bir Kimlik Yolculuğu

“Babasının kızı” olmak… Bu ifade, genellikle sevgi dolu bir gururla kullanılır. Babasıyla özel bir bağ kurmuş, onun değerlerini, mizahını ve hatta bazı huylarını benimsemiş bir kızı tanımlar. Ancak psikolojinin derinliklerinde, bu sıfatın ardında her zaman parıldayan bir sevgi hikayesi yatmaz. Bazen, bu karmaşık ilişki, bir kimlik inşa etme mücadelesine, hayal

OKUMAK İÇİN TIKLA

ABA’yı Durdurun: Otistik Haklar İçin Yanlış Tedavilere Hayır

Günümüzde hâlâ birçok aileye, “kanıta dayalı”, “etkili” ve “çocuğunuzun iyiliği için” olduğu söylenen tedavi ve yöntemler öneriliyor. Özellikle ABA (Uygulamalı Davranış Analizi) gibi yaklaşımlar, sıklıkla bir çözüm ya da umut gibi pazarlanıyor. Ancak biz otistik topluluklar ve hak savunucuları biliyoruz ki bu yöntemlerin çoğu, özgürlük, eşitlik ve haklar yerine tek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizme sosyolojik bir yaklaşım ne getirir veya getirebilir?

Otizmin doğasına, toplumsal algısına ve sosyal bilimlerle kesişim noktalarına sosyolojik bir bakış mümkün mü ? Otizme Sosyal Bilimlerin Katkısı Otizm çoğu kez tıbbi ve bireysel bir mesele gibi görülüyor. Ancak otizm yalnızca biyolojik değil, sosyal ve kültürel olarak da inşa edilen bir deneyimdir. Bu nedenle sosyal bilimler, otizmin: Otizm yalnızca

OKUMAK İÇİN TIKLA

Akademik Validizmi Parçalamak: Yapısal Erişilebilirlik İçin

Bugün akademide en çok konuşulmayan ama en yakıcı meselelerden biriyle karşı karşıyayız: validizm. Engelliliği kişisel bir eksiklik, bireyin uyum sağlayamaması, “özel bir durum” olarak çerçeveleyen bu bakış, aslında tüm akademik yapının içine sinmiş durumda. Bir üniversite amfisinde küçük bir rampa eksikliği, ilk bakışta sadece “lojistik bir detay” gibi görünebilir. Ama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nöroçeşitlilik Hareketinin Kökeni ve Temel Prensipleri

Steve Graby tarafından yazılan bu makaleyi özetlemek gerekirse, makale nöroçeşitlilik hareketinin kökenlerini, engelli hakları ve psikiyatriden kurtulanların hareketleriyle olan ilişkisini inceliyor. Makale, nöroçeşitlilik hareketinin, geleneksel engellilik ve akıl hastalığı kategorileri arasında bir köprü kurarak ortaya çıktığını belirtiyor. Hareketin temelinde, otizm, DEHB, disleksi gibi durumların patoloji değil, insan beyninin doğal varyasyonları olduğu fikri yatıyor. Bu, tıbbi modellerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kurumsallaşma ve Bakım: Kimin İçin, Nasıl?

Kurumsallaşma kavramı, genellikle “bakımın” ve “profesyonel hizmetin” yokluğuyla ilişkilendirilir. Ancak, bu yaygın kabul gören tanımın ardında, toplumun en savunmasız kesimlerinden biri olan engelli bireylerin uzun süredir taşıdığı acı ve eleştiriler yatar. Bu metin, kurumsallaşmayı sadece fiziksel binalardan ibaret görmeyip, aynı zamanda engelli bireylerin hayatlarını kontrol eden, onları nesneleştiren ve seslerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizmli Yetişkinler İçin Terapiyi Nasıl Daha İyi Hale Getirebiliriz?

Uyarlamalar, Deneyimler ve Nöroçeşitliliği Onaylayan Yaklaşımlar 1. Giriş: Bir Boşluğun İçinde Konuşmak Otizmli yetişkinler, ruhsal sağlık sorunları açısından yüksek risk altında. Kaygı, depresyon, yalnızlık ve sosyal dışlanma gibi deneyimler, yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Dahası, destek aradıklarında çoğu zaman nörotipik normlara göre tasarlanmış hizmetlerle karşılaşıyorlar. Bugüne kadar birçok klinisyen, otistik bireyler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm Araştırmalarında Yanlış Şeyi Doğru Ölçmek mi?

Sandra C. Jones’un “Measuring the Wrong Thing the Right Way? Time to Rethink Autism Research Tools” makalesi, otizm araştırmalarında kullanılan ölçüm araçlarını ve metodolojiyi radikal biçimde sorguluyor. Artık Paradigma Değişiminin Zamanı 1. Giriş: Kimin Deneyimi, Kimin Ölçüsü? Otizm araştırmaları son yıllarda büyük adımlar atıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, artık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm ve Zihin-Beden Terapileri: Neden Bilime Dayalı Bir Yaklaşım Şart?

