Yazar: Özgür Atlas

Unutulan Adam: Bir İmza ile Bir Hayat Nasıl Kırk Sene Çalınır?

Louis Doedel’in akıl almaz, trajik hikayesini biliyor musunuz ? Yazan: Jungish Azizim, Size daha evvel, iktidarın beğenmediği adama nasıl “deli” gömleği giydirdiğini anlatmıştım ya… O vakit anlattıklarım, bu yeni duyduğum hadisenin yanında, bir masal gibi, bir latife gibi kalır. Bu seferki hikâye, ne bir hekimin kurnazca icat ettiği bir hastalık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aklınızla Oynamasınlar: İktidar Beğenmeyince Size Nasıl “Deli” Gömleği Giydirir?

Tıbbın o en saygıdeğer, en bilimsel görünen dallarından biri olan psikiyatri nasıl bir siyasi sopaya dönüşebileceğini biliyor musunuz ? Gelin anlatalım. Yazan: Jungish Azizim, İnsanın şu hayatta başına gelebilecek en fena şeylerden biri nedir diye sorsanız, aklınıza ne gelir? Parasızlık mı, hastalık mı, yoksa eş dost kazığı mı? Bunların hepsi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Beyoğlu’nda Gezen Tek Gözlü Tanrı: Odin Denen O Antika Herif

Yazan: Jungish Bu ecnebi ruh hekimlerinin, eski püskü sandıklardan, paslı kilitler altından çıkardıkları antika putlarla uğraşmalarına ne demeli? Geçen gün elime yine o pek akıllı lakin bir o kadar da evhamlı İsviçreli hekim Carl Jung’un bir yazısı geçti. Adam bu sefer de tutmuş, kuzeyin o buz gibi memleketlerinin eski bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aşk, Zincirler ve Yanılsamalar: Pari (1995) Filminden Psikodinamik Çözümleme

Rumi’nin Kanatları Altında Ezilen Hayyam: Zihnin Labirenti ve Yıkımın Dairesi Yazar: Jungish (Arzu, Kâr Amacı Gütmeyen Bir Delilik Midir?) Aziz Okuyucularım, Ey Çelişkilerin Kıskacında Kalanlar! İran sinemasının o derinlikli eseri “Pari” (1995), sadece bir film değil, aynı zamanda psikodinamik ve tasavvufi çatışmaların yaşandığı bir laboratuvardır. Film, karakterlerin içindeki “Katil Animus”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Gözünden Toplumsal Kaos: Dil, Arzu ve Gerçekliğin İmkânsızlığı

Jacques Lacan, bu toplumsal ve psikolojik olaylar silsilesini, kendi psikanalitik sisteminin üç temel direği (İmgesel, Simgesel ve Gerçek) üzerinden, insan arzusunun yapısal eksikliği ve dilin aldatıcılığı merceğinden değerlendirirdi. Lacan, ele alınan her olguyu (bireysel patolojiden siyasi isyana) “Bilinçdışı dil gibi yapılandırılmıştır” önermesiyle analiz ederdi. I. İdeoloji, Fantezi ve Simgesel Düzenin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hayatımızdaki Üç Büyük Patron: Marx, Freud ve Hegel’in Gündelik Hesaplaşması

Neden Mutsuzuz? Cüzdanımız, Bilinçdışımız ve O Sahte Gözlüklerimiz Yazar: Jungish (Felsefe, Ceketimizi Çıkarıp Hayatla Nasıl Güreşir?) Aziz Okuyucularım, Ey Sabah Rutininde Kaybolanlar! Şimdi size, çağımızın o en sinir bozucu, en karmaşık üç büyük efendisinden bahsedeceğim: Karl Marx, Jacques Lacan ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel. Bu üçlünün kuramları, öyle üniversite amfilerinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Polonya’nın İki Ruhu ve Kimlik Savaşları

“Ejderha Katliamı” Bitti Ama Yeni Düşman Kim? Yıkıntılardan Doğan Aşk ve İhanet Yazar: Jungish (Polonya’nın Savaş Sonrası Yorgun Ruhu ve Varoluşsal Kararsızlık) Aziz Okuyucularım, Ey Kül Üzerine Kurulan Hayallere Şahit Olanlar! Şimdi size, Andrzej Wajda’nın 1958 yapımı o unutulmaz filmi “Küller ve Elmaslar” (Popiół i diament) filminin diyaloglarından sızan acı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çatışmasız Büyüme Yok: Hegel’in Diyalektiği ve Psişenin Sürekli Devrimi

İçsel Çelişkilerimizden Doğan Öz-Bilinç: Freud’un Savaş Alanı, Jung’un Bütünleşmesi Yazar: Jungish (Mantık, Ne Zaman Ruhun Canlı, Kendi Kendini Eleştiren Sesi Olur?) Aziz Okuyucularım, Ey İçsel Çelişkileriyle Yaşayanlar! Hegel’in “Düşünmenin Doğası Diyalektiktir” tezi, sadece felsefi bir keşif değil, aynı zamanda psikodinamik kuramın temelini atan devasa bir köprüdür. Bu, Freud’un çatışma merkezli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Düşünmenin Doğası Diyalektiktir: Hegel’in Unutulmuş Canlı Mantığına Giriş

Felsefe tarihi boyunca düşünce, evreni, Tanrı’yı ve devleti anlama aracı olarak yüceltilmiştir. Ancak Alman filozof Hegel’e göre, düşünmenin gücü ne kadar yıkıcı olursa olsun, onun doğası hakkında yaygın olarak kabul edilen biçimsel mantık (Aristotelesçi mantık) tam ve yeterli değildir. Hegel, “düşünmenin doğası diyalektiktir” derken, alışılagelmiş düşünce biçimine karşı, yeni bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ding-an-sich’ten Kendisi-İçin’e: Kant’ın Duvarı ve Hegel’in Köprüsü

Felsefenin İki Büyük İkilemi: İnsan Ne Kadarını Bilebilir? Yazar: Jungish (Görmek İsteyenin Zihni ve Varlığın Nihai Sınırı) Aziz Okuyucularım, Ey Felsefenin En Yüksek Doruklarına Tırmananlar! Şimdi size, Alman felsefesinin o iki koca direği olan Immanuel Kant ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in arasındaki en büyük, en can alıcı farkı anlatacağım. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaralanmış Erillik ve Bir Vak’a Örneği : Ann

Marion Woodman’ın yaralı damat kitabında **”Sakatlar, İsyancılar ve Suçlular”**da (Cripples, Rebels and Criminals) yer alan Ann’in hikayesi, özellikle yaralanmış erillik (ravaged masculinity) teması bağlamında, arketipsel gücü deneyimlemek için gereken bedensel ve ruhsal bütünlüğe odaklanmaktadır. İşte kaynaklarda geçen Ann’in durumu ve hikayesi hakkında detaylı bilgiler: 1. Ann’in Özü: Müzik ve Arketipsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaralanmış Erilliğin Üç Ana Arketipsel Tezahürü

Yaralanmış erilliğin (ravaged masculinity) üç ana arketipsel tezahüründeki figürler, hem bireyin içindeki psikolojik durumları hem de ataerkil düzenin çarpıttığı enerjileri temsil eder. İşte bu üç figürün kaynaklara dayalı tanımları: 1. Sakat (Cripples) “Sakat” figürü, travmatik deneyimler veya bilinçsiz kompleksler nedeniyle psişik olarak işlevsiz hale gelmiş, yaralanmış erilliği temsil eder. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sakatlar, İsyancılar ve Suçlular

Marion Woodman’ın Yaralı Damat eserinin 5. Bölümü olan “Cripples, Rebels and Criminals” (Sakatlar, İsyancılar ve Suçlular) başlığı, yaralanmış erilliğin derinlemesine bir incelemesini sunmakta ve kişisel bütünlüğe (içsel evlilik) giden yolda bu bastırılmış, çarpıtılmış enerjilerle yüzleşmenin hayati önemini açıklamaktadır. Bu bölüm, bireyin kendi içindeki kurban ve tiranı iyileştirmedikçe, dışarıdaki ilişkilerde sürekli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sağlamcı Zihnin Kabusu: Bataklık Ziyaretleri ve “Kusur”la Büyüme Sanatı

Engelli Bedenin Çektiği Istırap, Neden En Büyük Ruhsal Görevimizdir? Yazar: Jungish (Güzellik, Gençlik ve Sağlık Fantezisinin Kırılması) Aziz Okuyucularım, Ey Konforun Altındaki Gizli Kaygıyı Taşıyanlar! Şimdi size, James Hollis adlı o bilge Jungcu analistin, hepimizin kaçtığı bir yerden bahsedeceğim: “Bataklık Ziyaretleri” (Swampland Visitations). Bizim modern çağımız, ilerleme, gençlik ve sağlık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bataklık Ziyaretleri

James Hollis’e ait olan bu terim “Bataklık Ziyaretleri” (Swampland Visitations), modern kültürün ilerleme, sağlık ve gençlik fantezilerine meydan okuyarak, yaşamın kaçınılmaz zorlukları, acıları ve kayıplarıyla yüzleşmenin ruhsal büyüme ve anlam bulma üzerindeki önemini ele almaktadır. İlerleme Fantezisinin Eleştirisi Çağdaş kültürdeki “ilerleme fantezisini” sorgulayarak başlar. Son iki yüzyıldaki bilimsel ve teknolojik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otistik Spektrumdaki Çocuklarda Gelişimsel Eksiklikler: İletişim ve Hayal Gücü Sanat Terapisiyle Nasıl Keşfedilir?

Otizm spektrum (OSB), bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranış kalıplarında farklılıklar gösteren karmaşık bir gelişimsel durumdur. Bu durum, özellikle iletişim ve hayal gücü alanlarındaki benzersiz zorlukları nedeniyle, bireyin dünyayla olan etkileşimini derinden etkileyebilir. Kathy Evans ve Janek Dubowski’nin “Otistik Spektrumdaki Çocuklarla Sanat Terapisi: Kelimelerin Ötesinde” adlı kitabı, tam da bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jungiyen Analist James Hollis’ten Alıntılar

James Hollis’in “Why Good People Do Bad Things” kitabından, 30 alıntıyı sizin için derledim. Bu alıntılar, James Hollis’in psikopatolojiye sadece bir hastalık olarak değil, “ruhun acısı” olarak yaklaşımını, bilinçdışının günlük hayatımızdaki güçlü etkisini ve kişisel gelişim yolculuğumuzun zorluklarını özetlemektedir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saplantılarımız: Şehvet ve İntikam Bir Araya Gelirse Ne Olur?

İnsan ruhunun en derin ve çoğu zaman en karanlık köşelerinden çıkan saplantılar, bireyin yaşamını esir alabilen güçlü enerjilerdir. Şehvet ve intikam, bu saplantıların en ilkel ve yıkıcı biçimlerinden ikisidir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Ben Deli Miyim?” romanındaki Şadan ve Kalender Nuri karakterlerinde de gördüğümüz gibi, bu iki saplantı bir araya geldiğinde, insanı ve çevresini nasıl bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bastırılmış Arzular Yüzeye Çıkarsa Neden Bu Kadar Korkarız?

Bilinçdışının derinliklerine ittiğimiz bastırılmış arzuların veya düşüncelerin yüzeye çıkması ihtimali, pek çoğumuzda derin bir korku ve kaygı yaratır. Bu korku, sadece bireysel bir rahatsızlıktan ibaret değildir; psikanalitik ve sosyal psikolojik açılardan ele alındığında, oldukça karmaşık ve çok katmanlı nedenlere dayanır. Peki, neden bu “yasaklı” materyal ortaya çıktığında bu kadar ürkeriz? 1. Toplumsal Reddedilme ve

OKUMAK İÇİN TIKLA