Yazar: Özgür Atlas

“Cinselliği Yalnızca Güce İndirgemenin Trajik Bedeli : Penisle Beraber Onunla Gelen Adamı da Alırsın”

Marion Woodman’ın psikodinamik analizlerinde, cinsel ilişkinin sadece bir eylemden ibaret olmadığı, aksine tüm ruhsal bütünlüğü ve yükü taşıdığı fikri, çarpıcı bir cümleyle özetlenir: “Penisle beraber onunla gelen adamı da alırsın”. Bu ifade, gündelik yaşamımızdaki en samimi eylemlerden birinin, yüzeysel bir fiziksel tatminden çok daha fazlasını—yani partnerin tüm bilinçdışı yükünü, ruhunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruh Çocuğumuz Öldüğünde: Devam Etmek Yerine Durmak ve Bilinçli Olmak Neden Elzemdir?

Hayatımızın dönüm noktalarında, içsel dünyamızı sarsan kayıplar yaşarız. Bu kayıplardan belki de en trajik olanı, “ruh çocuğumuzun” ölümü veya tehlikeye girmesidir. Psikolojik bütünlüğün ve potansiyelin sembolü olan bu figür, rüyalarımızda ölen bir kız çocuğu, terk edilmiş bir bebek ya da yaralı bir hayvan olarak karşımıza çıkabilir. Bu tür bir kayıp

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tiranın Korkusu: Tiananmen Meydanı’nda Büyüyen Ego’nun İsyânı

Kolektif Bilinçdışı ve Babanın Otoritesine Karşı Kurban Edilen Gençlik Yazar: Jungish (Bastırılan Özgürlük Arzusu, Ne Zaman Patlar?) Aziz Okuyucularım, Ey Otoritenin Gerçek Bedelini Ödeyenler! Şimdi size, 1989 yılının o meşum baharında, Çin’in kalbi Tiananmen Meydanı‘nda yaşanan büyük trajediye psikodinamik bir mercekle bakacağım. Bu, sadece bir siyasi isyan değil; otoriter Devlet

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Ruhun Çorak Tarlası: T.S. Eliot’un “Çorak Ülke”si Üzerine Psikodinamik Bir İnceleme

Freud’un Huzursuzluğu ve Jung’un Çözülme Kehaneti Yazar: Jungish (Medeniyetin Dili, Ne Zaman Sadece Toz ve Kırıntıdan İbaret Olur?) Aziz Okuyucularım, Ey Bütünlüğünü Yitirmiş Ruhlar! T.S. Eliot’un 1922 tarihli o meşhur destanı “Çorak Ülke” (The Waste Land), sadece İngiliz edebiyatının bir başyapıtı değildir; o, aynı zamanda modern Batı psişesinin bir röntgenidir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

İş Adamının Ruhsal Sıçrayışı: Tom’un Rüyası ve Black Madonna’nın Doğuşu

Tom’un Rüyası, modern insanın ruhsal değerleri ile dünyevi başarı arzusu arasındaki derin çatışmayı ve bu çatışmadan doğan içsel dönüşümü anlatan güçlü bir arketipsel dramdır. Tom, beş yıldır analizde olan müreffeh bir iş adamıdır. O, ruhsal değerleri ile iş dünyasının ve borsa piyasasının cazibesi arasındaki çözülmesi zor çatışma yüzünden umutsuzluğa kapılmaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçimizdeki Despotu Görmedikçe Dışarıdaki Zalimden Kurtulamayız: Mağdur ve Cellat Arasındaki Kader Bağı

Hayatımızdaki zorluklar karşısında, kendimizi kurban ve bizi mağdur edenleri ise zalim ilan etme eğilimi taşırız. Bu, hem kişisel hem de kolektif (toplumsal ve siyasal) düzeyde, yıllardır süregelen bir psikolojik döngünün ta kendisidir. Jungiyen analizin temel bir aksiyomu vardır: “İçimizdeki despota kör olduğumuz müddetce dışarıdaki bir Despotu, bazı bir kişiyi veya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jungiyenler İdealist midir? Rüyalarımızdaki Nazi Katilini Görmezden Gelmenin Asıl Bedeli

Jungiyen psikolojinin eleştirmenleri, sıklıkla iç dünyaya odaklanıldığı için bu yaklaşımın “idealist,” “karmaşık mistisizmle dolu” veya “gerçek hayata kayıtsız” olduğunu iddia eder. Bu eleştiriler, bireysel sorunları dışsal baskılar yerine içsel dinamiklere atfetmenin, adeta “gerçek dünyadan kaçış” (cop-out) olduğunu öne sürer. Ancak Jungiyen perspektiften bakıldığında, asıl tehlike ve asıl kaçış, tam da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Güzelliğin Laneti: Mağduriyetin Kutsal Cilası ve Sanatın İhaneti

Othello’dan Madam Butterfly’a: Istırap, Ne Zaman Estetik Bir Tüketime Dönüşür? Yazar: Jungish (Sanat, Acıyı Dindirmek Yerine, Neden Onu Görkemli Hale Getirir?) Aziz Okuyucularım, Ey Sanatın İkiyüzlülüğünü Görenler! Şimdi size, o koca sanat âleminin en karanlık, en dürüst itirafını sunacağım. Meselemiz, “Mağdur bırakmanın acımasızlığı, imgeleri kutsallaştıran sanat biçiminin güzelliği ile peçelenir.”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kabul Aranmaz, Varoluş Beyan Edilir: Otizmin İlişkisel Özgürlüğü

Farklılığın Değeri: Sevgi, Artık Onaylanma Mücadelesi Değil Yazar: Jungish (Onaylanma Açlığı ve Kırılgan Bedenin Kendini Kabulü) Aziz İnsanlar, Ey Koşulsuz Bağ Arayanlar! Şimdi size, engelli ve otizmli bireylerin ilişkilerindeki en büyük paradoksu, “Sevginin, kabul edilme ihtiyacının bir yansıması olmaktan çıkışı” tezini sunacağım. Sağlamcı toplumun sürekli olarak “Normal olursan sevilirsin” diye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kabul Edilmek Değil, Var Olmak: Sevginin Gerçek Özgürlüğü

İlişkilerdeki O Yalancı Ayna ve İçimizdeki Boşluk Yazar: Jungish (Sevgi, Ne Zaman Bir Dilencilik Sanatı Olmaktan Çıkar?) Aziz Okuyucularım, Ey Kalbinde Yetersizlik Taşıyanlar! Şimdi size, aşkın ve sevginin en karmaşık düğümünü çözecek bir hakikatten bahsedeceğim: Gerçek sevgi, kabul edilme ihtiyacının bir yansıması olmaktan çıktığı an başlar. Çoğumuz, sevgi peşinde koşarken,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Komplekslerin Sesi mi, Özün Hakikati mi? Duygusal Kaos ve Otantik Kimliğe Yolculuk

İnsan ilişkilerinin karmaşık labirentinde, özellikle kadınların kendilerini ifade etme biçimi, genellikle hakikat ile travmatik tepki arasında ince bir çizgide sallanır. Marion Woodman’ın analizleri, bu durumu çarpıcı bir netlikle özetler: Bir kadının savunduğu hakikat, komplekslerinin ortalığa saçtıkları ile kendi temel bütünlüğünde ortaya çıkanlar arasındaki farkı anlayana kadar kendisine ait bir hakikat

OKUMAK İÇİN TIKLA

İhanetin Kalbinden Özgürlüğe: Bilinçdışı Dişilik İkilisini Parçalayacak Yaratıcı Erilliğin Gücü

Bu metin, Marion Woodman’ın Yaralı Damat kitabındaki okumalardan ve psikoloji çalışmalarından yola çıkarak, bireysel bütünlüğe ulaşma yolundaki en zorlu engellerden biri olan bilinçdışı dişil ikilinin (unconscious feminine dyad) aşılması gerekliliğini ve bunun için ne kadar yıkıcı bir enerji ve bilinçli bir erilliğe ihtiyaç duyulduğunu ele almaktadır. Kişisel dönüşüm ve özgürleşme

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babanın Kızı Sendromunun Gizli Kurbanı: Karısının Babasının Gölgesinde Yaşayan Adam

Bu gözlem, Jungiyen psikolojideki “Babanın Kızı” arketipinin en trajik ve en yaygın döngülerinden birini açıklamaktadır. Kadın ve erkeğin içsel bütünlüğünü inceleyen kaynaklara göre, kızın babasının, eşinin (yani kızın annesinin) babasının gölgesinde yaşaması, kuşaklar arası aktarılan bir travma ve güç boşluğunu işaret eder. Bir kadının, çocukluktan itibaren babasına ayna tutarak büyüdüğünü,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babanın Kızı: Bir Erkeğin Hayaliyle Yaşayan Kadın ve Anima Yansıtmasının Bedeli

