Bir yabancılaşma yazarının portresi – Gökçe Gündoğdu

Reiner Stach?ın kaleminden çıkan ve Türkçeye Sezer Duru tarafından kazandırılan iki ciltlik Kafka biyografisi, yabancılaşmanın yazarının hayatına duyduğumuz ?yabancılığı? kökten değiştirecek bir çalışma.

Modernist yazını derinden etkileyen yazarlardan biri olan Franz Kafka için söylenebilecek en kesin ifadelerden biri onun yabancılaşmanın yazarı olduğudur. Edebi takvimler yazarın 130. doğum yılını gösterirken Reiner Stach?ın kaleminden çıkan ve Türkçeye Sezer Duru tarafından kazandırılan iki ciltlik Kafka biyografisi, yabancılaşmanın yazarının hayatına duyduğumuz ?yabancılığı? kökten değiştirecek bir çalışma olma niteliği taşıyor. Stach, Kafka?nın talihsizlikle dolu özel yaşamının ve bunun aksine okuyucu açısından talihli yazın hayatının dehlizlerinde gezintiye çıkarken, kaynaklarının zenginliğiyle ayaklarını bastığı yerin sağlamlığını da kanıtlıyor.

Üç cilt olarak tasarlanmış, ancak üçüncü cildi henüz Almancada da yayımlanmamış olan biyografinin Karar Yılları ve Kavrama Yılları olarak isimlendirilen ilk iki cildinde Stach?ın okurlara vaat ettiği, yapıtlarıyla özel hayatının kesiştiği noktada ete kemiğe bürünmüş halde karşımızda duran bir Kafka figürü. Eserleriyle hayatı arasındaki çarpıcı örtüşmeye rağmen Kafka?nın varoluşa karşı duruşunu derinden anlamamızı sağlayacak kaynak açığını kapatma özelliği sebebiyle pek de azımsanamayacak bir başarı aslında Stach?ınki.

Amatör yazar Kafka
Kafka?nın erken dönem yaşantısını 1910?dan öncesine dönerek üçüncü ciltte irdeleyecek olan Stach, Karar Yılları isimli ilk ciltte Kafka?nın hayatının 1910?la 1915 yılları arasındaki kesitini ele alıyor. İzlediği metodolojik yaklaşımı ?montaj ve patchwork?e dayandıran yazar, eserlerle yazar portresi arasında bir sentez kurarak ?Franz Kafka olmanın? ne demek olduğuna en azından ?uzun bir bakış atabilme? hedefinde olduğunu söyleyerek girizgâh yapıyor.

Karar Yılları, 1910 yılında Halley meteorunun dünyanın sonunu getireceği inancının Avrupa?da ve özellikle de Amerika?da yarattığı histeri halinin kısa ama panoramik bir görüntüsünü sunduktan sonra, öncelikle okurların gözünde amatör yazar Kafka?nın edebi çevrelerdeki mütevazı yerini oturtuyor. Stach?ın bunu yaparken kullandığı teknik, yavaş yavaş ana karaktere odaklanan bir kamera gibi giderek Franz Kafka?ya yakınlaşmak. Sonrasında ise Kafka?nın günlüklerinden fragmanlar aracılığıyla, babasıyla olan gerilimli ilişkiden Felice Bauer?le tanışmasına ve ağır aksak ilerleyen ilişkilerinden yazılarına karşı hissettiği tamamlanmamışlık duygusuna kadar her alanda Kafka?nın hayatının derinliklerine dalıyor okur.