Otizm Spektrum (OSB) sahibi bireyler ve aileleri, zaman zaman geleneksel tedavilerin ötesine geçerek “zihin‑beden terapilerine” yönelir. Bu terapilerin neler sunduğu, ne kadar güvenilir olduğu ve bilimsel olarak ne kadar desteklendiği hep merak edilmiştir. İşte bu sorulara yanıt arayan sistematik inceleme, bize önemli bir perspektif sunuyor. Bilimsel İncelemenin Özeti 2017 tarihli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Acı ve Ruh: Terapötik Bir Yaklaşımla Bütünleşme

“Sadece acıyı dindirmek değil; ruhun izini sürmek istiyoruz.” Acı ile Suffering Arasındaki İnce Sınır Ungar‑Sargon, “acıyı” (pain) ve “suffering” (acı çekme, ruhsal kriz) arasındaki farkı vurgulayarak başlıyor. Acı bir fiziksel ya da duygusal tepkiyken, suffering ruhu etkileyen, içsel anlamda sarsan, tanımı zor bir deneyimdir (scivisionpub.com). Bu ayrım, terapi pratiğinde oldukça

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanat Nasıl İyileştirir?

Sanat Terapisinin Gücü, Travmadan Dirence “Sanat yapmanın en büyük gücü, kendimizi yeniden görmemize yardım etmesidir.”— Girija Kaimal Konuşulamayanı Anlatmanın Dili: Sanat Travma, beynin konuşma merkezlerini doğrudan etkiler. Bu yüzden, yaşadıklarımızı kelimelerle ifade etmek bazen imkânsızdır. İşte sanat terapisi burada devreye girer. Çizgi, renk, kil, ahşap ya da dijital bir fırça…

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dünyanın Ruhuna Aşkla: Ekopsikolojiye Yeni Bir Bakış

“Ruhsuz bir dünya bize hiçbir yakınlık sunmaz.”— James Hillman Ekopsikoloji ve Derin Psikoloji: Ayrılmaz Bir İkili Ekopsikoloji üzerine düşünmek, aslında derin psikoloji üzerine de düşünmektir. İkisinin sınırlarını çizmek neredeyse imkânsızdır. Çünkü her ikisi de psyche’yi doğayla bağımızın ayrılmaz bir parçası olarak görür. Theodore Roszak’ın (1992) “ekolojik bilinçdışı” dediği şey, kolektif

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kuantum Fiziği ve Psikolojinin Geleceği

— Bilinç, Etki ve Bilimsel Dönüşüm Üzerine Felsefi Bir Açılış “Gerçeklik, parçalanmış değil; kesintisizdir — kuantum dünyasında evren, ‘kiplik’ durumuyla var olur, sınanmayı bekleyen bir potansiyeldir.” Bilimin tarihsel ilerleyişi, görünmeyeni görünür kılma çabasıyla şekillendi. Fizik evrenin derinliklerine inerken adeta bilincin kapılarını araladı. Şimdi sıra psikolojide. Çünkü kuantum kuramı yalnızca atomları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhun İyileşmesi

James Hollis’in Jungcu psikoloji perspektifinden ruhsal iyileşme, kişisel gelişim ve yaşamın anlamını bulma üzerine derinlemesine tavsiyeler ve eklemeler sunar. Jungcu Psikolojiye Dair Eklemeler ve Yorumlar: Ruhun İyileşmesi İçin Öneriler: Sonuç olarak, Hollis, Jungcu psikolojinin sunduğu çerçeveyle, orta yaş ve sonrasında kişilerin ruhsal olarak iyileşmesi ve gelişmesi için bir dizi radikal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Psikoloji, Fizik Gibi Olmalı mı?

Bilimsel Geleceğe Doğru Bir Yol Arayışı 2009 yılında Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) düzenlediği “Psikoloji Uygulamalarının Geleceği: Değişim İçin İşbirliği” başlıklı zirvede dikkat çekici bir öneri ortaya atıldı: Psikoloji, tıpkı fizik gibi “sert bilim” olarak kabul edilmeli. Peki ama bu neden bu kadar önemli? Ve nasıl mümkün olabilir? Psikolojinin Bilim Olarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kederin ve Kaybın Derin Çağrısı: Ruhun Bataklık Ziyaretleri

Hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir ki, er ya da geç hepimiz keder ve kayıpla yüzleşiriz. Sevdiklerimizi, hayallerimizi, benliğimizin bir parçasını yitirdiğimizde hissettiğimiz bu acı, çoğu zaman kaçınılmaz ve yıkıcı görünür. Ancak Jungcu analist James Hollis, “Hayatın İkinci Yarısında Anlam Bulmak” adlı eserinde, bu deneyimlerin sadece birer felaket olmadığını, aksine ruhumuzun bize

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhsal Bataklıklarla Yüzleşmek ve Anlam Bulmak

Bataklıklar (swamplands), James Hollis’in “Hayatın İkinci Yarısında Anlam Bulmak” adlı eserinde, bireylerin hayatlarında kaçınılmaz olarak karşılaştıkları zorlu, karanlık ve rahatsız edici deneyimleri, durumları veya psikolojik halleri ifade eden bir metafordur. Bu “ruh bataklıkları” olarak adlandırılan yerler, kaderin, şansın ve kendi psişemizin bizi sürüklediği “karanlık yerler” olarak tanımlanır. Önceki konuşmamızda bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bireylerin hayatlarında kaçınılmaz olarak karşılaştıkları zorlu, karanlık ve rahatsız edici deneyimler, durumlar veya psikolojik haller

“Bataklık” (swampland) terimi, James Hollis’in “Hayatın İkinci Yarısında Anlam Bulmak” adlı kitabında, bireylerin hayatlarında kaçınılmaz olarak karşılaştıkları zorlu, karanlık ve rahatsız edici deneyimler, durumlar veya psikolojik halleri ifade etmek için kullanılan bir metafordur. Bu terim, “ruh bataklıkları” olarak da geçebilir ve kaderin, şansın ve kendi psişemizin bizi sürüklediği “karanlık yerler”

OKUMAK İÇİN TIKLA