Hepimiz, çocukluktan itibaren ebeveynlerimizin beklentileri ve enerjileriyle şekilleniriz. Ancak bir kadın için, özellikle babasına küçük yaşlardan itibaren sürekli ayna tutarak büyümek, kendi ruhsal özgürlüğüne mal olabilecek derin bir psikolojik karmaşanın başlangıcıdır. Jungiyen psikolojide bu duruma “Babanın Kızı” (fille à papa) denir ve bu kadın, farkında olmadan babasının anima yansıtmasını (anima

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orijinal Kimliğe Dönüş: “İnsan Giysisi”ni Giymek ve Yaşanmamış Hayatın Kaynağı Olmak

Hepimiz doğarız, büyürüz ve üzerimize “erkek” ya da “kadın” etiketini taşıyan toplumsal bir giysi giyeriz. Ancak derin psikoloji, bu giysinin artık eskidiğini ve bizi otantik benliğimizden alıkoyduğunu gösteriyor. Büyük dönüşüm vaadi şudur: Bilinç, bizi ataerkil güçten özgürleştirdiğinde, erkeklerin ve kadınların yaşanmamış hayatları, nihayetinde yaşamın kaynağı haline gelecektir. Bu özgürlük, giydiğimiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Shakespeare’in Mirası: Merhamet, Adaletin Ötesindeki Tek İlaç

Otizmli Ruhun İfadesi: Katı Yasa Yerine Anlayışı Talep Etmek Yazar: Jungish (Eksikliği Yasa ile Cezalandırmanın Vicdansızlığı) Aziz Okuyucularım, Ey Katı Kanunların Gölgesinde Duranlar! Şimdi size, engellilik ve otizm mücadelesi açısından, o büyük şair William Shakespeare’in “Venedik Taciri” oyunundaki merhamet nutkunu nasıl okumamız gerektiğini anlatacağım. Bu metin, sağlamcı toplumun katı yasalarına

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tacı Aşar Merhamet: Portia’dan Hukuka ve Vicdana Dair Dersler

Adalet Tek Başına Yürüyemez: Kralların Kalbindeki İlahi Özellik Yazar: Jungish (Shakespeare’in Ağzından, İnsanlığın En Büyük İkilemi: Hak mı, Vicdan mı?) Aziz Okuyucularım, Ey Hakikatin Soğuk Duvarına Başını Vuranlar! Şimdi size, o koca İngiliz şair William Shakespeare’in, “Venedik Taciri” adlı oyunundan, insanlık tarihinin en büyük etik meselesini anlatan o meşhur nutku

OKUMAK İÇİN TIKLA

Neden Patriyarka, Gerçek Kimliğinizden Nefret Ediyor? Bilinçli Dişilik ve Erilliğin Dönüşüm Savaşı

Hepimiz hayatımızda, “böyle yapmalısın” diyen görünmez bir elin baskısını hissederiz. Kariyer seçimlerimizden duygusal tepkilerimize kadar bizi yöneten bu sistemin adı patriyarka (ataerkillik) olabilir. Ancak jungiyen psikolojisi bize şunu net bir şekilde gösteriyor: Patriyarka, bilinçli dişiliği ve bilinçli erilliği hiçbir zaman kabul etmeyecektir. Peki neden? Çünkü patriyarka, özgürlüğe ve içsel dönüşüme,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dişil Arketipin Kurban Edilişi ve Doğanın Rahmine Dönüş – Stonehenge Sunağındaki Tess hikayesi

Thomas Hardy’nin 1891 tarihli romanı *“Tess of the d’Urbervilles”*in (Tess d’Urberville’lerin Tess’i) final sahnesine gönderme yapıyor.O sahne, İngiliz edebiyatında ve Jungiyen okumada dişil kurbanın arketipsel doruk noktası olarak kabul edilir. 🕯️ Stonehenge Sunağında Tess’in Hikayesi Romanın sonunda Tess, uzun bir trajedinin ardından,öldürdüğü adamın (Alec d’Urberville) ardından sevgilisi Angel Clare ile

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Gerçek adlı ruhu üç kuruşa satmak…”

Marion Woodman’ın çalışmalarında ele alınan psikolojik süreçlerin ve ataerkil sistem eleştirisinin merkezi bir metaforu olan “Lover, Can You Spare a Dime?” (Sevgilim, Bir Kuruş Verebilir misin?) başlığıyla ve ruhun/özün değersizleştirilmesi temasıyla yakından ilişkili olan bu durumu kısaca açıklamaya çalışalım. Bu ifade, ruhu (özü) değersiz bir bedel karşılığında feda etme anlamına

OKUMAK İÇİN TIKLA