Bu derinliklerde okuyucunun karşısına neler çıkıyor peki? Kafka?nın Hüküm adlı öyküyü hangi ruh haliyle bir gecede yazdığından tutun da, Gregor Samsa?nın böceğe dönüşmesinin ardında Kafka?nın dönemin insanının hayvanlara bakış açısına ilişkin derin bir gözlem gücünün etken olmasına kadar, Kafka?nın eserlerini bağlamları içinde değerlendirmemizi sağlayacak pek çok bilgi. Karar Yılları?nda böylece bir yandan kararsızlık ve delirme korkuları içinde kıvranan, diğer yandan da üretkenliği konusunda iniş çıkışlar yaşayan bir Kafka portresi çiziliyor. Böylece onu sıradışı taraflarıyla olduğu kadar sıradan taraflarıyla da tanıma imkanı bulan okuyucu için ilk dönem eserlerindeki karakterlerde Kafka?nın sureti daha açık seçik görülebilir hale geliyor.

Bu kapsamlı biyografinin yalnızca Kafka?nın özel hayatını ve yazın yaşamını ele alan bir inceleme olduğunu düşünmek yanlış olur. Daha hakkaniyetli bir yorum, Stach?ın Kafka?nın içinde bulunduğu toplumsal koşullara ve bunun etkisinde gelişen varoluşsal problemlerine diyalektik bir bakış getirdiğini söylemek olacaktır. On beş yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu inceleme, bir yandan Kafka?nın dünyasının bireysel-psikolojik temellerine ışık tutarken, diğer yandan da günün edebi çevrelerine, Prag sokaklarına ve kafelerine kadar geniş bir alana yayıldığı için o döneme canlı bir tanıklık hissi de uyandırıyor.

KARAR YILLARI
Reiner Stach
Çeviren: Sezer Duru
Sel Yayıncılık
2013, 660 sayfa, 32 TL.

O çatışma ki…
Karar Yılları, Balkan Savaşları?nın ardından Avrupa?nın yeni halini gösterdikten sonra yerini Birinci Dünya Savaşı?yla başlayacak olan Kavrama Yılları?na bırakıyor. Kavrama Yılları?na damgasını vuran Dünya Savaşı, bu tarihsel konjonktürün nevrotik yönünü iyiden iyiye belirginleştiriyor. Bu gelişmelerin sonuçları Yahudi İş Kazası Sigorta Kurumu?nun Praglı bezgin çalışanının hayatına da tüm yönleriyle yansıyor. Kafka?nın öykülerinde hissedilen modern köksüzlük hissinin, bir parça her yanda görülen antisemitizme, bir parça Kafka?nın Prag?da yaşayan Alman azınlık olma durumuna ve biraz da Yahudi kimliğiyle kurduğu kopuk ilişkiye dayandırılabileceğini okur da yaşarmışçasına hissediyor.

Dünya Savaşı?nın patlak vermesiyle oldukça değişen koşullar, ülkelerin birbirlerine karşı benimsedikleri tutumları değiştirmekle birlikte sıradan insanların hayatında da belirleyici rol oynamaya başlıyor. O günlerde otuz iki yaşında ve sağlıklı durumda olan Kafka askerliğe elverişli bulunduğu halde geçici bir süre için askerlikten muaf tutulsa da kendisini bu atmosferden soyutlamayı başaramıyor.

Zaten Kafka?nın verdiği savaş yalnızca dünya savaşı olarak da kalmıyor, zira Kafka evlilik ve edebiyat arasındaki uzlaşmazlığın kesişim noktasındaki hayatını da ?kendi bedeninde? süregiden ve ?yaşamı tehdit eden bir hastalıkla son bulmak zorunda olan bir savaş? olarak görüyor. Max Brod?un aksine kendisi için asıl korkunç olanı ölümden ziyade ?ruhsal çözülme, kimlik ayrışması, Ben?in sınırlarının açılması? ve ?deliliğe yaklaşma? olarak gördüğü için, çöküş habercisi olan bu tanımlama Kafka için tehlike çanlarının çaldığını gösterir nitelikte. ?Her şeyin kırıldığı, dünya tarihinin hızlandığı, milyonlarca bireyin darmadağın olduğu bir anda? Kafka?nın öykülere değil ?öyküsüz olana, son şeylere?; yani iyi ve kötü, doğruluk ve yalan gibi karşıtlıkların sorgulamasına sığınması da onun hem kendine hem de koşullara verdiği nevi şahsına münhasır cevabı oluyor.

Düşüncelerini ve bedenini kontrol altında tutmaya çalıştığı karar yıllarının aksine, verdiği tüm mücadelelere rağmen Kafka?nın içindeki çatışmalardan kurtulamayacağına dair inanç hakim kavrama yıllarına. Hastalığının ağırlaşmasının da etkisiyle bedensel ve ruhsal çöküşten kaçamadığı bu dönem 1924?te, Wienerwald?deki senatoryumda, o meşhur vasiyeti arkasında bırakarak hayata gözlerini yummasıyla son buldu. Stach da Kafka?nın ardında bıraktığı yakınlarının, Nazizmin yükselişiyle toplama kamplarına düşecek yollarının kısa bir özetini vererek noktalıyor hikâyeyi.

Bu geniş kapsamlı biyografi aracılığıyla Kafka?nın arkasında bıraktığı kırk adet tamamlanmamış eser, üç bin dört yüz sayfalık günlükler ve sayısız mektup artık bir ?tahribat alanı? olmaktan çıkıp Kafka?nın hayatıyla bütünlüklü bir şekilde incelenmesi gereken zengin bir arşive dönüşüyor. Ayrıca Stach?ın Kafka?ya duyduğu derin bağlılığa rağmen yazarla arasına koyabildiği tarihsel mesafe sayesinde, Kafka?ya kendisinden bile daha yakın durabilmesini sağladığını da söylemek yanlış olmayacaktır.

KAVRAMA YILLARI
Reiner Stach
Çeviren: Sezer Duru
Sel Yayıncılık
2013, 720 sayfa, 32 TL.

?Bu çeviri meslek yaşamımın doruk noktası?
Karar Yılları ve Kavrama Yılları?nı Türçeye çeviren Sezer Duru?ya Kafka biyografisini sorduk…
?Dr. Reiner Stach?ın bu kapsamlı çalışmasından bunlar bir kaç yıl önce haberdar oldum. Biyografi yazını oldum olası ilgimi çekmiştir. İnsan sevdiği bir yazarın yaşamıyla ilişkili kapsamlı bilgi de edinmek istiyor. Hele de bu yazar Franz Kafka gibi yaşamı çerçevesinde bu kadar çok efsane, söylenti, doğru ve yanlış bilgi mevcut ve ülkemizde de son derece ilgi çekmiş, hatta çağdaş edebiyatçılarımızın bir bölümünü böylesine etkilemişse. Bu kapsamlı çeviriyi bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede bitirdim. Hem Kafka?nın yapıtları, hem yaşamı, hem Prag?lı döneminin yazarlarıyla ve Yahudilikle ilgili epey bilgi sahibi olduğum için çalışmam aşırı güç olmadı. Ama çeviri çalışması aşırı derecede sigara tüketmeme neden oldu. Çevirinin ancak ikinci cildine başladığımda yazarı Reiner Stach?la Berlin?de tanıştım, güçlüklerim olursa ona danışmamı önerdi. Sanırım bir kaç kere kendisine anladığım bölümlerin doğru olup olmadığı konusunda danıştım. İki ciltlik Kafka biyografisi gerçekten bir roman gibi okunuyor, çünkü Stach on yıllık çalışmasında Kafka?yı nerdeyse günü gününe izlemiş. Ayrıca bugüne kadar yazılan yanlış yorumların da artık yerli yerine oturduğunu görüyoruz, çünkü Stach bugün dünyadaki en önemli Kafka biyografı, Kafka konusunda başkaca sayısız kitabı da var. Bu çevirinin meslek yaşamımda doruk noktası oluşturacağını düşünüyorum ve bu kadar güzel bir yapıtı Türkçeye kazandırdığım için mutluluk duyuyorum.?

Kaynak: 20.05.2013, http://kitap.radikal.com.tr/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir